BÖLÜM 7: "MIKNATIS"

82.4K 3K 519
                                    

"Ya geri zekalı! Kolumu bıraksana!"

"Ya geri zekalı! Çeneni kapatsana!"diyerek beni taklit eden Rüzgar'ın kolunu ısırdım.

"Ya bırak!"

Kolunu hızla çektiğinde kırmızı pelerin görmüş boğa gibi soluyordu. Ders zilinin çalmasıyla beraber irkildim. Herkes sınıflarına girerken Rüzgar'ın gözleri vücudumu deliyordu.

Elini okul dolabına yaslanmış vücudumun kenarına dayadı ve çatık kaşlarını daha da derinleştirdi.

"O çocukla seviştin mi?"

Sesi o kadar yumuşak çıkmıştı ki telaffuz ettiği cümlelerin bende bıraktığı sinire bile beyazlık düşürmüştü.

"H...hayır."dedim sertçe yutkunarak.

Omuzlarımı sertçe dolaba yasladığında gücü karşısında sarsıldığım için saçlarım önüme düştü.

"Yalan söyleme!"

Ellerimi göğsüne koyarak ittirdim.

"Ne saçmalıyorsun sen? Hem sana ne bundan? Bir de sana hesap mı vereceğim?"

Deliye dönmüş gözleriyle beni süzdükten sonra dudaklarını yaladı ve ellerini diktiği saçlarının arasından geçirdi. Gözlerinden âdeta lavlar fışkırıyordu. Elleri boğazımdaki yerini bulduğunda gözlerimde biriken yaşlar hızla yere düştü.

"Bana sakın bir daha yalan söyleme Sara! İnan kötü tarafımı görmek istemezsin."

Üzerime doğru kükredikten sonra kapişonunu kafasına geçirip yürümeye başladı.

Kötü tarafı mı?

Bu iyi yanı mıydı! Bana zarar veriyordu, farkında değil miydi? Kırmızı dolaptan kayıp yere düştüğümde, yavaş yavaş bilincimi kaybettiğimi hissettim ve sonunda her şey karanlığa büründü.

***

"Ah dostum! Yine mi berabere?"diye konuşan kişinin Rüzgar olduğunu söktüğüm anda gözlerim hızla açıldı. Yanında adının Emir olduğunu bildiğim bir çocuk vardı. Haydi ama! Ben burada bu haldeyken onlar playstation mu oynuyorlardı?

Öksürürken Rüzgar dudaklarındaki sigarasını tablaya bıraktı ve başımı kollarının arasına aldı.

"İçeriye gidelim mi iki dakika?"

Kaşlarımı çatarak dizinden kalktım ve kollarını çözüp dış kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtığımda beni hüzün bekliyordu. Etraf yağmurun acımasız kelepçelerini takmışken dışarı çıktım. Adımlarım hızla devam ederken arkamdan gelen adım sesleri kalbimi hoplatıyordu. Cebimden çıkardığım telefonum ıslanmadan saate baktım. 18.40' saat.

Saçlarım sırılsıklam olmuşken telefonumu cebime sıkıştırıp arkama döndüm. Döndüm ama duvar gibi bir vücut gitmeme engel oldu.

FIRTINAWhere stories live. Discover now