Episode 1

24K 1.1K 384
                                    


Yine lanet olası orman yolunda ilerliyordum. Her zaman olduğu gibi önüme bir yol ayrımı çıktı. Bu sefer içimde ki tüm kötü hisleri yok sayarak sol tarafa doğru ilerledim. Bundan önceki her rüyamda sağ tarafı seçiyordum. Çünkü; o yol daha aydınlıktı ve yeşilliklerle kaplıydı. İnsana huzur veren bir görüntüsü vardı. Herkes o taraftan gitmeyi isterdi. Ama ben her o yolu seçtiğimde karşıma ateşler içerisinde bir adam çıkıyordu ve başını sağa sola sallayıp kayboluyordu. Hemen sonrasında da çığlık atarak uyanıyordum. Bu sefer tüm hislerime karşı gelip seçtiğim karanlık yolda ilerlemeye başladım.

Bu yol gerçekten de ürkütücüydü. Uzun bir süre boyunca yürüdükten sonra ormanın ortasında bir açıklığa ulaştım. Açıklık uçsuz bucaksız bir vadi gibi uzanıyordu. Sağ tarafta yanmış ağaçlar, sol tarafta ise etrafa iğrenç bir koku yayan hayvan leşleri vardı. Suratımı buruşturup açıklıkta ilerlemeye başladım. Birden bire önümde beliren dört nesneyle iki adım gerilerken ayağım yerdeki taşa takıldı ve popomun üzerine düştüm. Canımın acısıyla dudaklarımın arasından küçük bir inilti kaçarken tüm bunların bir rüya olmadığı hissine kapılmıştım. Rüyalarda acı hissetmezdiniz değil mi?

Bir ara internette dolaşırken okuduğum rüyada parmakların fazla olduğu teorisini denemek için ellerimi gözlerime yakınlaştırdım ve saymaya başladım. İki elimde de beşer parmaktan toplam on parmağım vardı. Belki de bu teori yanlıştı? İçimde bunun doğru bir teori olduğunu haykıran tarafımı susturmak için başımı iki yana salladım ve ayağa kalktım. Havada asılı kalan dört nesnenin karşısına gelince durdum. Nesnelerden gelen fısıltılar beni ilerleme isteğiyle dolduruyordu. Kendime hakim olmaya çalıştım. Bir kaç adım geri ilerleyip buradan çıkmaya çalıştım. Dört nesne etrafımda çember oluşturacak şekilde dizildiler. Aralarından geçmeye çalıştığımda engellerle karşılaşıyordum. Kırmızı ile gri nesnenin arasından geçmeye çalışırken bileğimde keskin bir acı hissettim.

Bileğimi hızla çekip geriye çekildiğimde bileğimin yandığını fark ettim. Dayanılmaz bir acı veriyordu. Haykırmamak için kendimi zor tutuyordum.

Birden taşlardan gelen fısıltılar yükselmeye başladı. Anlamadığım dildeki fısıltılar içimde ki korkunun git gide artmasına neden oluyordu. Nefes almaya çalıştığımda boğazıma doğru yükselen garip tatla karnımı tutarken öksürmeye başladım. Demir tat, boğazımı yakıyordu. Ağzımı araladığım anda kan kusmaya başladım. Midemde ki ağrıyla olduğum yere çökerken çaresizce nefes almaya çalışıyordum.

Gözlerim git gide bulanıklaşmaya başlarken dört nesne etrafımda hareket etmeye başlamıştı. Sırtımda hissettiğim yakıcı acıyla başımı geriye atıp içimdeki çığlığı serbest bıraktım. Sırtımda ki acıyı henüz hazmedememişken, karnımda hissettiğim ağırlıkla elimi karnıma götürdüm. Sanki göbeğimin üzerine bir taş bırakmışlar gibi hissediyordum. Kısık kısık nefes alırken, sağ bileğimde ki yanığın üzerinde hissettiğim ferahlık biraz rahatlama hissi verse de hava yanığa temas ettikçe derim yüzülüyor gibi hissediyordum. Daha fazla acıya dayanamayacağımı düşündüğüm anda sol bileğimde hissettiğim başka bir acıyla damarlarım arasında bir sıvının dolaştığını hissettim.

Görüşüm iyice kararırken ferahlık damarlarımda dolaşmaya devam ediyordu. Yavaş yavaş vücuduma yayılan rahatlama hissiyle derin bir nefes alıp verdim.



Gözlerimi şaşırtıcı bir şekilde çığlık atmadan araladığımda, rüyamda hissettiğim o acıların hiç birini hissetmediğimi fark ettim. Yataktan kalkıp banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada solgun yüzüme baktım. Pek sağlıklı bir yüze sahip olduğum söylenemezdi. Gözlerimin feri gitmişti. Kahverengi saçlarım yıpranmıştı. Görüntümü umursamadan saçlarımı dağınık topuz yaptım. Dolaptan okul üniformasını alıp yatağa bıraktım. Eteğimi ve çoraplarımı giydikten sonra üzerimde ki ince uzun kollu badinin üzerine gömleğimi giyip kravatımı taktım. Sırtımda hissettiğim hafif sızıyla boynumu ovuşturdum. Çok deli yattığım için belim tutulmuştu muhtemelen.

ELEMENT OKULU (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin