25

2.9K 254 24
                                    

Eve geldiğinde gayet normal tepkilerle karşılaştı. Annesi yemek masasının hazırlamıştı ve birlikte yemek yiyorlardı. Namjoon'u da çağırdılar. Hiçbir şekilde malum konudan konuşmadılar.

İşin garip yanı Namjoon'da ne yapacağını bilmiyordu. Emin olduğu tek şey Mi'yi seviyor olduğu aynı zamanda onun tarafından gururunun kırılmış olduğuydu.

Namjoon geçmişini hatırlatmasa bile şunu biliyordu. İnsanlar büyüdükçe korkunçlaşıyordu. Bugün karşılaştığı çocuğu aklına getirip gülümsedi. Şuan etrafında olan hiçbir kimsede onun mahsumiyeti yoktu. Annesi odasındaki yatağını hazırladığını orada yatabileceğini söyledi.

Kitaplıktan bulduğu herhangi bir kitabı bir iki saat kadar okuduktan sonra uyumaya gitti.

Odasındaki kutuyu gördü. Hani şu annesinin gösterdiğ kutuyu. Açıp açmamak arasında gidip geliyordu lakin açma isteği daha fazla olmasına rağmen inatla uyudu.

Uyandığında henüz güneş çıkmamıştı ki zaten kendi isteği ile de uyanmamıştı. Kapı çalıyordu. Tahmin edebileceğiniz gibi gelen kişi Mi'ydi. Onu içeri aldı. Fazla konuşmadılar ve Namjoon  ona eşyalarını bırakması için kendi odasını gösterdi ayrıca kendisi kahvaltı hazırlayana kadar isterse yatağında dinlenebileceğini söyledi. Mi eşyalarını odaya bıraktı lakin dinlenmek için mutfaktaki kanepeyi seçmişti.

"Nasılsın"

"İyiyim, peki sen? Yolculuk nasıl geçti?"

"Klasik işte, yorucu ve sıkıcı"

"Ne hazırlıyorsun, yardım edeyim mi?"

"Hayır, ben hazırlarım sen dinlen"

Ne yaparsanız yapın değiştiremeyeceğiniz özellikler vardır. Şapşallık, çabuk affetmek veya yardımseverlik gibi gibi..

Namjoon anlık sinirlenen, çabuk affeden tiptendi. Halledilmesi gereken meseleler olduğu su götürmez bir gerçekti ama affetmişti bile.

"Yumurta istersin değil mi?"

"Ah, evet"

Kahvaltılarını bitirdiler ki güneş yeni doğmuştu. Namjoon'un anne ve babası hala uyanmamıştı. Mi ise trende uyuduğunu söylemiş uyumak istememişti. Namjoon'sa uykusu yoktu. Köy havası insana tazelik veriyor, az uykuyla da yetindiriyordu.

"Dışarı çıkalım mı? Bu saatte Ilsan hem serin olur, hem güneşli"

"Çok isterim"

Uzun uzun yürüdüler, hiç ağızlarını açmadan. İkisi de ilk konuşmayı yapmaya cesaret edemiyordu. Sadece yürüyorlardı. Mi ilk adımı atmak istiyordu, çoğu zaman yaptığı gibi.

Aralarındaki mesafeyi kapatarak Namjoon'un elini tuttu. Namjoon negatif bir harekette bulunmadı ama pozitif bir halde sergilemedi. Nötrdü. Sanki Mi'den gelecek açıklamayı bekler gibiydi.

"Namjoon, şöyle ki.."

"Evet, çok değerli öğretmenimin ricası üzerine seninle evlendim ama..."

"Ama, seni ilk gördüğüm an beğenmiştim zaten, sadece farkına varamamıştım ve küçüktüm Namjoon. Ayrıaca böyle şeyleri düşünmeye hakkım yoktu. Annesiz babasızdım ben. Okuyup iyi bir yerlere gelmeli, yetimhaneden ayrılama yaşım geldiğinde kendi ayaklarım üzerinde durabilmeliydim."

"Ayrıca, senin beni sevdiğini bilmiyordum, bilemezdim bana hiçbir zaman söylemedin ki"

"Seni mi seviyordum" dedi Namjoon, sessizliğini bozarak.

"Evet, beni seviyordun. Tüm bu kötü olaylar başına gelmeden önce. Bende sonradan öğrendim Namjoon, inan bana"

"Sana inanmam şart mı?"

"Sana hiçbir zaman yalan söylemedim Namjoon. Evet söyleyemediğim şeyler vardı ama asla yalan söylemedim, inan ki şu an kendimi kurtarma çabasında değilim. Benden ayrılabilirsin bunu göze aldım. Sadece senin bu berbat durumdan çıkmanı istiyorum. Annene babana boşuna kin beslememelisin ve.."

"Ben kin beslemem ve inan ki sana olan kızgınlığım geçmişti"

"Evet kızgınlığının geçmesi iyi bir durum belki ama içine atarak devam edemezsin Namjoon"

"İçime atmıyorum. Şu an seninle tartışıyoruz. Ayrıca daha önce hiç bu kadar kaba olduğunu görmemiştim"

Mi'nin dizlerinin bağı çözülmüş gibiydi, birden yere çöktü. Namjoon panikledi ama umursamadı.

"Evet senden ayrılmayı bile göze aldım ama istemiyorum. Senden ayrılmayı hiç istemiyorum Namjoon"

"Ayrılmayı hiç düşünmedim ki"

Mi'nin yüzüne bakmak için çömeldi.

"Senden ayrılmayı düşünmedim"

Gerçek şu ki bu gayette duygusal bir andı ve Mi sevinçten, hüzünden gözyaşlarını tutamadı.

"Ama düşünmem gereken şeyler var"

"Sanki şu ana kadar hiç düşünmeden gelişigüzel yaşamışım gibi geliyor, kendimi bulmak istiyorum. Böylelikle senin içinde daha iyi bir koca olabileceğim"

"Lakin bir süre senden ayrı kalmak istiyorum, yanlış anlama bu boşanmak anlamına gelmiyor."

"Namjoon, bu en büyük hakkın, gerçek seni bulana kadar bekleyeceğime emin olabilirsin"

"Şimdi eve gidelim ve sende yarın Seul'e dön lütfen"

"Hayır, öğlen vakti dönerim. Yarını beklemeye gerek yok"

Namjoon her ne kadar Mi'nin yanında kalmasını istese de bir süre ayrı kalmanın iyi geleceğini biliyordu. Ne de olsa kendini bulduğunda geri dönecekti.

Mi öğlen vakti gitmeden önce şöyle dedi.

"Seni seviyorum ve bunu bilmene rağmen kendini bulana kadar geri dönme"

"Bende seni seviyorum Mi, beni dönene kadar bekle"

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now