BÖLÜM 8: "SAVAŞ"

78.8K 2.8K 339
                                    

Sabah güneş ışıkları ince tenime girip, bordoya çalan kanımla dans ederken gözlerim aralandı. Görüş alanıma ilk inen şey, Rüzgar'ın dışa doğru bir çıkıntı şeklinde olan âdemelmasıydı. Boynu o kadar kusursuzdu ki... Göğsünde birleştirdiğim ellerime baktım. Sanki bir zamkla oraya yapıştırılmışlardı.

"Günaydın," Sesi, kulağımda uğultular bırakarak beynimin her yerine kazanırken burnunu yanağıma sürttü. "Sana da,"deyip kalkmaya çalıştığımda, kolumdan çekip tekrardan yatmamı sağladı. Saçlarım, çıplak göğsüne âdeta bir şimşek gibi çarpmıştı. Gülüşü dudaklarıma çarparken ellerimi göğsüne dayayıp ittirdim. Hızla beni tekrardan çektiğinde alayla güldü.

"Ya kes şunu!" Dilini damağına değdirip şaklattığında dudaklarını öne doğru uzatıp burnumu öptü. "Sapık! Git yiyişecek başka birini bul." Kahkahası burnumu kırmızıya boyarken kaşlarımı çattım. "Ne gülüyorsun be! Komik mi?"

"Yiyişmenin ne demek olduğunu biliyor musun ki?" Sesi alayla çıkarken yutkundum. "Daha bilmiyorsun. Bari konuşma, kötü kız."

"Biliyoruz herhalde!" Kaşlarımı çattığımda dilimi çıkardım. İnat tavırları artık gına getirmişti. Ama bilmediği bir şey vardı: Ben ondan daha inatçıydım. "Bilseydin..." Yutkundu. "Niye önemsiyorum lan siktiğimin konusunu!" Beni hızla yatağa bırakırken ayağa kalktı ve tişörtünü üstüne geçirdi.

"Rüzgar," dedim yatakta doğrulurken. "Hı?" diyerek karşılık verdiğinde "Bugün köleliğinin son günü olduğu için bir şeyler yaptırmak istiyorum. Hazırlıklı mı olsan?" dedim. Gözlerini devirip odadan çıkarken en sinsi gülüşlerimden birini atmakla uğraşıyordum.

✴✴✴

"Gerizekalı!" Artık gülmekten karnım ağrıyordu.

Eğlendirme sırası bendeydi. Elimdeki kakaolu bisküviyi alnıma koyup değişik yüz hareketleriyle ağzıma girdirmeye çalışıyordum. Tam gözümün üstündeydi ki birisi bisküviyi alıp yürümeye başladı. Bu Rüzgar gereksizinden başka birisi değildi. "Ya ne yapıyorsun sen!" dedikten sonra sandalyeyi hızlıca geriye atıp Alya'ya gülümsedim ve Rüzgar'ın peşinden koşar adımlarla gitmeye başladım. O bisküviyi çok seviyordum, ona kaptırma gibi bir isteğim yoktu.

"Yakalayabilirsen al,"dedikten sonra gülerek merdivenleri inmeye başladı. İkinci merdivenlere doğru yöneldiğinde ben birinci merdivenin son basamağındaydım. Dizlerimi kırarak sırtına atladığımda çevik bir bir hareketle beni kucağına alıp gülerek merdivenleri inmeye başladı.

"Mal! İndir çabuk beni!"

"Bana bir kere 'seni seviyorum' dersen indiririm."

Eli belimi daha sıkı kavradığında kaşlarımı çattım ve çırpınmaya başladım. "Hayır ya mal mısın sen!" diye bağırdım. Yüzümü yüzüne denk getirip dudağıma çok az bir mesafede "Seni seviyorum,"dediğinde burnu burnuma sürttü. "Diyecek misin?"

FIRTINAWhere stories live. Discover now