Episode 8

10.3K 585 162
                                    

 -Argon-

Amelia bayıldığından beri iki güne yakın zaman geçmişti. Göreve çıkmak için yapılan tüm hazırlıklar tamamlanmıştı ama Amelia bir türlü uyanmıyordu. Şifacılar ellerinden gelen her şeyi yapmışlardı. Bir çeşit uyku haline girmişti. Büyük bir ihtimal ile rüya görüyordu ve bu rüyalar her zamanki gibi iyi şeylere yol açmayacak rüyalardı. İki gündür yaptığım gibi yatağa yanına oturdum ve sırtımı yatak başlığına dayadım. 

Ben yaslanır yaslanmaz Amelia yataktan fırladı. Saçları gözlerinin önüne düştü ve öylece beklemeye başladı. Yataktan kalktım ve önüne doğru geçtim. Saçlarını gözlerinin önünden çektiğim anda karşılaştığım manzara kelimelerle tarif edilemeyecek kadar güzeldi. Gözlerinin etkisinden kurtulabilmek oldukça zor olmuştu.

Amelia hiç bir şekilde tepki vermiyordu. Onu omzundan tutup hafifçe ileri geri salladım. 

''Amelia? '' Bakışlarını gözlerime çevirdi ve dik dik bana bakmaya başladı. Göz bebeklerinde bir ejderha silüeti dans ediyordu. Hareket etmeye çalıştığım zaman edemediğimi fark ettim. Derin bir nefes aldıktan sonra tam geri verecekken dudaklarımı kaplayan sıcaklıkla ciğerlerimdeki havayı inleme olarak dışarı bıraktım. Amelia ellerini boynuma dolayıp beni kendine çektiğinde ellerinden, dudaklarından hatta vücudundan vücuduma geçen enerjiyi somut bir şekilde hissedebiliyordum. Gözlerimi hafifçe araladığımda etrafımızda dönen ejderha silüeti ile ne yapacağımı şaşırdım. 

Etraftaki eşyalar uçuşuyordu. Amelia saçımı çekiştirince dikkatimi ona verdim ve onu kendime doğru çektim. Yataktan inip yerde kucağıma doğru oturdu ve öpüşmemiz daha da ateşli olmaya başladı. Tanrım! Bunu bu kadar istediğimi tahmin bile edemezdim. Aylardır içimde bastırdığım duygular birden gün yüzüne çıkmış gibiydi. Kendimi  durduramıyordum ki durdurmakta istemiyordum zaten. 

Elimi Amelia'nın saçına attığım anda omzumdan geriye doğru çekildim ve kendimi duvarda buldum. İçimde ki hırsla debelenmeye başlayıp kurtulmaya çalışırken bizi ayıran kişinin kim olduğunu da anlamaya çalışıyordum. Odanın ortasında duran Zeus ve Poseidon'u görünce az da olsa sakinleştim. 

Ne olmuştu az önce öyle? Resmen vahşi bir şekilde sadece Amelia'ya yakın olmak istiyordum.

''Ne oluyor?'' Zeus bana kısa bir bakış attıktan sonra bakışlarını tekrardan Amelia'ya çevirdi. 

Amelia yavaşça ayağa kalktı ve üstünü düzeltti. O etrafa bakınca bende odada gözlerimi gezdirdim. 

Gözlerimin yerinden çıkacak kadar büyüdüğüne eminim. Eşyaların hepsinin darmaduman olmasını geçtim beni en çok şaşırtan şey öpüştüğümüz yerde ejderha şeklinde bir yanık olmasıydı. Zemin damgalanmış gibiydi. Bir ejderha kuyruğuna doğru dönmüştü ve kanatları neredeyse odanın her yerini kaplamıştı. 

Bunu Amelia'nın yaptığını düşünmek tüylerimin ürpermesine sebep olmuştu. 

''Üzgünüm, bunu yapmam gerektiğini hissettim. Vücudumda çok fazla güç vardı. Hem onları tutup hem hareket edemiyordum. Bu yüzden gücü senin ruhunla birlikte paylaştım Argon, sanırım topraklama gibi bir şey oldu. Baygınken sadece uyanmaya çalışıyordum. Etrafımda olanları duyabiliyordum ama gözlerimi açamıyordum.''

Amelia'nın söyledikleriyle kaşlarım gitgide çatılıyordu. Benim ruhumu nasıl kullanabilmişti? Kendimi gücümle duvardan indirdim ve kapının yanında duran Apollon'a ters bir bakış attım. 

''Bunun herhangi bir sonucu yok mu?'' Odadaki sessizliği bozunca herkesin bakışları bana döndü. 

''Bir süre birbirinizin hissettiği şeyleri hissedersiniz. Acı da buna dahil. Ne zaman biteceği belli olmayan bir birleşim bu. Bunu yapan çok kişi görmedim. Genellikle sevgili olan seçilmişlerde oldu ama böylesi hiç olmadı. Hemde hiç. Bu güç akışının ne gibi sonuçları olacağını hiç kimse bilmiyor.'' 

ELEMENT OKULU (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now