10

7K 461 109
                                    

İçeriye geçtiler ve uzun bir sohbet başladı. Mi onlar için masayı hazırlıyordu. Namjoon, anne ve babası oturup sohbet ediyordu. Annesi tekrardan söylenmeye başladı.

"Oğlum Mi çok zayıflamış"

"Çalışıyor anne"

"Biliyorum oğlum, bunu ilk öğrenen kişi benim zaten, ama sanki gücü tükenmiş gibi görünüyor, ona kötü davranmıyorsun değil mi?"

Evet belki Mi'yi sevmiyor hatta ondan nefret ediyor olabilirdi ama annesinin ima ettiği şekilde kötü davranmamıştı hiçbir zaman. Acaba cidden Mi tükenmiş gibi mi görünüyordu, bunu hiç farketmemişti..

"Hayır anne"

"Peki böyle kabul ediyorum, ben gidip Mi'ye yardım edeyim o zaman" derken doğruldu fakat Namjoon yoldan gelen annesinin yorulmasını istemezdi.

"Sen bekle anne, ben gidiyorum şimdi" dedi ve onlara gülümseyip odadan çıktı.

Mi işine odaklanmıştı. Namjoon'u görmedi. Henüz masaya tabakları götürmemişti. Namjoon dolaptan tabakları alıp masaya koyduğunda Mi onu yeni farkedebilmişti.

"Sen neden buradasın Namjoon"

"Yardım etmek için geldim"

"Buna sevindim, benim için yemek tabaklarını taşır mısın?"

"Evet"

Bu kısa cevaplar Mi'nin canını sıkıyordu. Sadece biraz daha sevecen olamaz mıydı?

Beş dakika sonra her şey hazırdı. Namjoon anne-babasına seslendi. Annesi masayı gördüğünde hoşnut bir şekilde sandalyesine oturdu. Ardından babası oturdu. Artık annesi bir genç kız olmadığı için, sandalyesini kocasının çekmesini beklememişti. Zaten ilerleyen zamanlarda bu gibi küçük şeyleri düşünmek çok anlamsız olurdu. Ama Namjoon şaşırtıcı bir şekilde Mi için bir sandelye çekti ve oturması için kibarca işaret etti. Mi kızardığını hissetti. Namjoon ilk defa ona böyle davranıyordu. Fakat sonra bunu anne-babasını tatmin etmek için yapmış olabileceğini düşündü. Namjoon böyle bir adam mıydı? Mi'nin hiçbir fikri yoktu, kapalı bir kutu gibiydi yada o bile kendini tanımıyordu.

Yemekler bittiğinde saat gece yarısını geçmişti. Artık uyumaları gerekiyordu. Annesi uykulu bir şekilde konuştu.

"Mi, bize yerlerimizi gösterir misin kızım uykumuz geldi" dedi. Namjoon ve Mi aynı anda birbirlerine baktılar, neden bunu düşünmemişlerdi. Mi söyleyecek bir şey bulamamıştı. Namjoon kendi odasının daha büyük olduğunu varsayarak annesine kendi odasının yerini gösterdi.

"Burası sizin" dedi. Neyse ki odası dağınık değildi.

"Tamam yavrum, iyi geceler" dedi annesi ve kapıyı kapattı. Az sonra babası da odaya gitti. Namjoon ve Mi baş başa kalmıştı. Mi kalkıp masayı toplamaya başladı. Namjoon'da ona yardım etti.

İşleri bittiğinde Namjoon çaresizce nerede uyuyacağını düşünüyordu. Mi bunu anlamış olacak ki;

"Ben salonda uyuyacağım Namjoon, sende benim odamda uyu"

"Salondaki koltuklar hiç rahat değil, hemde onlar benim misafirim, salonda ben yatmalıyım"

"Ah saçmalama lütfen senin misafirin, benim misafirim diye bir şey mi var?"

"Her neyse Mi, git ve uyu" derken baş parmağı Mi'nin odasının yönünü işaret ediyordu. Mi tüm cesaretini topladı ve şunları söyledi;

"Beraber uyuyabiliriz Namjoon"

Kızardığını hissediyordu. Belki bunu söylemek fazladan bir cesaret gerektiriyordu ama bugün tam zamanıydı. Başka bir zaman asla bu duruma gelemezlerdi ve Mi bu cesareti bulamazdı.

Namjoon duraksadı. Mi'den bunu duymayı beklemiyordu ama cesaretinden dolayı onu içten içe tebrik etti. Bunun iyi bir fikir olduğunu düşündü, her ne kadar Mi ile uyumaya bayılmasa bile.. Babası sık sık arıyordu ya hani, her seferinde Mi'ye iyi davranmasını ve onu eşi gibi görmesini öğütlüyordu.

"Tamam" dedi Namjoon kayıtsız bir sesle. Bu seste en ufak heyecan yoktu. Tek düzeydi ve Mi'yi rahatsız etmişti. Namjoon umursamaz bir insan olabilirdi ama beraber uyumak sıradan bir teklif değildi ve bunu gayet soğuk karşılamıştı.

