8. Bölüm: "Adım"

3.8K 324 56
                                    

Bölüm şarkıları:

CLANN - I Hold You

In This Shirt - The Irrepressibles

* Beğenerek ve yorum yaparak bana destek olabilir ve ailemizin büyümesine yardımcı olabilirsiniz. Lütfen eksik etmeyin.*

*Satır arası yorumlarına aşığım.*

8. Bölüm: "Adım"

Gökyüzünden süzülerek düşen karlar yumuşak bir pamuk gibiydi. Gri ve puslu hava kasveti saran pamuklarla birlikte yumuşamış ve eski keskinliğini kaybetmişti. Acelesizce yere düşen her bir kar tanesi zemin üzerinde beyaz bir tabaka oluşturuyordu. Tıpkı yeryüzünü örten temiz bir çarşaf gibilerdi.

Bu havayı seviyordum. Sanki yeryüzündeki bütün kötülüklerin üzerini kapatıyordu gökten düşen her bir tane. Bembeyaz kar bütün kötü şeyleri içine emiyordu ve hapsediyordu. Sanki yeryüzüne inmelerinin nedeni buydu. Kötülüğü hapsetmek. Kasveti emmek ve huzursuzluğun üzerine bembeyaz bir çizgi çizmek.

Şu an karşımda süzülen her bir kar tanesinin benim için yaptığı buydu. İçimde biriken rahatsız edici huzursuzluğun üzerine serpiliyordu her biri.

Kasvetimin üzerine karlar yağıyordu.

Derin bir nefes aldığımda soğuk hava ciğerlerimi doldurdu. Soğuk havanın yanı sıra bir de Yankı'nın tatlı kokusu vardı. Hemen yanımda oturuyor, sessizce sigarasını içiyordu.

Sessizliği sessizliğimi doğuruyordu.

Her ne kadar rahatsız da olsam diyecek tek bir kelime bulamıyordum. Zihnimin içindeki her bir kelime tıpkı kopan bir kolyenin küçük boncukları gibi ses çıkararak etrafa saçılmıştı. Onları toplamak zordu. Bunu yapamıyordum. Kolyeyi birleştiremiyordum.

Göz ucuyla ona baktığımda sigarasının neredeyse bitmek üzere olduğunu görmüştüm. Bitirince benimle konuşur muydu? Buraya neden geldiğimizi bile bilmiyordum. Onun isteği üzerine eşyalarımı almış ve kütüphaneden çıkmıştık. Şimdi de okulun çıkışındaki boş bir parkta oturuyorduk. Geldiğimizden beri ikimizin de sesi çıkmamıştı.

Ne düşündüğünü merak ediyordum. Tam şu an aklından neler geçiyordu mesela? Onun zihnini okuyabilmeyi ve bunu öğrenmeyi isterdim ama biliyordum ki bu pek de mümkün değildi.

Sigarasını son kez içine çektiğinde gözlerim yanaklarına kaydı. Kemikli çenesi kasılmıştı, yanakları ise içe göçmüştü. Yüz şekli o kadar keskindi ki, ifadesiz dururken bile sert görünüyordu. Sanki bir şeye kızgın gibi, sanki olduğu durumdan memnuniyetsiz gibi.

Bu düşünceyle beraber bilinçsizce benim de kaşlarım çatıldı. Çok fazla gereksiz şey düşünüyordum.

İki parmağı arasında duran sigarayı yanında duran çöp kutusunun üzerinde söndürdükten sonra çöpe attı. Bu sırada ona öylece bakmaya devam ediyordum ama farkında bile değildim. Gözlerim dalmıştı. Kütüphanede dudaklarımın değdiği yanağından gözlerimi ayıramazken heykel gibi olduğunu düşündüm. İyi bir heykeltıraşın elinden çıkmış gibiydi. Üzerinde çok uğraşılmış ve özenilmişti.

Gözlerimi kırpıştırıp kendime gelmeye çalışırken gözlerimi yanağından çektim. Tam bu sırada onun katran siyahlarıyla karşılaşmıştım. Bana bakıyordu. Ona baktığımı, onu incelediğimi görmüştü.

Paniğin pürüzlü avucunun kalbimi sıkıştırmaya başladığını hissedebiliyordum. Damarlarımda akmakta olan kanın varlığını daha net hissederken farklı bir şey düşünmemesi için kaşlarımı havaya kaldırdım ve ona bakmaya devam ettim. Bakışlarımı kaçırmadan ona bakmak şimdiki durumum için oldukça zordu. Kendimi dondurucu bir suya atmak ve orada kemiklerim donana kadar kalıp kendimi cezalandırmak istiyordum. Aptallığım bunu hak ediyordu.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMWhere stories live. Discover now