Bölüm 3-Dalgalar

403 63 11
                                    

Deniz'İn ağzından;

Ben Deniz. Bugüne kadar, sayamayacağım kadar kendi içimde yaşadığım duygu karmaşalarına şahit oldum. İsmim gibi ben de dalgalıydım, yeri geldi o dalgalarda boğuldum, su yuttum. Yeri geldi dalgalarımı ben kontrol ettim, beni yutmaya çalışan dalgaları bir ateş misali yok ettim. Dalgalarını kendi kontrol eden bir Deniz oldum, ne zaman o dalgalarda yüzmeye çalışsam boğuldum, dibe çöktüm. Ama her defasında kalktım ve yüzmeye devam ettim. Çünkü yüzmeyi öğrenmeliydim. Öğrenmezsem ölürdüm çünkü, dalgalar yutardı beni.

İnsan kendi düşüncelerinde boğulur muydu? Ben boğuluyordum. Ne zaman su yüzeyine çıkmaya çalışsam, düşüncelerim beni boğuyordu. Ben onları boğmaya çalıştığımda ise ''Biz yüzmeyi biliyoruz'' dercesine daha da yüzeye çıkıyorlardı.

Şimdi de bu durumu yaşıyordum.

Bir elim koltuğu sıkıyor, diğer elim ise kendime destek vermek istercesine yumruk biçiminde.

Bir şeyi daha önce öğrenmenin daha iyi olduğuna dair düşüncem, şuan beni terk etmiş durumda. İçerdekilerin, benim ailem olup olmadığını öğrenmek istemiyorum. Çünkü sahip olduğum tek ailenin onlar olduğu gerçeği, eğer ölmüşlerse yapayalnız kalacağımı yüzüme vururcasına kafamda dönüp duruyor.

''Gi..Girebilir miyim?'' diyorum.Başını sallıyor.

Ardından ayağa kalkıp kapıya yöneliyorum.

Her adımımda, kalbim ritmini daha da arttırıyor.

Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atarken, elimi kapı koluna atıyorum

Birazdan öğreneceğim şey, bütün hayatımı etkileyecek.

Koşup kaçmak istiyorum, ama bunu erteleyemem.

Kapı kolunu yavaşça aşağı doğru çeviriyorum ve ne zaman kapadığımı fark etmediğim gözlerimi açıyorum.

Ardından içeri giriyorum.

Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra yatmakta olan iki cesede doğru ilerliyorum.

Odadaki doktor tek tek iki beyaz örtüyü de kaldırıyor.

Önce kadın olan cesede bakıyorum.

Kadın tıpkı annem gibi gözüküyor.

Ama o değil.

Annemin boynu daha uzundu, kolları daha inceydi ve biraz daha zayıftı.

O kesinlikle annem değil.

Fark ettiğim şeyin rahatlığıyla derin ir nefes alıyorum ve gözyaşlarımı geri göndermeye çalışıyorum. Ama beceremiyorum ve bir-iki damla yaş yanaklarıma akıyor.

Ardından da, kadının solunda yatan adama dönüyorum.

Adamın boyu babama göre kısa ve babam kesinlikle o kadar zayıf değildi.

Ölenler benim ailem değil.

Ailem bir yerde nefes alıyor.

Beni bırakmadılar.

Yavaşça kapıya doğru yürüyorum ve kapıdan çıkıyorum.

Güney Bey bana soran gözlerle bakıyor.

''Onlar değilmiş.'' Diyorum kısık bir sesle ''Beni bırakmadılar.''

Ardından neden yaptığımı anlamadığım bir şekilde, Güney Bey'e sarılıyorum

O da bana sarılıyor ve bir eliyle sırtımı sıvazlıyor.

Bu yaptığına şaşırmıyorum, çünkü benim yerimde olan onlarca kızı teselli ettiğini tahmin edebiliyorum.

Ardından ondan ayrılıp gözyaşlarımı siliyorum.

''Beni bırakmamışlar.''

*******

3 ay önce

Güney, arabasında oturmuş, annesinin hastaneden çıkmasını beklerken, telefonuna indirdiği okçuluk oyununu oynuyordu. Güney'in annesi bir doktordu ve Güney annesini hastaneden almak için buraya gelmişti.''İnşallah geç kalmaz''diye içinden geçirirken, telefondan başını kaldırdı ve annesinin arabaya doğru geldiğini gördü.''Hele şükür'' diye düşünürken, annesinin yolun ortasında durup, bir kızla konuştuğunu görünce gözlerini devirdi.

Ardından annesinin konuştuğu kıza baktı. Kızın uzun, kahverengi saçları ve buradan bakıldığında bile ışıldadığını görebildiğiniz kahverengi gözleri vardı. Kızın ciddi ifadesi ona asi bir hava katıyordu.

Güney, an kızın sadece güzel olduğunu düşündü, fazlası değil.

Belki de, koca 3 ay boyunca o kızı aklından atamayacağını bilse, gider konuşurdu.

Fakat Güney, o hissin sadece küçücük bir beğenmeden ibaret olduğunu düşünüyordu.

Ama değildi. Sonraki 3 ay boyunca o kızı aklından atamaması, sadece bir beğenmeden ibaret değildi.

Eğer bölümü beğendiyseniz yorum yapıp,vote vermeyi unutmayın lütfen :) Multimedia'da Deniz var :D 4.bölüm sırf Dolunay'la ilgili olacak :D



Sorgu  -Tamamlandı-Where stories live. Discover now