bth/40

17.1K 560 16
                                    


Bir gemiyim,büyük bir hasar almışım ve batmak üzereyim. Tamamen battığımda kimse beni kurtaramayacak gibiydi.
Ne zaman bu kadarınıda kaldıramam desem,başıma on kat daha kötü birşey geliyordu. Hâlâ ölmemiş olmam mucize gibiydi. Ağlamıyordum ama içim çok acıyordu. Bir haftadan beri içim yangın yeriydi. Konuşma eylemini unutmuş,kendi halinde bir deli gibiydim. Bir haftadır ağzımı bıcak acmıyordu. Sadece susmak istiyordum. Ağlamak değil,susmak...
Yemek yemiyordum fazla,tabağımdakilerin çoğunu yiyemiyordum. Kendimi sadece uykuya vermiştim ama artık toparlanmalıydım. Ateş vardı,onunla ilgilenmem gerekiyordu. Saat gece 03.00'dı. Yatağın diğer yanı boştu,Uraz günlerdir uyuyamıyordu doğru düzgün. Demekki hâlâ uyuyamamış. Yataktan kalkıp Ateş'in odasına girdim. Melek gibi uyuyordu. Ona doğru eğildim ve yanağını öptüm. Günlerce akmayan gözyaşlarım şimdi akmaya basladılar.
"K-küçük bir kız kardeşin olacaktı,minicik." Burnumu cektim. "Bu odayı onunla paylaşacaktın,büyüyünce onu sahiplenecektin belki babası gibi olacaktın..."
"Kardeş kavgalarınız olacaktı,ben ikinizede kızacaktım,sizi gezmelere götürecektim..."
Hıçkırdım.
"Kardeşin gitti anneciğim,bir kız kardeşin olmayacak."
Titrek bir nefes aldım. Ateş'in yanağını öpüp odadan çıktım. Salona indiğimde Uraz'ın bahçede Sağ kolu Arif ile oturduğunu gördüm. Uraz onu dostu gibi severdi,güvenirdi.
Mutfağa girip üç tane kahve yapıp siyah kupa bardaklara koydum. Beyaz tepsiye bardakları koyduktan sonra yanlarına ilerlemeye basladım. Uraz Arif'e birseyler anlatıyordu. Duyabiliyordum. Duraksadım.
"Konuşmuyor,eskisi gibi yemek yemiyor çok zayıfladı. Biliyorum acı çekiyor ama,bende acı cekiyorum be Arif."
Evet oda acı cekiyordu farkındayım,bende acı cekiyordum bunu dışa cok vuruyordum ve Uraz beni o halde görünce daha kötü oluyordu. Onu çok üzüyordum ama elimde degildi.
Beni farketmeleri icin bogazımı temizledim.
"Şey... Kahve?"
Yanlarına ulastığımda kahveleri ikram ettim. Tepsiyi masaya koyup Uraz'ın karşısına oturdum.
Arif "ben digerlerinin yanına gideyim. Iyi geceler Hanımağam." Dedi.
Kahvesini eline almış giderken arkasından "Mutfakta fazladan kahve var. Diger adamlarada dagıtabilirsin." Diye seslendim. Uraz'a döndüğümde beni dikkatle inceliyordu.
"Ne?" Diye sordum.
Cevap vermeden hâlâ beni incelemeye devam etti.
"Izin ver,sustuklarımı anlatayım sana?" Diye mırıldandım. Uraz omuz silkti alayla "Bunca zaman benmi konuşmanı engelledim Mira? Ne anlatacaksın simdi? Bilmediğim birşeyse söyle!" Dedi.
Derin bir nefes aldım.
"Nerede hata yaptığımı düşündüm. Diyeceksinki bir hafta boyuncamı düşündün? Evet,bir hafta boyunca ben ne salaklık yaptımda böyle oldu diye düşündüm. Kendimi suçlamıyorum kızımızın ölümüyle,ama ben onu icimde taşıyordum Uraz. Bir hatamı yaptım, Bir eksiklikmi vardı? Bilmiyorum. Anladınmı? Içimdeki yangını söndürmem zaman aldı."
Uraz sakince "Tamamen kül mü oldun simdi?" Diye sordu.
Omuz silktim. "Hayır,kalbim hâlâ saglam. Oğlumuz ve senin sayende. O kalp sadece ikiniz için atıyor." Dedim.
"Acını benimle yaşamanı istiyorum artık! Içinde yaşamayacaksın,benimle yaşayacaksın herşeyini."
Kafamı tamam der gibi salladım.
"Kafanı meşgul edeceksin bundan sonra,yoksa daha fazla kendini kaybedersin. Davet icin mekan ve davetiye hazırlaman gerekiyor,birde kendine elbise bakacaksın. Istedigini giy dekoltenede karışmıyorum,ben yanında olacagım zaten,bakanında topuguna sıkarım. Yarın baslıyorsun tam tamına iki haftan var."
"Iyi gelecekmi hakikaten bana bu?"
"Sadece kafan meşgul olacak."
#####
Labirent gibi bir yerdeydim,ağlayan bir bebek sesini işittim. Koşmaya başladım ardından,o bebeği bulmam lazımdı. Benimdi o. Uzun bir koridoru bitirince önüme bembeyaz giysili,yüzü gözükmeyen biri belirdi. Kucağında bebek vardı,Duruydu işte o... Benim Duru'm...
"O büyüyü bul!"
Ince bir ses yankı yaparak ulastı kulagıma.
"Nediyorsun?" Diye haykırdım.
"Bul!"

Sıçrayarak açtım gözlerimi. Yatağımda yatıyordum,yine kâbustu. Saatte baktığımda 09.30du. Yataktan kalkıp banyoya girdim,rutin islerimi hallettim. Üzerimdeki pjamalardan kurtuldum. Dolaptan siyah göbegi biraz açıkta bırakan kazak,siyah yüksek bel pantolon ve siyah postallarımı giyindim. Saçlarımı tarayıp,düzleştirdikten sonra herzamanki gibi gözüme kalem cektim ve uzun kirpiklerimi dahada uzun ve cekici göstermek icin maskaramı sürdüm. Dolabımın canta icin ayırdığım bölümünü açıp siyah kol cantamı aldım icine kredi kartlarımı,parfumumu,sarz aletimi,makyaj malzemelerimi attım. Salona indiğimde Uraz ve Elvan kahvaltı yapıyordu. Tebessüm ettim.
Beni ilk farkeden Elvan oldu. Gördügü an boynuma sarıldı zaten.
"Mira... Çok üzgünüm." Diye mırıldandı. Gözlerime yaşlar hücum etti. Ağlamak istemiyorken,ağlıyor olarak buluyordum kendimi. Gülümsersem Deli diyeceklermis gibide hissediyorum.
Elvan'a sarılmadım. Öylece bekledim. Ona sarılırsam ağlayacaktım ben,biliyorum.
Elvan benden ayrılınca kahvaltı sofrasına oturdum.
Uraz tabağıma sucuklu yumurta ve kahvaltılıklar koydu.

GÜZELİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin