19

3.8K 307 112
                                    

Mi akşama doğru tekrar uyandı, gün boyunca ayağa hiç kalkmadığı için gözlerini açtığında başı döndü. Duvarlar üstüne üstüne geliyordu evde tek bir ses yoktu. Belki bir arkadaşı olsa onu arayıp yardım isteyebilirdi ama Namjoon'dan başka kimsesi yoktu. Az sonra telefon çaldı. Eli ayağına dolaştı heyecandan telefonu nasıl açacağını şaşırdı ama arayan Namjoon değil Dr. Min Yoongi'ydi.

"Merhaba Mi"

"Merhaba"

"Acaba iyi misin?"

"Ah evet bir sorun yok" dedi Mi, bu söylediğine kendisi de inanmayarak.

"Jeon Jungkook tüm gece kriz geçirdi, öğlenden sonra da uyuyakaldı, şimdi hastaneye gelip bunun hakkında konuşmak ister misiniz?"

"Ah tamam bir saat içinde gelmeye çalışacağım"

Gitmek hiç içinden gelmiyordu ama bir yola çıkmıştı insanları ayrı yolda bırakmak istemezdi. Belki doktor beyin mantıklı bir teklifi olurdu ve bu durumdan kurtulurdu. Zorla kalktı, hazırlandı. Beyni o kadar doluydu ki telefonunu ve kimliğini evde unutmuştu. Yolda aklına geldi ama umursamadı, beklediği bir arama veya mesaj yoktu.

Hastaneye vardığında Jeon Jungkook'un aileside oradaydı. Dr. Min Yoongi, Mi'yi görür görmez ayağa kalktı ve "Hoşgeldiniz" dedi. Aynı anda odada bulunan tüm kafalar Mi'ye dönmüştü.

*

Jeon Jungkook'un ailesine imrenmişti, böyle bir ailem olsaydı ve bana sahip çıkarlardı diye geçirdi içinden. Babası Mi'ye teşekkür etmiş ve artık gelmesine gerek olmadığını söylemişti, Annesi ise tüm terapi boyunca biz yanında olacağız şimdiye kadar burda olduğun için sana minnettarız demişti. Bu işten bu kadar kolay sıyrılacağını düşünmemişti.

Çantasından anahtarı buldu ve kapıyı açtı. Ev tozlu görünüyordu bir temizlik yapmak lazımdı. Oturma odasına girdiğinde koltukta uyuyan bir adet Namjoon buldu, içmişti belliydi. Kırgınlık ve sinirle baktı ona. Anahtarı herhangi bir yere fırlatıp odasına gitti. Kapıyı kilitledi, sinirlenmişti. Uzun bir süre Namjoon'u görmek istemiyordu.

*

Boynunun ağrısıyla uyanan Namjoon içerken zevk alıp içtikten sonra acı çekiyor olmasına sövdü. Ani zevkler sonrasında pişman ettiriyordu işte. Zorla kafasını kaldırdı ve eve şöyle bir göz attı geldiğinde Mi evde yoktu, hala gelmemiş miydi. Biraz doğruldu, beli ve bacakları da ağrıyordu bu acıyla yüzünü buruşturdu. Önce mutfağa baktı, sonra banyoya ve tabiki Mi'nin odasına bakmaya gittiğinde kapının kilitli olduğunu gördü. Seslenmek istiyordu ama ne diyecekti. Kendini suçlu gibi hissetmiyordu ama kesinlik Mi'nin gözünde suçluydu. Savunma yapmak yada özür dilemek falan istemiyordu, en azından şimdilik. Kendi odasına doğru yol aldı, kapıyı kapatıp içeri girdi, uykusu yoktu canı da sıkılıyordu, tekrar içeri gidip televizyon mu izlemeliydi? Hayır televizyon izlemeyi de sevmezdi. En iyisi zorla uyumaya çalışmak diye düşündü ve pijamalarını giyindi. Şöyle bir aynaya baktı, yüzü çökmüştü sadece iki kere içmekle, babası hep içkiden uzak durması gerektirdiğini yoksa çok çabuk yaşlanabileceğini falan söylerdi, Namjoon da sadece kafa sallayıp geçerdi ama şimdi onu çok iyi anlıyordu. Banyoya gidip elini yüzünü yıkadı ve saçlarını taradı. Ardından mutfağa geçip kendine bir kahve yaptı. Mi kendisi yokken ne yapmıştı acaba? Bugün nereye gitmişti? Kötü olmuş muydu? Jeon Jungkook nasıl olmuştu? Hiçbir şey bilmiyordu. Mi ile konuşması gerekiyordu her yol buna çıkıyordu ama konuşmakta istemiyordu, bir süre onunla konuşmamak iyi gelmişti ve bu durum biraz daha devam etsin istiyordu.

Namjoon sabah erken uyanıp Jin'in yanına gitmişti, Mi de ne olsa Jeon Jungkook'un yanına gidecekti onunla karşılaşmak, Jeon Jungkook için hazırlandığını görmek istemiyordu.

