17

5.1K 289 187
                                    

Jeon Jungkook bugün piskolojik tedavi için hastaneye yerleşecekti. Seul devlet hastanesine Jungkook'u almaya gidiyorlardı. Namjoon uzun bir süre Seok Jin'den izin almıştı.Mi kendi kendine nasihatlar veriyordu. Namjoon hep yanında olacaktı. İkisi arasında kalmak istemiyordu. Ama Jeon Jungkook'a da iyi davranmalıydı.  Bunun sonunu kestiremiyordu, Jeon Jungkook iyi olduktan sonra ne olacaktı?
Eşini düşünceli gören Namjoon kolunu Mi'nin omzuna attı.

"Ne düşünüyorsun bakalım"

"Nasıl davranmam gerekiyor Namjoon, kestiremiyorum"

"Yanında olup sana destek olacağım"

"Biliyorum"

Mi kendini daha fazla güvende hissetmek istediği için kafasını Namjoon'un göğsüne koydu ve kollarını onun beline sardı. Burası Mi'ye iyi hissettiriyordu. Yeni doğmuş bir kuş için annesinin yaptığı yuva neyse Mi içinde burası öyleydi. Huzurun dibini yaşıyordu. Akreplerin ve yelkovanların durmasını istedi Mi. Sadece burada, huzuru bulduğu Namjoon'un göğsünde yaşamak istedi...

"Yanından ayrılmayın ve terapi boyunca ona destek olun, başka bir hastanede tedavi görsün istemezdik ama hastanemizde terapi için boş odamız yok, onu size emanet ediyorum"

Doktor Mi'yi sıkı sıkı tembiledi. Gerekli bilgileri gidecekleri hastaneden alsa da olurdu ama doktor boş boğazlık yapıyordu işte. Jeon Jungkook'un odasına girdiler. Uyur uyanık garip bir haldeydi. Az sonra hemşirelerden biri tekerlekli sandalyeyi getirdi. Doktor yaklaşıp alnını okşadı.

"Jeon Jungkook, hemşireler eşyalarını hazırladılar. Mi ile diğer hastaneye gideceksiniz"

Jeon Jungkook gözlerini açtı. İlk gördüğü kişi başını okşayan doktor olmuştu. Mi'yi görmek için hafifçe vücudunu kaldırdı, Doktor Mi demişti ama Namjoon'da yanındaydı. Yüzünü buruşturdu ve kendini tekrar yumuşak yatağa bıraktı. Birkaç gündür konuşmuyordu Jeon Jungkook. Boğazını temizledi ve gözlerini Mi'ye çevirdi.

"Sen benimle gelmek istediğine emin misin Mi?"

"Evet"

Namjoon Mi'ye baktı. 'Evet' derken sesi çatallanmıştı. Mutsuz görünüyordu. Onu böyle görmek acıtmıştı, içinde bir yerlerini koparmıştı. Burnunu titreten acıyla gözleri doldu. Mi'nin elini tutmak istiyordu ama Jeon Jungkook burdaydı. Oysaki yeni yeni yakınlaşmaya başlamışlardı. Namjoon Mi'ye olan nefretini unutmuş, özgürlükten vazgeçmiş, kalbinin ona karşı akmasını durduramamıştı.

Hemşirenin sesiyle sessizlik bozuldu.

"Artık onu götürmemiz lazım" dedi ve kafasıyla tekerlekli sandalyeyi işaret etti.

Taşıyıcı ambulans dışarıda bekliyordu. Jeon Jungkook'u bindirdiler. Mi ve Namjoon'da ambulansa bindiler. Ailesi yarın geliyordu. Ama çoktan tedavisinin Mi ile yapılacağına karar verilmişti, ne zaman geldikleri önemli değildi.

Jeon Jungkook yeni odasına yerleştirilirken hemşireler yardım ediyordu. Hastane 20. yüzyılda yapılmıştı. Dış cephesi hiçbir şekilde yenilenmemişti fakat bunun aksine içi Kore'nin en lüks hastanelerinden biri olduğunu onaylıyordu. Jeon Jungkook'un odası oldukça büyüktü. Daha bu hastanede doğrusu psikolojik terapi odaları büyüktü. Resmen küçük bir ev gibiydi. Dolap, televizyon, çalışma masası, çalışma masasına sabitlenmiş bir tablet, büyük dolaplar, derin çekmeceler, köşede küçük bir mutfak bile vardı. Jungkook oturduğu tekerlekli sandalyeden keyifle kalktı.

"Burası muhteşem"

Namjoon kafasıyla onayladı. Mi konuşmamayı tercih ediyordu. Jeon Jungkook kötü bir insan değildi. Ona ilgisiz davranırsa üstelemezdi heralde.

freedom ; kim namjoon ✓Where stories live. Discover now