Bölüm 18- Kan Bağı

128 20 5
                                    

Deniz evin kapasını kapatırken beyninde dönen tek bir cümle vardı.

Sevgili kontejyanını sen dolduruyorsun.

Güney'den bu cümleyi işittikten sonra ne yapacağını bilememiş,kendine geldikten sonra apartmanın içine koşmuştu.

Kapının kapanış sesi odayı doldururken, tezgahın arkasından çıkan ve elinde oklava olan Beril, Deniz'i korkutmuştu.

"Hoş geldin bu saate kadar beni aramayıp, geç kalacağını söylemeyen arkadaşım."

Beril elindeki oklavayı salladıktan sonra devam etti.

"Ve hayır, bu saate kadar elimde oklavayla seni beklemedim. Yarın için bir şeyler yapıyordum."

Deniz, Beril'in söylediklerine gülerken bir yandan da konuşmaya çalışıyordu.

"Bence oklavayı bırakmak isteyebilirsin çünkü sana anlatacağım şeyler var."

Beril gülümseyerek elindeki oklavayı tezgaha koydu ve ellerini birkaç kez birbirine vurarak unları silkeledi.

İkisi de koltuğa oturduklarında Deniz söze girdi.

"Beril, nasıl başlamam gerektiğini bilmiyorum bu yüzden direkt söylüyorum."

Beril başını 'tamam' anlamında salladıktan sonra cevap verdi.

"Dinliyorum."

"Beril, benim bir kız kardeşim varmış."

Beril, Deniz sanki çok komik bir şey söylemişçesine kahkaha attı.

"Evet, ben varım. Şimdi neden durduk yere bunu söyledin?"

Deniz, "Öyle değil." dedikten sonra sağ tarafına koyduğu çantasını karıştırdı ve içindeki zarfı bulunca, sallayarak Beril'e gösterdi.

İçindeki kağıdı hızlıca açarak Beril'e doğru uzattı.

"Bak, orada yüksek oranda uyumlu olduğu yazıyor." dedikten sonra yüzünde büyük bir tebessümle devam etti.

"Beril,kendi kanımdan olan biri var."
*************
Deniz, Beril'e, Dolunay ile tanışmalarından itibaren her şeyi anlattı. Annesinin günlüğünü, onu aslında bırakmak istemediklerini... Her şeyi.

"Deniz, bu harika bir şey! Senin için o kadar mutluyum ki anlatamam!" diyen Beril, Deniz'in elini tuttu ve devam etti. "Peki şimdi ne yapacaksın?"

Deniz ise mutluluktan dolayı çok hızlı atan kalbini susturmaya çalışmadan cevap verdi.

"Sanırım Dolunay'dan yanıma taşınmasını isteyeceğim."
******************

Dolunay'ın kapıyı açan eli titriyordu.

Yarım saat önce Deniz'den, kendisiyle konuşması gerektiğini içeren bir mesaj almıştı ve şimdi birkaç kez görüştükleri o kafeye doğru gidiyordu.

Ayakkabılıktan bağcıklı ayakkabılarını alıp kapıyı açtı. Bağcıklarını bağlamak için eğildiğinde görüş açısına bir çift el girdi.

Başını kaldırdığında, bu kişinin Ali olduğunu gördü.

Ali bağcıkları bağlamayı bitirdiğinde ikisi de dikleşti de Dolunay'ın ağzından kısık bir "Teşekkürler" kelimesi çıktı.

Kapıyı arkasından çeken Dolunay, zaman kaybetmeden Ali'nin yanından koşarcasına geçti.

Ama Ali'nin ağzından, Dolunay'ın durmasını sağlayan bir cümle çıktı.

"Senden hoşlanıyorum, Yeni Ay."

Dolunay birkaç saniye donduktan sonra hızlıca merdivenlerden indi.
***************

Dolunay kafenin kapısını açtığında, kapıdan sarkan çan gürültülü bir şekilde çınladı.

Deniz başını kapıya doğru çevirdi ve etrafa bakan Dolunay'a el salladı.

Dolunay'ın, Deniz'i fark etmesi birkaç saniye sürdü. Ardından yüzünde büyük bir gülümsemeyle, Deniz'in oturduğu masaya ilerledi. Masaya oturmadan önce, Deniz'in yanında genç bir kadının oturduğunu gördü. Dolunay bu kadını tanıyordu. Aylar önce Deniz'in yerini öğrenmek için etki altına almıştı. Neydi peki adı? Berna mıydı, Belgin miydi? Dolunay, bu genç kadının adının 'B' harfiyle başladığından emindi ama ne olduğunu hatırlayamıyordu.

Dolunay masaya oturduğunda, Deniz heyecanla konuştu.

Deniz yanındaki kadını işaret etti. "Dolunay, bu Beril." Beril'di, tabii ya!  "En yakın arkadaşım."

Beril ve Dolunay el sıkıştıktan sonra, uzun sayılabilecek bir süre boyunca havanın ne kadar sıcak olduğundan, Dolunay'ın okulundan ve bir sürü saçma şeyden konuştular. Deniz, bu kadar geyik muhabbettinin yettiğini düşündüğünde, en başından beri söylemek istediği şeyi söylemeye karar verdi.

"Dolunay, biliyorum sana böyle bir şey söylediğim için deli olduğumu düşüneceksin ama ben böyle biriyim. Aklıma geleni düşünüp tartmadan söylemeyi severim ve biliyorum ki sana bunu sormak, hayatımda yaptığım en akıllıca şey olacak." birkaç saniye soluklanan Deniz konuşmasına devam etti.

"Hayatımda ilk defa kan bağımın olduğu biri var ve seninle daha çok zaman geçirmek istiyorum. Diyeceğim şu ki, yanıma taşınır mısın?"

Dolunay, kelimenin tam anlamıyla dumura uğramıştı. Şu an ablası, ona yanına taşınmasını teklif ediyordu! Bu, Dolunay'ın hayal edebileceğinden bile daha güzeldi.

Dolunay hızlı hızlı konuşmaya başladı.

"Aslında babamla yaşıyorum ama eminim seninle yaşamama çok sevinir. Babamla tanışmak ister misin bu arada? İstemezsen sorun değil tabi, seni zorlayamam. Ama ben gidersem babam yalnız kalacak. Yoo yalnız kalmak zorunda değil ki, bir yardımcı tutarız ona. Zaten zamanının büyük bir kısmını kahvehanesinde geçiriyor. Eminim babam seni tanımayı çok isterdi ama dediğim gibi, istemezsen tanışmazsınız."

Dolunay'ı, yüzünde büyük bir gülümsemeyle dinleyen Deniz, Dolunay'ın elini sıktı.

"Nefes al, Dolunay."

Birkaç saniye boyunca nefesini düzene sokmaya çalışan Dolunay, sonunda Deniz'in rahatlamasını sağlayacak bir cümle kurdu.

"Evet, evet tabi ki de seninle yaşarım, abla."

**********
Veee bölüm sonu 😀 Yorum ve oy bekliyoruum 😊

Sorgu  -Tamamlandı-Where stories live. Discover now