Episode 9

9.5K 611 130
                                    

İyice dinlendikten ve bir kaç lokma bir şey atıştırdıktan sonra ormanda yolumuza devam ettik. Argon'un yanında yürüyordum. Diğerlerine daha tam olarak alışamamıştım. Anthea ile ne kadar iyi anlaşmış olsam da o kadar da yakın değildik. 

Yine de bana karşı davranışları çok tatlı ve sevecendi. Bakışlarımız kesişince gülümsedim ve bastığım yerlere daha fazla dikkat ederek yürümeye devam ettim. Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. En fazla iki saat sonra kamp kurmamız gerekecekti. Kızlar yorulmuş gözüküyordu. 

Erkeklerde ise yorgunluğun küçük bir izine bile rastlanmıyordu. Aramızdaki zihinsel bağı kullanarak Argon'la konuşmaya başladım. Dümdüz yürümekten canım sıkılmıştı. 

''Yoruldun mu?''   Argon'un bakışları kısa süreliğine yüzümde gezindi. 

''Hayır. Gayet iyiyim sen yoruldun mu? İstersen kamp kuralım.''  Başımı iki yana salladım. 

''Gerek yok yola çıkalı bir saat bile olmadı. Hava iyice kararınca kamp kurarız. Sadece devlerin topraklarına girdiğimiz zaman ne yapacağıma hala karar veremedim.'' 

Argon kolunu omzuma atarak beni kendine çekti. Kokusu burnuma dolarken, daha derin bir nefes alarak ciğerlerimi onun kokusuyla doldurdum. Bu biraz da olsa beni rahatlamıştı.

''Korkmana gerek yok. Ben her zaman yanında olacağım ve ne yapacağımız konusuna gelirsek onun üzerinde bende çok düşündüm ama aklıma arenaya çıkmandan başka bir fikir gelmiyor ve bu beni deli ediyor. '' 

''Yapacak bir şeyimiz yok. Sadece arenaya çıktığım zaman aramızdaki  bağı belli etmemen gerekiyor. Benimle konuş ama nasıl bir darbe alırsam alayım acını başka bir şekilde belli et. Beni devirmek için seni kullanabilirler. En çok korktuğum şeyde bu eğer bana bir şey olursa sana da olacak olması. '' 

Argon başıma küçük bir öpücük kondurdu. 

'' Bu düşünmen gereken en küçük şey, ne olursa olsun umurumda değil. Senin peşinden gelirim ama bizim için o arenada yenilmemeye bak. '' 

Başımı salladım ve ona biraz daha yaklaştım. Daha şimdiden omuzlarımda ki yükü hissedebiliyordum ama bunun haricinde içimde çok kötü bir his vardı ve beni yiyip bitiriyordu.

Derin bir nefes alıp verdim. Devlerin topraklarına yaklaşık üç saatlik bir yolumuz kalmıştı ama hava iyice kararmıştı. Artık kamp yapmamız gerektiğine karar vererek boş bir alana gelince ıslık çaldım. Herkes dönüp bana bakarken bir kaç adım öne çıktım. 

''Hava karardı. Bu geceyi burada geçirelim. Gün ağırınca yola çıkarız.'' Herkes bir kaç mırıltı çıkartıp  beni onaylarken. Argon'un yanına gittim. Herkes çadırlarını çıkarmaya başlamıştı. 

''Bu çok tehlikeli çadır kurmayın.Devlerin topraklarının yakınlarındayız bizi fark edebilirler.'' 

Adonis öne çıktı ve o bilmiş ukala surat ifadesiyle konuşmaya başladı. 

''Çok akıllı kurtarıcımız bizim nerede uyumamızı bekliyor acaba? Yerde yatsak daha mı az ilgi çekeceğiz sence? '' 

Bu çocuğun aşağılayıcı konuşma tarzından nefret ediyordum. Cidden ağzına iki tane vurasım geliyordu. Gözlerimi devirdim ve boş alanda ayağımı yere vurarak bir toprak yığını oluşturdum. Kenarına küçük bir kapı açtım. Küçük bir mağaraya benzemişti. Ağaçların sığınağı gizlemesi için dalları toprağın etrafına sardım. Yerden çıkan sarmaşıklar sığınağın etrafını sararken sıcak kalmamızı da sağlayacaktı. Hem bu şekilde kamufle de olabilirdik. 

ELEMENT OKULU (TAMAMLANDI)Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz