Bölüm 21- Birlikte

115 16 15
                                    

Deniz, gözlerini başındaki dayanılmaz ağrıyla açtı. Sanki üstünden kamyon geçmiş gibi canı acıyordu ve daha tam kendine gelememişti. Sırtı duvara yaslıydı ve yerdeydi. Bunu uyuşan sırtından,kalçasından ve belinden anlayabiliyordu.

Gözlerini açtığında, birkaç saniye ışığa alışmayı bekledi. Önünde sadece boş bir duvar vardı. Kıpırdanmaya çalıştı ama elleri ve ayakları bağlıydı. Gözlerini odada gezdirince, yanında hala uyumakta olan Güney'i gördü.

"Güney,uyan!" diye sayıklarken, bir yandan da olduğu yerde kayarak Güney'in daha da yakınına geldi. Koluyla dürterken, sayıklamayı kesmemişti.

Yaklaşık bir dakika uğraştıktan sonra Güney uyanmıştı.

"Neler oluyor?"

"Bilmiyorum. Neredeyiz acaba?"

"Oturduğumuz yer sallanıyor. Hala teknede olmalıyız. En son ne hatırlıyorsun Deniz?"

"Tekneye bindik ve... Başımın acısını hissettim, gerisi karanlık."

Güney tam cevap vermek için ağzını açmıştı ki gelen ayak sesleriyle ikisi de suspus oldu.

Ayak seslerinin sahibi tam önlerinde durduğunda, başlarını kaldırıp baktılar.

Siyah saçları, koyu yeşil gözleri ve sert yüz yapısıyla bu, Savaş'tı.

Beyinleri donmuş bir şekilde Savaş'a bakakaldılar. Anlamayı reddediyorlardı. Hiçbir şeye anlam veremiyorlardı.

"Sonunda uyanabildiniz." dedi Savaş bezgin ses tonuyla.

"Sıkılmaya başlamıştım."

"Ne demek bu Savaş?" diye soludu Güney. "Ne tip bir orospu çocuğusun da şeytanın aklına gelmeyecek şeyler yapıyorsun? Amacın ne?"

Savaş eğlenir bir ifadeyle güldü ve cevap verdi.

"Hangi orospunun çocuğu olduğum hakkında bir fikrim yok ama eceliniz olacağımı söyleyebilirim."

Ardından kenarda duran sandalyeyi  Deniz ve Güney'in önüne çekti ve oturdu.

"Amacıma gelirsek de... Neden en baştan açıklamıyorum, değil mi?"

Güney saydırmaya devam ederken, Savaş "Melek!" diye bağırdı. Birkaç saniye sonra odaya giren Melek, 'ne var?' gibisinden bir bakış attı.

Savaş, başıyla yerdekileri işaret etti. Bu sefer Güney susmuştu ama Deniz saydırmaya başlamıştı.

"Çok konuşmaya başladılar." ne yapması gerektiğini anlayan Melek, zorlukla da olsa Deniz ve Güney'in ağızlarını bağladı. Şimdi tek çıkan sesler, bez parçası yüzünden belli belirsiz çıkan küfürlerdi.

Melek odadan çıktıktan sonra, Savaş arkasına yaslandı ve gevşekçe gülümsedi.

"Şimdi sözümü kesemeyeceğinize göre, anlatabilirim." diye başladı ve her cümlesi, Deniz'de ve Güney'de büyük bir şok yaratacak cümleleri Deniz'e bakarak söyledi.

"Sen yetimhaneye geldiğinde ben 5 yaşındayım. Sen ise daha yeni yürümeyi öğrenen, 20 aylık bir bebektin. Benim hiç ailem olmamıştı bir ailem olmasını her şeyden çok istemiştim. Yetimhaneye gelen her çift mutlaka bir çocuğu evlat edinirlerdi ve bu hiçbir zaman ben olmazdım.  Gelen her çiftte umut ettim ve hepsi de boşa çıktı." Savaş, sandalyesinden kalktı ve konuşmasına devam etti.

"Senin orada olduğun yedi yıl boyunca, sen bilmesen bile seni ailem yerine koydum Deniz. Seni de benim gibi almayacaklarını düşündüm. Gece yatağında bulduğun çikolataları senin için ben çalardım. Sana sataşan biri olunca dövmeden bırakmazdım. Seni ailem yerine koymuştum ve seni evlat edindikleri gün, hayatımın en kötü günüydü."

Sorgu  -Tamamlandı-Where stories live. Discover now