9

7.2K 474 93
                                    

" Namjoon neden orda dikiliyorsun"

Mi'nin sesiyle irkilmişti. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu ama ağzından şu iki kelime döküldü.

"Hiç dalmışım"

"Gelsene böyle" diyerek yanını işaret etti Mi.

Karışık düşünceler içindeydi. Bu aralar Mi'ye karşı fazla mı iyi davranmıştı. Buna bir son vermeliydi. Ondan nefret ettiğini unutmamalı, buna göre hareket etmeliydi. Gidip Mi ile sohbet etmek istemesine rağmen reddetmişti.

Odasına gitti. Ayrı odalarda kalıyorlardı. Mi eve geldikleri ilk gün beraber kalabileceklerini düşünmüştü. Fakat sonraki günlerde bunun imkansız olduğu anlamış ve vazgeçmişti.

Namjoon, telefonunun çalmasıyla kendine geldi. Arayan babasıydı. Mi ile evlendiğinden beri çok sık arar olmuştu.

"Efendim baba"

"Nasılsın oğlum?"

"İyiyim baba, ya sen?"

"Bende iyiyim oğlum, annen ile o tarafa gelmeyi düşünüyoruz"

Namjoon bunu duyunca sevinmişti hatta olduğu yerde zıplamak bile istiyordu. Sonunda Mi haricinde farklı birilerini görecekti.

"Owh buna çok sevindim baba, ne zaman geliyorsunuz?"

"Biraz geç haber vermiş olabilirim ama geceye orda oluruz"

"Yani yola çıktınız mı?"

"Hayır şimdi çıkıyorduk"

"Peki ben Mi'ye haber vereyim o zaman baba, dikkatli gelin"

"Mi'ye haber vermene gerek yok, annen şuan onunla konuşuyor"

"Peki baba, sizi bekliyor olacağız" dedi ve telefonu kapattı.

Annesi ve babası Mi'yi severdi. Nedenini hiçbir zaman anlayamayacakmış gibi hissediyordu. Neden Mi'yi seviyorlardı ki? Buna verecek bir cevabı yoktu.
O an Mi'yi hiç tanımadığını farketti. Belki de tanımaya çalışmadığını.. Annesi ve babası iyi insanlardı ve Mi'yi sevdiklerine göre oda iyiydi. Peki hala bunu düşünmeye gerek yoktu. Mi iyi olsa da bir şey farketmezdi. 'Zaten onu sevmiyorum.'

Artık Mi'nin yanına gidip ona yardım etmeliydi. Aksi takdirde annesi söylenip dururdu. Odasından çıktı ve salona doğru yol aldı. Tabi ki Mi çoktan mutfağa gitmişti ve hazırlığa başlamıştı. Kendi kendine etrafa bakındı. Ne yapabilirim? diyerek. En sonunda yapacak bir şey bulamayıp mutfağa Mi'nin yanına gitti.

"Owh Namjoon, uyanık mısın hala"

"Uyuyacağımı düşünmedin herhalde"

"Baban da seni mi aradı yoksa"

"Evet, peki ben sana nasıl yardımcı olabilirim?"

"Yüksek dolaplardan birinde pirinç unu olmalıydı ama boyum yetmiyor ve göremiyorum, benim için bakar mısın" dedi ve Namjoon'un omzunun üstünden arkasındaki dolabı işaret etti. Namjoon kafasıyla onaylarken dolabın kapağını çoktan açmıştı bile. Pirinç ununu buldu ve Mi'ye verdi bu sadece birkaç saniye sürmüştü. Mi boyundan dolayı sitem etti.

"İnsanın boyu kısa olunca tüm işler uzuyor"

Nedensizce onun bu sitemi Namjoon'u gülümsetmişti. 

"Boyum uzun ama bir işe yaramıyor" dedi, sesi yumuşak çıkmıştı.

"Nasıl yaramıyor? Bana yardım ettin işte"

"Ah şey o mu, pek önemli değil bence"

"Ah Namjoon" dedi Mi, hafiften kıkırdamıştı. Namjoon'un birçok yeteneği vardı ve hala kendini yetersiz hissediyordu. Bu kadar mütevazı olması Mi'nin hoşuna gidiyordu.

Şimdiden bir saat geçmişti. İlsan Seul arası 4 saatti ama Namjoon'un babası profesyonel sürücüyü ve birçok kestirme yol biliyordu. Bu onlara bir saat kazandırırdı. Geleceklerini haber verdiklerinde saat 11'di. Namjoon'un tahminlerine göre gece yarısı 2'de burada olurlardı. Neyse ki yarın tatildi ve Mi işe gitmeyecekti, yani uykusuz kalmayacaktı. Peki bunu neden düşünüyordu? Mi de bir insandı tabi ki onun için endişelenebilirdi.

"Sence başka ne yapmalıyım Namjoon, annenler ne sever?"

"Uhm, ne severleeer hmm bilmiyorum ki"

"Çok şaşkınsın Namjoon aklına hiç mi bir şey gelmiyor"

"Gelmiyor maalesef"

Bu bir çeşit terapiydi. Namjoon'un düşünmesini sağlıyordu. Eskileri hatırlamasını da kolaylaştırırdı...

Yemekleri hazırlamış ve evi toplamışlardı ama ne yazık ki ikisi de uyanık kalmayı başaramamıştı. Televizyon izlerken uyuyakalmışlardı. Özellikle Mi çok yorgundu. Sırtı ve ayak bilekleri ağrıyordu. Namjoon ise yorgun olmamasına rağmen yine de uyumayı tercih etmişti.

Kapı zili çaldığında ilk sıçrayan Namjoon olmuştu, yorgun olmadığı için derin uyumamış olsa gerek. Yumuşakça Mi'ye seslendi.

"Miii sanırım geldiler uyanman lazım"

Mi omzunda hissettiği kocaman el ile uyandı. Namjoon'un bu kadar kibar olması onu mutlu ederdi, ona ilk defa dokunuyor olmalıydı.

"Peki Namjoon uyandım" dedi ve doğrulup üstünü düzeltti.

Namjoon kapıyı açtığında ev anne, babasının şen şakrak sesleri ile dolmuştu. Annesi elindeki poşetleri bırakıp Namjoon'a sarıldı. Mi ise arkada bekliyordu. Annesi  Namjoon'dan kollarını ayırdığında geri çekilip Mi'ye baktı.

"Kızım sen zayıflamışsın" dedi ve sitemle Namjoon'a dönüp konuşmaya devam etti.

"Namjoon karına bakmıyor musun yoksa" dedi, ellerini beline koyarken. Babası ise "Hayatım ben çok yorgunum hadi içeri geçelim, bunları dinlenirken konuşuruz" dedi. Namjoon babasına içten içe teşekkür ediyordu. Annesi bir söylenmeye başlarsa, onu kimse susturamazdı.


freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now