"Onunla konuştun mu?"

"Hayır Hyung evdeydi ama görmedim bile"

"Çok kazmasın Namjoon, herhangi bir suçu olmadığı halde neden bu kadar acımasızsın?

"Çünkü sinirliyim"

"Neden sinirlisin Jeon Jungkook ona sarıldığı için mi peki bunda Mi'nin kabahati ne?"

"Bilmiyorum"

"Kalk Namjoon onun yanına git"

"İstemiyorum hyung zorlama"

"Başına bir şey gelirse insanlara hesap verebilicek misin? Ya kendine zarar verirse?"

Namjoon bunu hiç düşünmemişti ama Mi'nin böyle bir şey yapacağını tahmin etmiyordu o mantıklı bir kızdı.

"Olmaz öyle bir şey Hyung"

"Sadece ara o zaman taş kalpli adam"

Bunu söylerken Namjoon'un omzuna hafif bir yumruk geçirmişti. Bu mantıklı olabilirdi yine de aramak istemiyordu ama iyi olduğunu teyit etmesi gerekirdi. Telefonunu eline aldı ve zorla ara butonuna bastı sesini dahi duymak istemiyordu.

"Aloo?"

"Mi, şey ben iyi misin diyecektim"

"Kötüyüm, defol" dedi ve telefonu yüzüne kapattı.

Namjoon afallamıştı. Daha önce Mi'nin sesini bu denli sinirli duymamıştı. Acaba hata mı etmişti onun yanında olmayarak?

"Ne dedi?"

"Yüzüme kapattı hyung"

"Az bile yapmış, ben olsam küfür de ederdim"

"Hatalı mıyım acaba?"

"Evet yeni mi farkına vardın?"

"Ama hala hatalı olduğuma inanmak istemiyorum"

"Bence hala burada durmamalısın, hemen eve git ve özür dile, gitmeden önce de bir çiçek al"

Apar topar dükkandan çıkan Namjoon sudan yeni çıkmış balık gibi yolun ortasında kalmıştı. Alelacele bir yöne döndü. Çiçeği falan unuttu ve eve gitmek için yola koyuldu. Kendisi hatalı olduğunu düşünmese bile Jin hyungu ve Mi onu hatalı olduğuna inandırmıştı. Eve vardığında kapıyı çaldı anahtarı vardı ama Mi'nin açmasını istiyordu. Bir kere çaldı, iki kere çaldı açan yok. Az sonra içeriden bir ses geldi "anahtarınla aç seninle uğraşamam." Şu son bir saattir Mi'den beklenmedik sözler işitiyordu. Mecburen anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Eve girdiğinde direkt Mi'nin odasına yöneldi. Kapıyı çaldı açılmasını bekledi. Fazla geçmeden Mi kapıyı açtı. Gözleri kıpkırmızıydı ve saçları dağılmıştı. Namjoon'u görür görmez gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı yeniden, sonra ise yaklaşıp Namjoon'un göğsünü dövmeye başladı, hızlı vurmuyordu. "Neden beni yanlız bıraktın, benim sana ne kötülüğüm oldu, yanlız kalacak kadar kötü müydüm, onlar gibi sende beni yanlız bıraktın" sesi gittikçe kısılıyordu, o kadar hırslanmıştı ki yüzü kıpkırmızı olmuş, boynundaki damarlar belirginleşmişti. Namjoon o an hatalı olduğunu ve ne olursa olsun onu yanlız bırakmaması gerektirdiğini anladı, yüreği acımıştı onu böyle görünce dayanamadı ve kafasını göğsüne gömüp onu sımsıkı sardı. Mi sesli sesli ağlamaya başladı. Şoktaydı Jeon Jungkook'un zorla ona dokunmasını kaldıramamış üstüne birde Namjoon tarafından yanlız bırakılmıştı. İçini çeke çeke ağladı. Namjoon ağlamasına izin verdi ağlayıp rahatlamalıydı. Az sonra onu kucağına alıp kendi odasına götürdü. Çok hafif sayılmazdı ama fazla zorlanmamıştı taşırken, Mi kısık kısık ağlamaya devam ediyordu. Namjoon onu yatağına bıraktı. Ardından kendisi de yanına yattı ve sımsıkı sardı. Kafasını okşadı "özür dilerim" dedi. Mi ağlamaklı bir şekilde "Sen beni bırakıp gittikten sonra o adam zorla bana dokunmaya çalıştı" dedi. Namjoon sinirle yumruğunu sıktı, kıskançlık hissi bu olsa gerek.. Dişlerinin arasından konuştu "piskolojisi yerinde olsa gösterirdim ben o hayduta" dedi. Mi sistemle mırıldandı "sen beni bırakıp gittin sadece laf bunlar" ve tekrar bir ağlama krizi..

.....
Meraba uzun zamandır bölüm eklemiyordum belki telafi için yeterli bir bölüm değil ama umarım beğenirsininiz ://

Ayrıca bir sorum olacak hikaye hangi mevsimde geçiyordu, hatırlayan var mı?

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now