5. Bölüm: "Gizem"

7.4K 664 165
                                    

Bölüm şarkıları:

Soen - Last Light

Soen - Lotus

5. Bölüm: "Gizem"

Damarlarımda çağlayan korku adımı haykırıyordu.

Burnumun dibindeydi. Yüzümde hissettiğim boğucu nefesi kan kokuyordu. En ufak bir hareketimde öğütler yağdırıp canımı yakacak gibiydi. Hareket etmek istiyordum. Buradan uzaklaşmak, arkama bakmadan koşup kaçmak istiyordum ama bir güç beni yerime mıhlamıştı sanki. Gözlerimin önündeki siyah kadife perde görüşümü tamamen benden çalmıştı. Onu titreyen ellerimle bile aralamama izin yok gibiydi. Kulaklarımın içinde çanlar çalıyordu. Sessizliğin ortasına yıldırım misali düşen çanlar saniyede bir gibiydi. Hızlıydı, can yakıcıydı, engelleyiciydi.

Ben görmek istiyordum.

Önümdeki aynayı, ayağımın altındaki cam kırıklarını, kendi yansımamı... Şu an içinde bulunduğum durumu açık seçik görmek istiyordum. Gözümdeki siyah kadife kalksın, bana görmem için olanak versin...

Ben duymak istiyordum.

Sessizliğin ortasına düşmüş, bir şeyin vaktinin geldiğini haber eden o uğursuz çanlar sussun istiyordum. İçinde bulunduğum odanın bana ait olduğunu hissetmek ve kendi soluklarımı açık ve net bir şekilde duyabilmek istiyordum.

Hareket etmek istiyordum.

Ayağımı kesen ve bana kavurucu bir acı bahşeden camları umursamadan, üstümdeki bornozu görmezden gelerek buradan def olmak istiyordum. Kaçmak, bir daha geri dönmemek...

Ben kendi odamda değildim artık.

Burası bir mağaraydı. İçindeki tüm kötülüğü gözler önüne seriyordu. Sürünerek çıkıyordu bütün kötülükler. Yıkıcıydı, ürkütücüydü, kaçmak istememe neden oluyordu. Mağaranın kapısını görmek için başımı yanıma çevirmek istedim ama hiçbir harekette bulunamadım. Ayazın ortasında tek başına kalmış kurumuş bir yaprak gibi titriyordum. Korku sarsıcıydı. Bütün bedenim farkındalıkla titrerken bunu bana kimin yaptığını düşündüm. Hala evin içinde miydi, benim şu anki şaşkınlığımı keyifle izliyor muydu? Aklıma düşen bu dehşet verici düşünceyle dudaklarım aralandı ve iznim olmadan acı dolu bir hıçkırık kaçtı.

Bana zarar verir miydi?

Ben hiçbir şey yapmamıştım. Tüm bu olanlara anlam veremeyen zihnim allak bullaktı. Dibi görünmeyen bir deniz gibi bulanıktı. Dalgaları kıyıya sertçe çarpıyor, içindeki tüm pisliği muhafaza ediyordu. Zihnim ne zamandan beri böyleydi? Kim kirletmişti, nasıl olmuştu bilmiyorum ama içinde bulunduğum can yakıcı duruma daha fazla dayanamıyordum.

Bacaklarım beni daha fazla taşımak istemezcesine şiddetle titremeye başladığında yere çöktüm. Dizlerim camların tam üstündeydi. Aynı ayak tabanlarım gibi kesilmiş, kavruk bir acıyı bana sunmuşlardı. Bir kere daha hıçkırdım ve görüşümü netleştirmek için ellerimle gözlerimi silmeye çalıştım. Önümü görmem gerekiyordu. O yazıyı bir daha görmeliydim. Anlamını bilmediğim cümle kulaklarımda çalan çanların ardında yankılandı.

Serius est quam cogitas.

Zihnimde defalarca kez yankılanan cümlenin her bitişinde uğursuz çanların sesi şiddetleniyordu. Kulaklarımı kapatıp duymamak istedim ama ses içtendi. Beynimin içinden, keskin bir şekilde yankılanıyordu.

"Dur artık!" diye bağırdım hıçkırıklarımın arasından. "Dur artık, yalvarırım!" Kendi sesimi duyamayıncaya kadar ağladım. Ellerim kulaklarımda, göğsüm hıçkırıklarımın etkisiyle şiddetle sarsılırken cam kırıklarının üzerine uzandım ve ağladım. Durmasını istiyordum. Bu her neyse artık bitsin istiyordum. Bilincim ellerimden kayıp giderken çanların sesi uzaklaştı. Uğursuz gürültü artık daha boğuk geliyordu.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMWhere stories live. Discover now