13

5.5K 360 77
                                    

Namjoon tokat yemişçesine ayaklarını eve doğru sürüklüyordu. Ceketini çıkardı, böyle giyinmesi anlamsızdı zaten. Oraya gittiğinde üstü çıplak bir müdür yardımcısı ve ağlayan bir Mi beklemiyordu. Adam Mi'nin önünde diz çökmüş ağlamaması için saçlarını okşuyordu. Her ne olursa olsun Mi buna izin vermemeliydi. Mi'den tekrar nefret etmenin en iyi çözüm olduğunu düşündü ama şuan kalbi ağrıyordu. Kızlar böyle olduğunda ağlardı, erkekler ise bağırıp çağırırdı. Evlerinin yakınındaki parka gitti. Ne yazıkki öğlen saati olduğundan parkta çocuklar vardı. Sinirle yumruğunu sıktı, eğer şimdi siniri geçmezse sonradan daha kötü olurdu. Neden sinirli olduğuna bir anlam veremiyordu. İki günde Mi'yi sevmiş olamazdı. Eğer sevseydim, üstü çıplak o zübbeyi mahvederdim diyerek kendini sakinleştirmeye çalıştı. İçinde fırtınalar kopuyordu. Bu his neydi, kendisi de bilmiyordu.

Namjoon eve geldiğinde Mi eve gelmiş uyuyordu. Gözü dönmüştü resmen, gününü zehir eden kadına baktı. İçinden yeni bir nefret dalgası geçti. Ama bu sefer nedenini bilmediği bir nefretti bu. Ya da nedenini bilsede kendine bile açıklayamıyordu. Ceketini sertçe koltuğa atıp odasına geçti, kapıyı sertçe kapattı ve kendini yatağına attı. Kapının kulakları delercesine çarpmasıyla Mi sıçradı. Saatin kaç olduğuna bakmak için telefonunu eline aldı. Birkaç mesaj vardı. Merak etti ve kilidi girdi. Mesajlar Jeon Jungkook'tandı. Mi bugün yaşadıklarına anlam verememişti ve merakla mesajları açtı.

-İyi misin?

-Hadi ama seni merak ediyorum

-Güvenlice eve gidebildin mi

-Seni ben bırakmalıydım seni dinlemekle hata ettim

-Mi lütfen cevap verir misin

Jeon Jungkook neden Mi'yi bu kadar merak etmişti?

+Eve vardım, uyuyordum kusura bakmayın efendim

Jeon Jungkook telefonun başında bekliyormuş gibi saniyesinde cevap verdi.

-Peki iyi olduğuna sevindim daha dikkatli ol

Mi bu mesajdan sonra cevap vermenin anlamsız olduğunu düşündü, ekranı kitleyip uykusuna devam etmek istedi fakat Namjoon'un odasında bir şeyler kırılıyor gibiydi. Korkuyla ayağa kalktı koşar adımlarla Namjoon'un odasının önüne gitti.

"Namjooon"

Cevap gelmedi, kapıyı açmaya çalıştı, ne çare tabiki kilitliydi.

"Namjoon lütfen kapıyı aç"

Cevap gelmiyordu ve ardarda şunları sıraladı.

"Namjoon lütfen korkuyorum"

"Kendine zarar verme lütfen"

"Ne yapıyorsun Namjoon"

Kapının ardından ayak sesleri geldi. Namjoon kapıyı açtığında Mi korkusundan gözlerini kıstı. Saçları dağılmıştı, gözleri kanlanmıştı, su içtiği bardağı elinde parçalamıştı eli kan içindeydi. Mi telaşla sordu, Namjoon'un kolunu tutarken;

"Namjoon ne yaptın böyle?!"

Namjoon cevap vermiyordu sadece boş gözlerle Mi'ye baktı ve aniden kolunu Mi'nin elinden kurtardı. Arkasını döndü ve yatağının üstüne oturdu. Mi ardından gitti. Bugün Jungkook nasıl onun dizlerinin önünde eğilmişse oda aynı şekilde Namjoon'un önünde eğildi ve kollarını onun dizlerine koydu. Namjoon bundan rahatsız olmuştu, Mi'yi hafifçe itti. Her zaman olduğu gibi ona karşı kibardı. Nefret etse de şuan içinden onu öldürmek geçse de asla bir bayana karşı kaba olamazdı bunu kendine yakıştırmıyordu. Sakin olmaya çalıştı ama bunu beceremiyordu, saatlerdir içinde tuttuğu çığlığı bıraktı ve ağlamaya başladı. Neden ağladığını bilmiyordu, acıdan mı sinirden mi? Düşünecek durumda değildi. Mi korkmuştu, Namjoon'un neden ağladığını bilmiyordu ve bu onu dahada çaresizleştiriyordu.

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now