Bölüm 17- Özgür

140 24 3
                                    

Dolunay restorandan çıktığında yaptığı ilk iş bir taksiye atlayıp, Güney'i aramak olmuştu.

"Alo."

"Ona söyledim. Ardından da panikleyip kaçtım. Şu an hala buluştuğumuz kafede. Onu ordan alabilir misin?"

Dolunay lafı hiç uzatmadan direk konuya girmesi, ne kadar bitik bir halde olduğunu gösteriyordu aslında. Güney'e laf anlatmak yerine eve gidip, yorganı kafasına çekip bir güzel uyumak istiyordu.

Birkaç saniye sonra Güney'in sesi duyuldu.

"Tamam. Adresi ver."

Dolunay adresi verdikten sonra telefonu kapatıp çantasına koydu. Çantasını kapatmadan önce paketten bir peçete aldı ve kola dokunmadan camı açtı.

Rüzgarın sesi, düşüncelerinin sesini bastırır diye düşünmüştü ama yanılmıştı.

**********Güney, Dolunay'ın söylediği kafeye ulaştığında yaptığı ilk şey derin bir nefes almak olmuştu

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

**********
Güney, Dolunay'ın söylediği kafeye ulaştığında yaptığı ilk şey derin bir nefes almak olmuştu.

İlk on beş santimi camdan olan duvarlardan Deniz'i görebiliyordu.

Güney hayatında hiç bu kadar çaresiz hissettiğini hatırlamıyordu. Ne yapmalıydı şimdi? İçeri girip nasihatlardan oluşan dizeler mi dökmeliydi Deniz'e? Ya da belki hiçbir şey olmamış, tesadüfen karşılaşmışlar gibi davranabilirdi.

Ama o bu seçenekleri daha düşündüğü saniye eledi.

Ne yapacağına karar verdiğinde kafenin kapısını açtı. Deniz'in oturduğu masaya doğru ilerlerken üstüne giydiği deri ceketi sıkıyordu.

Güney, Deniz'in karşısındaki sandalyeye oturduğunda, Deniz başını korkuyla kaldırdı.

Ama karşısında Güney'i görünce bütün korkusu uçup gitti.

Güney'in içi ise Deniz'in yaşlı gözlerini gördüğü an gitmişti.

Deniz karşısındaki adamın bir şeyler sormasını bekledi. Her şeyi sorabilirdi. Deniz o an her şeyi cevaplayabilecek kadar kontrolsüz hissediyordu.

Ama Güney'in ağzından tek kelime çıkmadı.

Deniz karşısındaki adamın gözlerinde bir merak parıltısı aradı. Eğer en ufak bir merak yakalayabilseydi her şeyi anlatırdı ona.

Ama Güney bir şey söylemedi.

Deniz o an anladı.

"Biliyordun değil mi?" diye sordu Deniz. Sesi her zamankinden güçsüz çıkmıştı.

"Sana ya da Dolunay'a kızamayacak kadar şaşkınım. Üzgün olamayacak kadar da düşünceli... Ne yapacağımı bilmiyorum Güney."

Deniz üzgün değildi. Kızgın hiç değildi. Dolunay ona gerçekleri çok geç olmadan anlatmıştı. Deniz bunu ondan duymuştu ama... Sadece her şey çok ağır gelmişti. Deniz kendini bir anda ağır bir duygu karmaşasının içinde bulmuştu.

Sorgu  -Tamamlandı-Donde viven las historias. Descúbrelo ahora