İkisi de zaten geceliklerini giyinmişlerdi bu yüzden kıyafet değiştirme sorunları yoktu. Mi dolaptan bir sert yastık çıkardı ve Namjoon'a verdi. Namjoon böyle severdi. Mi kendisine bu kadar saf olduğu için kızıyordu. Yanında duran bu yabancı(!) adam hakkında onca şey biliyor olmasına rağmen, Namjoon Mi'nin hangi rengi sevdiğini bile bilmiyordu, ilgilenmiyordu.

Namjoon Mi'nin bıraktığı yastığı aldı ve yatağın en ucuna yerleşti. Mi ile ilk defa beraber uyuyacaklardı. Evli çiftler beraber uyurlardı ama bu Namjoon için anormaldi. Mi ile evliler mi ki? Onunla neden evlendiğini de bilmiyordu, aslında hiçbir şey bilmiyordu. Mi ile nerede tanıştığını, ne zaman evlenmeye karar verdiklerini hatırlamıyordu. Namjoon için geçmiş diye bir şey yoktu. Normal insanlar ara ara geçmişi düşünürdü ama Namjoon düşünemiyordu. Düşünecek hiçbir şeyi yoktu...

Namjoon uykuya daldığında Mi henüz uyumamıştı. Garip bir şekilde odanın bir köşesinde dizlerini karnına çekmiş oturuyordu, kollarını da bacaklarının üstüne dolamıştı. Sanki biraz da ağlıyordu. Son günlerde Namjoon ona iyi davranmıştı ama birkaç saat önce verdiği soğuk cevap Mi'nin içine oturmuştu, kalkıp onun yanına gitmeye cesareti yoktu. Hava soğuk muydu bilmiyordu, şuan tek bildiği şey tüm hücrelerinin üşüdüğüydü. Gün boyu durmadan çalışmış ve yorgun düşmüştü. Kafasını dizlerine yasladığı anda vücudunu uykunun kollarına bırakmıştı.

Namjoon geniş yatakta istediği gibi sağ sola dönüyordu. Uykuda olduğu için Mi'nin yanında olup olmadığını anlayamamıştı. Fakat uykusu o kadar da derin değildi. Hafiften gözlerini araladığında Mi'nin yanında olmadığını gördü. Kalkıp bakmak istedi ama mutfağa veya banyoya gitmiş olacağını düşündü. Biraz daha bekledi, Mi gelmeyince yatakta hafifçe doğruldu ve odanın köşesinde dizleri üzerine kafasını koymuş uyuyan Mi'yi gördü ve görür görmez yerinden sıçradı onun için endişelenmişti. Soğuk alabilirdi. Onu uyandırmamaya özen göstererek bir kolunu sırtına diğer kolunu da dizlerinin altına yolladı ve onu kucağına aldı. Mi ne olduğunu anlayamamıştı, yorgun olduğu için derince uyuyordu ama üşüdüğünü hissettiğinde kollarını Namjoon'un beline doladı. Bu yaptığının farkında değildi sadece üşüdüğü için içgüdüsel olarak yapmıştı.

Namjoon ise bu ani hareketle donup kalmıştı. Aynı zamanda Mi, "Namjoon" diye sayıklıyordu ve üşümüştü. Bu olanlara anlam veremiyordu neden orada uyuyakalıp, Namjoon'un ismini sayıklıyordu. Her neyse düşünmesi gereken bu değildi. Büyük ihtimalle Mi hasta olacaktı. Onu ısıtması gerekiyordu. İnsan olarak bunu düşünmüştü, hala Mi'ye karşı nötr hissediyordu. Yada en azından öyle zannediyordu..

Mi'yi yatağa yavaşça bıraktı. Ardından üstünü nazikçe örttü. En son ne zaman bu kadar nazik davrandığını hatırlamıyordu. Mi titriyordu, dizleri uyuşmuştu ve vücudu buna titreyerek karşılık veriyordu. Namjoon ne yapması gerektiğini bilemedi. Dolaptan bir yorgan daha aldı ve Mi'nin üstüne örttü. Fakat bu da işe yaramamıştı, titremesi durmuyordu ve bu Namjoon'u korkutuyordu. Mi'nin başında dikiliyordu hala, az sonra yanına yatmayı akıl edebilmişti. Böylelikle Mi daha çabuk ısınabilirdi. Şuan tek isteği Mi'yi ısıtmaktı..

Mi Namjoon'un yanına yatmasıyla ısınmaya başlamıştı ama hala titriyordu. Namjoon biraz daha yaklaştı. Isısının Mi'ye geçmesini istiyordu sadece. İlk defa onun kokusunu alıyordu, nasıl tarif edilirdi? İlk bahar çiçekleri gibi kokuyordu, bu koku hoşuna gitmiş hatta hafiften başını döndürmüştü. Bu içgüdüyle Mi'ye hafifçe sarıldı. Kendini neredeyse kaybetmişti. Kollarını Mi'nin beline dolamıştı. Artık Mi titremiyordu tamamen ısınmıştı. Namjoon ne yaptığının farkında değildi, az sonra yeniden uykuya daldı..

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now