Bölüm 20-Yüzleşme

120 19 5
                                    

Arada sırada, ne yapacağınızı bilmediğiniz anlar olurdu. Önünüzde tek seçenek bile olmazdı, belki de yüzlercesi olurdu ama sizin görmeye mecaliniz olmazdı. İşte böyle anlarda, tek yapmanız gereken derin bir nefes almaktı.

Deniz de öyle yaptı.

Önce derin bir nefes aldı, ardından da taksiciye karakolun adresini verdi.

Deniz salak değildi. Ona bu mesajları atan kişi besbelli bir psikopattı ve Deniz göz göre göre ateşe yalnız yürüyemeyecekti. Güney'in yanına gidecek ve her şeyi olduğu gibi anlatacak, yardım isteyecekti.

Karakolun önüne 5 dakikada gelmişlerdi. Taksiden inince, Güney'in arabasının kapısını açmakla uğraştığını gördü.

"Güney!" diye seslendi. Birkaç saniye sonra göz göze geldiler. Güney telaşlı bir şekilde Deniz'in yanına doğru ilerledi.

Güney, "Deniz, senin ne işin var burada? Bir şey mi oldu?" diye sordu ama Deniz cevap vermedi ve elindeki telefonu Güney'e uzattı. Güney anlamsız bakışlarla Deniz'in elinden telefonu aldı ve mesajı okumaya başladı.

"Bir psikopatımız ve onunla oyun oynamamız eksikti!" diye soludu Güney. Ardından devam etti.

"Ben herkese haber vereceğim, tetikte olmalıyız. Sen arabaya geç."

Deniz ikiletmeden arabaya geçti.

Deniz korkuyordu, yıllardır ilk defa.

Korkuyordu ve bundan hoşlanmıyordu. Nabzı deli gibi atıyor, kulakları uğulduyordu ve huzursuzluğu dibine kadar yaşıyordu.

Deniz'in içi içini yerken, telefonu bir kez daha titredi. Deniz korka korka telefonuna gelmiş olan mesajı açtı.

Mesajda şöyle yazıyordu:

"Büyüdüğün yetimhaneye kaç yıldır gitmedin Deniz? Gerçeklerden kaçmaya ne zaman son vereceksin? Çıkarken bir daha girmemeye yemin ettiğin yere git,Deniz."

Güney arabaya geri döndüğünde, Deniz hala mesajı okuyordu. Güney'in yanına oturduğunu hissettiğinde, telefonu yavaşça Güney'e uzattı.

"Adresi hatırlıyor musun?" diye sordu Güney, sesinden kendini tuttuğu anlaşılıyordu. Sakin kalmaya çalışıyordu.

Deniz başını hafifçe salladı ve navigasyona adresi girdi. Sessiz geçen yarım saatte arabayı sadece Güney'in diğer polislerle olan konuşma sesleri doldurmuştu.

Yetimhanenin kapısının önüne geldiklerinde, Deniz korkarak arabadan indi.

Görmeyeli burası epey değişmişti.

O burada yaşarken, bina soluk bir mavi ve pek parlamayan beyaz bir renkteydi. Şimdi ise pudra üzerine belli belirsiz çekilen, koyu pembe renginde yatay şeritler vardı.

20 sene önce turuncu olan salıncaklar  bu gün maviydi ve yenilenmiş, sağlıklı bir görüntüleri vardı.

Ama en önemlisi, yıllar önce dimdik ayakta olan bina, şu an yanıyordu.

Deniz'in görüş alanını saran alevler hızla büyüyordu. Etrafı gri ve siyah arası bir renkte olan duman kaplamış, is kokusu havada bariz bir şekilde hissediliyordu.

Sorgu  -Tamamlandı-Where stories live. Discover now