4. Bölüm "Tesadüfler"

11K 553 68
                                    

Medya : bluegulcin

Güneş şaşkın şaşkın etrafına bakarken hâlâ yaşadığı şoku üzerinden atabilmiş değildi. Az önce kocaman kamyonetin altında kalacağına inanıp gözlerini yummuş ve hemen ardından bedeni havalınmıştı. Ve şimdi bakışlarını etrafta dolaştırdığında gözlerini yumması ile şu an arasında dağlar kadar fark vardı.

Bora ise Güneş'in hissettiği şaşkınlığın belki de on katını hissediyordu. Az önce gizli gizli takip ettiği, güzel yüzünü zihnine ve beyaz sayfalara kazdığı kadın şu an tam üzerindeydi.

Zaman durmuştu sanki, yelkovan ve akrep susmuştu.

Güneş' in hayret dolu gözleri etrafta gezinirken bir an Bora' nın siyah bakışlarına takıldı. Her iki beden de bir tepki vermek yerine öylece birbirinin gözlerine bakıyordu. Bu saniyelerce devam etti. Gözler anlatırdı bazen çoğu şeyi ve şimdi Bora gözlerinin, bakışlarının ona ihanet etmesinden deli gibi korkuyordu. Ve zamanı yeniden harekete geçiren bir ses duyulmuştu.

"Güneş abla. " dediğinde Kader, Güneş uzandığı bedenin üzerinden hızla kalktı ve kalkması için Bora'ya elini uzattı.

Kendine uzanan eli tutan Bora, tenine değen ten ile kısa bir an duraksadı. Sanki tüm kan akışı eline toplandı ve koca bir basınç yarattı. Sanki , tuttuğu elden bedenine yüksek voltajda bir elektrik yayılmıştı.

Bu duygular fazla çocukça değil miydi?

Ve Bora'da ayağa kalkınca Güneş hızla arkasında ki küçük kıza döndü.

"Senin burada ne işin var Kader?" Küçük kız korku dolu bir ifadeyle Güneş ablasına baktı. Amacı sadece bir melek olarak gördüğü kadının yanında daha fazla kalmaktı ama az daha, bencilliği yüzünden o melek ölecekti.

"Sana beni de götür demiştim Güneş abla, sen beni götürmeyince ben kendim geldim.'' dedi, zayıf sesi biraz kızgınlık ve biraz da utançla titredi.

''Bu yaptığın çok tehlikeliydi Kader, az önce ikimiz de...'' dedi ve daha sonra, yanlarında onları sessizlik ile izleyen adama takıldı gözleri ve tekrardan Kader'e dönerek '' Üçümüz de koca kamyonun altında kalacaktık.''dedi. Karşısında küçük bir kız çocuğu varken, bu gerçeği anlayıp anlamayacağından pek emin değildi. Bildiği tek şey az önce koca bir tehlikenin yanında ki adam sayesinde onları neyse ki teğet geçtiğiydi.

'' Ama seninle gelmeyi çok istiyorum ben.''dedi küçük kız ağlamaklı bir sesle, gözleri dolu dolu olmuştu. Güneş bu dolu gözleri görmesi ile hemen sildi yüzünde ki o kızgın ifadeyi. Güneş'in yüzündeki o kızgın ve sinirli ifade yerini anlayışla dolu ve merhametle kaplı bir ifadeye bıraktı . Bora ise bu değişimi hayretle izliyordu. Kadının o kadar demir gibi sert bir ifadesi vardı ki sanki mimiklerinden bir anlam çıkartabilmek imkansız gibi geliyordu ona fakat şimdi düşünceleri ve geçişleri oldukça belirgindi. Güneş, yere çöktü ve kızın küçük yüzünü ellerinin arasına aldı.

''Senin benimle gelmenin mümkün olmadığını biliyorsun canım.'' dedi. Eğer imkanı olsa tüm yurtlarda ki kız çocuklarını toplar ve onlara maddi manevi her şeyi sağlardı. Fakat kendisi kendini dahi zar zor geçindirirken bu tabi ki de imkansızdı. Üstelik onlardan birini bir gün misafir etmeye bile yurt kuralları izin vermiyordu.

''Özür dilerim Güneş abla, bir daha böyle bir şey yapmayacağım.'' dediğinde gerçekten de pişman görünüyordu ve Güneş onun kendisini anlamasına gerçekten sevindi. Onu incitmek zorunda ya da kırmak zorunda kalmak hiç istemiyordu.

Güneş, küçük kızın suçunu anlamış olması ile rahatladı. Ve ayağa kalkarak, kendilerini durgunluk ile izleyen adama baktı.

''Size teşekkür ederim, canınızı benim yüzümden tehlikeye attınız.'' dedi ama ses, yine soğukluğa bürünmüştü. Teşekkür ediyordu etmesine ama kıza kullandığı o merhamet dolu sese karşılık, Bora'ya kullandığı soğuk ve mesafeli bir ses tonu vardı.

YEİSWhere stories live. Discover now