Bölüm 52 "KAHVALTI"

10.7K 494 34
                                    

Sırnaktaki hain saldırı sonucu hayatını kaybeden Sehitlerimizin ailelerine Allah'tan rahmet ve sabır diliyorum. 2016'da sehitsiz olmadı...

                            ***

Ateş'in kolumun altındaki kıpırdanmasıyla gözlerimi araladım.
Gece lambasını yakıp,Ateş'e baktım yanakları al al olmuştu.
Dudaklarımı alnına bastırdığımda ateşten yandıgını farkettim.
"Gamze!" Diye bagırdım.
Ateş'te sıçrayarak uyandı.
Birden aglamaya basladı.
Gözyasları arasında "Anne." Diye bagırıyordu. Ateş'e sımsıkı sarıldım.
'Tamam birtanem,bak ben buradayım."
Ateş'i kucaklayıp banyoya soktum,o sırada Gamze telasla "Ne oldu?" Diye sordu.
"Cok ateşi var,sirkeli su yap!"
Ilık suya soktum Ateş'i. Aglaması kesilmisti,atesi düşmezse hastaneye gitmemiz gerekecekti. Saatte baktıgımda 23.45'ti. Uraz kesinlikle uyumamıstı.
Ateş'i havluya sarıp odadan cıkardım ve yataga yatırdım.
Birden aglamaya basladım.
Ben nasıl bir anneyim ya! Allah kahretsin!
Gamze bir elinde kasede sirkeli su,diger elind beyaz bez ile geldi.
"Koy alnına." Dedim gözyaslarımın arasında.
Telefonumu elime alıp Uraz'ın telefon numarasını tusladım.
Açmadı!
Tekrar aradım.
Yine acmadı!
Tekrar aradım ve yine acmadı!
Aglamam dahada siddetlendi.
"B-ben doktoru arayacagim tamammı? S-sen Ateş'le dur!"
Gamze kolumdan tutup oturttu beni.
"Mira abla bir sakin ol aglama , ben hallederim doktoru."
Odadan cıkıp gitti.
Ateş'in alnındaki bezi tekrardan sirkeli suya batırdım ve eski yerine tekrar koydum.
Ateş uyumustu bile tekrar.
Ofladım.
O kadar zaman ihmal ettim cocugu tabi böyle olur!
Gözyaslarım yerini,ic cekislere bırakmıstı.
O Uraz ne haltlar karıstırıyorsa derhal buraya gelecekti!
Telefonumu elime alıp Emine'nin numarasını tusladım. Ikinci calışta açmıştı.
"Buyur hanımım?"
"Emine,Uraz nerede?"
"Evde hanımım,siz gittikten sonra Gupse Hanım gitmedi. Uraz Beyimde onla konusuyordu."
Sinirle nefesimi dısarı üfledim.
"Simdi eve git,telefonu Uraz'a ver."
Karsı tarafta hareketlilik oldu,bir süre sonrada ayak sesleri gelmeye basladı.
Yaklasık bes dakika sonra
"Beyim,Hanımım sizinle konusmak istiyor."
"Ver telefonu!" Dedi Uraz.
Ardından "Alo?" Dedi.
"Kusura bakma Uraz Bey,Sevgilinizle veya yeni karıcıgınızla konusmanızı bölüyorum ama önemli birsey oldu!" Dedim sinirle.
Uraz "Kıskanclıgı bırakıp ne oldugunu söyle güzelim?" Dedi.
"Birini kıskanmam icin onu önemsemem gerekir. Neyse Ateş hastalandı,derhal buraya gel. Önemli bir görüsmedesin ya ulasamadım sana!"
Uraz igneleyici laflarımı umursamadan yada umursamamaya calısarak "Geliyorum!" Diyip telefonu kapattı.

Yaklasık bir bucuk saat sonra Uraz geldi,Uraz geldiginde doktor gitmisti bile.
"Soguk algınlığı,ilac yazmıyorum bünyesi hassas zaten. En iyisi sıcak corba icirin,ve birkac gün yatıp dinlensin. Yaptıgım iğneyle ateşi düşer." Demisti.
Ateş'in saçlarıyla oynuyordum,Uraz burada yok gibi davranıyordum. Zaten olmaması gerekiyordu ama...Neyse!
"Bak ben bu yakın uzaklığa katlanamıyorum!"
Uraz'ın dediklerine karsılık sırıttım.
Ateş'in yanı başından kalkıp odadan cıkmak icin ilerlemeye basladım. Ura'da pesimden geliyordu.
Salona indigimde Uraz kolumdan tuttu.
"Sana söyledim!" Diye tısladı.
"Yakın uzaklık derken?" Dedim alayla.
Uraz'ın eli arasından kolumu kurtarıp koltuga oturdum,Uraz'da karsı koltuga oturdu.
"Icim gidiyor sarılamıyorum,öpmek istiyorum öpemiyorum..."
"Bunları artık Gupse sürtüğüyle yaparsın."
"Ulan ne Gupse'si,aptal aptal konusup asabımı bozma benim!"
Cevap vermedim.
"Konuş!" Diye bagırdı. Ani cıkışı yüzünden sıçradım. Dayanamayıp konusmaya basladım.
"Sen bana sesini yükseltemezsin,artık buna bile hakkın yok senin!" Diye tısladım. "O zamanlar belki haklıydın,benden uzaklasmakta! Cünkü senden nefret ediyordum o zamanlar! Ama evliydik biz Uraz,ne olursa olsun evliydik! Madem o zamanlar askına saygın yoktu,bana saygın olsaymış!"
"Sanada askımada saygım vardı Mira." Dedi. "Ben o lanet günü hatırlayamıyorum ama yemin edebilirim seni aldatmadıgıma!"

