Bölüm 10- Kanıtlayacağım!

246 39 8
                                    

"Beril, bence bu kadar yeter.." Deniz cümlesini bitiremeden, Beril arkadaşının ağzına bulgur pilavı dolu kaşığı sokmuştu.
Beril, "Çok biliyorsun sen! Aç bakayım ağzını.." dedikten sonra Deniz'in bir şey söylemesine izin vermeden, bu sefer de cacık dolu kaşığı Deniz'in ağzına soktu.
"Bak,en sevdiğim koalisyonlardan birinin bulgur pilavı ve cacık olduğunu biliyorsun. Lakin şuan mecliste yer yok,yemem gerektiği kadar yedim zaten."
Beril bir kaç kere "cık cık" yaptıktan sonra, "Ağzını çalıştırmak istiyorsan, konuşmak yerine yemek ye." dedi ve Deniz'i besleme işine devam etti.
Güney'in hastane odasında Deniz'in alnından öpüp gitmesinin üstünden iki hafta geçmişti. Bu arada bacağı gittikçe iyileşiyordu.
Deniz Güney'i o günden beri görmemişti ve merağı had safaya çıkmıştı.
Acaba Güney vakada bir ilerleme kaydedebilmiş miydi? İyi miydi? Ya onu beklemekten vaz geçerseydi? Ya ondan vaz geçerseydi?
Güney'in kendisiyle iletişim kurmaması onu tedirgin ediyordu.
Beril, "Hadi kuzum,aç ağzını.. Bak yemezsen hastaneden çıkamazsın." dedikten sonra kaşığı Deniz'in ağzına yaklaştırdı.
"Sen iyice beni çocuğun belledin ama..'' dedikten sonra ağzını açan Deniz, Beril'e sinir kokan bakışlarını yolladı.

------------

2 hafta önce, Avcılar Sahili

Dolunay,elindeki su şişesinden bir yudum daha aldı. Ne zaman gergin olsa su içerdi.Şu an ki durum da ancak bu kelimeyle açıklanabilirdi zaten; gergin.

Güney'in onu ablasına sarılmış bir durumda yakalamasının ardından bir akşam sonrasıydı. O akşam Dolunay, pis olup olmamasına önem vermeden yere oturup, Deniz'e sarılmıştı. Hissediyordu, Deniz onu değiştirmeye başlamıştı. Deniz, Dolunay'ın hayatını daha iyi yapacaktı, biliyordu Dolunay,hissediyordu.

Dolunay hayatı boyunca pekte 'normal' olarak anılan biri değildi. O daha çok annelerin imrendiği, ''Keşke bizim çocukta böyle sakin olsa..'' dedikleri bir kızdı.

Bir kaç kere sokakta top oynamayı denemişti fakat basket topunu ıslak mendille silmeye çalıştıktan sonra oyundan atmışlardı.

Önünde iki seçenek vardı; sosyallik veya temizlik.

Şey, temizlik her zaman insanların kirli elleriyle ruhuna dokunmasından daha iyi bir seçenekti.

Bankta yanına oturan adamla irkildi. -Bankı ıslak mendille silmişti-

Evet, şimdi zurnanın 'zırt' dediği yere gelmişti. Ne diyecekti Güney'e ? 'Tuvalette bayılan insanlara sarılmak hobimdir' mi?

''Açıkla..'' dedi Güney sabırsız bir sesle. ''..kimse tanımadığı birine öylesine sarılıp ağlamazdı. Aranızdaki bağlantı ne?''

' Dolunay 'Hastasıyım.'' dedikten sonra 'öyle bir hastasıyım ki aklın şaşar' diye düşünmekten alıkoyamadı kendini.

''Her gün yüzlerce yalan dinliyoruz ve sadece hastası olmadığın açık..'' diyen Güney'in bakışları, inanmadığını açıkça belli ediyordu.

Güney, Deniz'in çevresindeki kimseye güvenemezdi. Bu kızıl saçlı kızın, Deniz'İn ailesini kaçıranlarla bir bağlantısı olup olmadığını bilmiyordu.

''Adın neydi bu arada?''

''Dolunay.''

"Güney."

"Memnun olmuş sayılmam."

''Tamam, Dolunay. Şimdi tüm gerçekleri sansürlemeden açıklıyorsun. Seni tutuklamak için yeterli sebeplerim var.'' Yalandı, yoktu. Ama biraz korkutmaktan zarar gelmezdi.

Sorgu  -Tamamlandı-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin