Episode 20

4K 248 66
                                    

Zindanların bulunduğu tapınakların merdivenlerinden inerken oldukça sinirliydim. Bunun nedeni de bariz belliydi. Başından beri haklıydım. Aramızda bir hain vardı. Bu hainin en yakınlarımızdan birisi olması da başlıca can sıkıcı şeylerden birisiydi. Baştan dördüncü zindana geldiğimde Eric'i bitik bir halde duvar dibinde otururken gördüm.

Sebebi ne olursa olsun bize ihanet etmemeliydi. Belki bir sebebi bile yoktu. Artık sebeplerle uğraşacak zamanımız bile kalmamıştı. Savaşın gerçekleşmesine belki bir iki gün belki de saatler kalmıştı.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra yan zindanda ki babama baktım. İğrenç bakışlarını suratımda gezdirirken, suratımı tiksintiyle buruşturdum. Aklıma bana cehennemde yaptıkları geliyordu. Bir an tüylerim diken diken olurken kaşlarımı çattım ve aklımda ki düşünceleri uzaklaştırmak için başımı iki yana salladım.

'Evet, 'Baba'. Artık elimize geçtiğine göre canından olmamak için bize biraz bilgi vermeye ne dersin?' Babam-ona baba derken bile midem bulanıyordu- kahkaha atmaya başladığında şokla suratına baktım. Delirmiş gibiydi.

'Canımı aldığında ne olacağını sanıyorsun! O lanet cehenneme geri dönmeyeceğim. Beni oraya dönmekle korkutamazsın. Ben zaten öldüm. Bu bedenden çıktığım anda ruhum kaybolacak. Zaten ölmüş birini bir daha öldüremezsin!' 

'Pekala, seni öldürmeye o kadar da meraklı değilim zaten ama şu anda evrenin gücüne sahip olduğumu unutuyorsun sanırım. Sana ruhunu tamamen geri verebilirim. Tabi aynı zamanda seni şu anda direkt olarak Hades'in ayaklarının dibine de bırakabilirim. Hangisini tercih edersin?' 

Suratında birden bire beliren korku ifadesi ile doğru noktaya parmak bastığımı anladım. Pekala yaşamak isteyen birisini en korktuğu kişiyle tehdit edip ihtiyacım olan bilgileri alacaktım.

Babam birden yerinden fırlayıp zindanın parmaklıklarına yapıştı. 

'Pekala ne istersen yapacağım ama beni Hades'e geri göndermeyeceksin. Bu zindanda kalmaya bile razıyım ama cehenneme geri dönemem. '

Başımı sallayarak onay verdiğim anda konuşmaya başladı. 

'Hades'in stratejisini hiç biriniz bilmiyorsunuz. Onun akıllı olduğu kadar hırsına yenik düşmüş bir Tanrı olduğunu unutmamanız gerekirdi. 

Bildiğiniz üzere Ruh Kapısı'nı açarak Kronos'u ve diğer Titanları Dünya'ya geri salacak. Emin olamadığı tek şey ise Titanları kontrol edip edemeyeceği. Bu nedenle de Merlin denen büyücüyü arıyor. Merlin'in kadim büyüsüyle Titanları ve Kronos'u kendisine bağlayacak bir büyü  yapacak bu şekilde Kronos binlerce yıl önce yaptığı gibi çocuklarını yediğinde  Hades'e dokunamayacak. Plan kaba olarak bu. Hades'i durdurmayı başarsanız bile Titanları ve Kronos'u durdurmanız çok zor. 

Bu nedenle planınızı değiştirip direkt olarak Ruhlar Kapısı'nı kapatmaya çalışmalısınız. Eğer orası olmazsa hiç bir şekilde savaş çıkamaz.' 

'Peki bu kapıyı kapatmak için neler gerektiğini biliyor musun?' 

'Fedakarlık, gereken şey bu. Güçlü birinin kendini feda etmesi gerekiyor. Zayıflayan kapıya güç vermek için.' 

Kaşlarım çatılırken sinir kat sayım arttı. Beni kastediyordu! Savaşı kazanmak için yapmayacağım şey yoktu evet ama bir hainin sözlerine inanıp da kendimi ölüme, dünyayı da yok oluşa sürükleyecek kadar da saf değildim açıkçası. Ya ben tüm gücümü kapıya verdiğimde bu güç kapıyı kapatmaya yaramazsa o zaman ne olacaktı? 

Asırlardır kapının kontrolü Hades'in elindeydi. Şuan ki durumda kesinlikle böyle bir fikri göz önünde dahi bulunduramazdım. 

Aklımdaki bir ton soruyla birlikte zindanlardan çıktım. 

ELEMENT OKULU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now