Ya bu nasıl bir mantık Allah askına! O geceyi hatırlamıyor,ama beni aldatmadıgını söylüyor! Bu yalanı defalarda duymustum,ama simdi gecmis karsıma saygım vardı diyordu!

"Saygın vardı öylemi?" Dedim alayla. "Benimle olupta,baska birini yatagına atmanmı saygı?"
Uraz yine sustu. Baska birsey yaptıgımı vardı sanki,konussada bos konusuyordu!
"Oglumuz orada hasta yatarken konustugumuz boş boş konulara bak!" Diyip ayaklandım. Ilk önce mutfaga girip kendime su aldım ve odama cıktım. Ateş mışıl mışıl uyuyordu.
Tebessüm ettim.
"Minigim..." diye mırıldandım.
Ateş'e bu olanları yansıtmamaya calısmak cidden zordu. Yası daha cok kücüktü belki anlayamıyordu ama herseyi anladıgı yasa geldiginde ne yapacaktık? Belki Uraz'la ben ayrı olacaktık...
Ama birseyden emindim,güzel günler yakındı.
 
                             ***

Gözlerimi araladıgımda,koltukta uyuyordum. Oturarak uyumusum!
Koltuktan kalkip,Ateş'in alnına dudaklarımı bastırdım.
Şükürki,ateşi düsmüstü. Saatte baktım. 11:25'ti.
Ateş'i uyandırmamaya özen göstererek odadan cıktım. Salona indigimde burnuma güzel güzel kokular geliyordu.
Gülümseyerek "Gamze,kahvaltımi hazırlıyorsun?" Dedim.
Ses yok.
Mutfaga girdigimde gördügüm kisiyle yüzüm asıldı.
"S-sen ne yapıyorsun burada ya!"
Uraz gülümseyerek "Günaydın karıcığım." Dedi.
"Karıcıgım deme bana!"
Uraz yüzündeki gülümsemeyi silmeden "Ne diyeyim karıcıgım?" Dedi.
Gözüm tezgahta duran bıcakla Uraz'ın arasında gidip geldi.
"Aman aman! Şeytana uymayalım,böyle yakısıklı ve hamarat kocadan olmayalım degilmi?"
Bıcagı elime alıp ona sallayarak "Evimden defolup gitmezsen,o bos konusan dilini keserim!"
Uraz yalandan kaşlarını cattı.
"Ayıp ediyorsun karıcıgım."
"Uraz defol!"
Uraz sırıttı.
"Menemen yapıyorum sana ama..."
Elimdeki bıcagı Uraz'a dogrulttum. Baska birsey yapamazdım zaten.
Elimdeki bıcagı gülerek diger ucundan tuttu ve elimden aldı.
"Zararlı seylerle oynama,hamilesin birsey olur. Hem daha kavusamadık,ölme yani." Dedi alayla.
"Defol evimden!" Diye bagırdım.
Kan beynime sıçramıştı!
Uraz güldü.
"Sende benle gelirsin neden olmasın?"
Elindeki bıcagı tezgaha koydu.
"Mira... cidden özlemedinmi beni?" Diye sordu ürpertici bir ciddiyetle.
Yüzüme ifadesizlik maskemi taktım.
"Özlemedim Uraz,özlemedim."
Uraz'ın yüzünde acı bir ifade oldu.
"Inanmıyorum."
Sırıttım.
"Inan,cünkü gercek bu Uraz."
Uraz boynunu kırtlattı.
"Inanmıyorum,sen benden vazgecmezsin."
Yalandan güldüm.
"Uraz ben sana karsı tamamen nötrüm. Nefret bile etmiyorum,sen bunu haketmiyorsun cünkü! Sen benim nefretime bile layık degilsin bay Soykan!"
Uraz'ın gözlerindeki yaşlanmayı görümce,kalbimdeki sızıya küfrettim.
Ondan nefret etmem gerekirdi!
Dogru olan buydu!
Uraz'sız nefes alamam derken,simdi onsuz yasıyordum. Zorundaydım. Biliyordumki o benim pesimi bırakmayacaktı,oda biliyorduki ben her defasında canını bu kadar cok yakacaktım. Cünkü dedigim her kelimeyi hak ediyordu!
Benim duygularımı,emeklerimi ziyan etmisti. Ben bunu Uraz'ın yanıns bırakmazdım. Hâlâ yapmadım diyordu ya!
Ben o testi ona verdigimde yüzündeki sucluluk ifadesini unutmadım,unutturmam!
Benim zafımı bildigindenmi aglıyordu bu,yalandan bile aglıyor olabilirdi!
Gerci Uraz ne anlar yalandan aglamaktan!
Uraz "Mira... biliyorum hâlà bana kızgınsın,ama gercekler ortaya cıkınca seni ben direk affedecegim. Ugrasıyorum,yakında ortaya cıkaracagım,az kaldı." Dedi.
Nefesimi dısarıya üfledim.
"Uraz... artık senin tek oglun Ateş degil,baska bir oglun daha var."
Yutkundum.
"Ona git,Gupse'ye git! Artık benden birsey bekleme! Bizim icin bir umut kaldıysa bile sen onu o tokatla öldürdün..."



GÜZELİMWhere stories live. Discover now