11

7.1K 435 85
                                    

Uyumadan önce odanın perdelerini çekmeyi unutmuşlardı. Güneş yavaş yavaş odaya doluyordu. Namjoon kafasını Mi'nin sırtına gömmüştü, bu yüzden güneşten etkilenmiyordu. Aksine güneş doğrudan Mi'nin yüzüne vuruyordu. Yavaş yavaş kendine gelen Mi beline dolanmış elleri hissedince aniden sıçradı. Namjoon bunu hissetmiş olacak ki hala uykuluyken, onu tekrar kendine çekti. Mi kalbinin atış sesini duyuyordu, beline dolanmış olan büyük ellere baktı, hafiften esmerlerdi. Parmağında da evlilik yüzüğü vardı. Mi kendi eline baktı, onunki de parmağındaydı. Bu gerçekten iyi hissettiriyordu, gerçek evli çiftler gibi.

Az sonra Namjoon kıpırdanmaya başladı. Uyanması zaman alıyordu ve kendine geldiğinde Mi'ye sarılmış olduğunu farketti aniden bedenini çekti. Mi bu ani hareketle korkmuştu. Arkasını döndü, Namjoon ayağa kalkıp üstünü düzeltiyordu, yüz ifadesi suçlu gibiydi. Kekeleyerek söze başladı. Mi sadece ona bakıyordu.

"Ş-şeey ben mm dün titriyordun, b-bende sseeni ısıtmak için şey yani" bir türlü cümle kuramamıştı, eli sık sık ensesine gidiyordu. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Onun bu hali çok tatlıydı. Mi içgüdüsel olarak ayağa kalktı ve yavaşça Namjoon'un yanına geldi. Gözleri anlamlı bakıyordu. İyice ona yaklaştığında parmaklarının üstünde durdu ve Namjoon'un yanağına bir buse kondurdu. Bunu neden yaptığını bilmiyordu sadece içinden gelmişti.

Namjoon kızarmıştı, Mi hala çok yakınındaydı, şaşkındı. Eli ayağı birbirine dolaşmıştı, aslında bu durumda Mi'yi itip bağırıp çağırmalıydı fakat içinden bir ses bunu yapmamasını öğütlüyordu. Artık ikisi içinde içgüdüyle davranma zamanı başlamıştı. Namjoon hala yanında duran Mi'ye sarıldı. Kollarını sımsıkı sarmıştı, Mi Namjoon'un kollarında kayboldu, oda ellerini kendini saran adamın beline doladı. Tarif edilmez duygular..

İkisi de hem heyecanlı hem de garip hissediyordu. Bu onlar için ilkti, ilk defa beraber uyuşmuş ve ilk defa birbirlerine sarılmışlardı ama yine de garipti. Beraber uyumak veya sarılmak evli çiftler için normal şeylerdi ama Mi ve Namjoon için büyük şeylerdi. Namjoon iki üç gün içinde nasılda değiştiğini düşündü. Artık kalbi tamamen Mi'ye karşı yumuşamıştı. Demek ki ihtiyacı olan tek şey ona yakın olabilmekmiş.

" Namjoon sanırım boğuluyorum"

"Owh neden!"

"Çok sıkıyorsun"

"O zaman kollarımı biraz gevşetmeli miyim"

"Sanırım daha iyi olur"

Sanırım ikiside bu anın bitmesini istemiyordu ama Namjoon'un annesi onlara seslendi;

"Namjoon, Mii hadi uyanın kahvaltı hazır"

Mi yavaşça kendini geri çekti. Namjoon'un yine de bırakmaya niyeti yoktu. Onun kokusunu sevmişti, küçük bedenini sarmayı, kafasını saçlarına gömmeyi sevmişti.. Mi kafasını kaldırdı Namjoon'a bakıyordu. Sanki ondan bir şeyler duymak ister gibiydi. Tabiki şaşkın Namjoon hiçbir şey diyemedi. Mi, Namjoon'u zorlamak istemedi;

"Bizi bekliyorlar Namjoon hadi gidelim, annene ayıp oldu"

"Ah peki gidelim hadi"

"Erken kalkmalıydık"

"Boşver annem böyle şeyleri dert etmez, tek dert ettiği şey sana yardım etmiyor olmam"

"Ahahha annen neden böyle düşünüyor sen çok yardımsever bir eşsin"

Namjoon kelimesini duyunca gerçek hayata dönmüştü; evet eş, o Mi'nin eşiydi. Belki şu durumdayken sevgili olsalard, ileri bir zamanda Mi'ye aşık olabilirdi ama henüz Mi ile neden evli olduğunu bile bilmiyordu. Kalbi yumuşamıştı lakin hala pamuk gibi değildi. Bu hisle yüzünü buruşturdu oysaki az önce etrafına güller saçıyordu.

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now