7. Bölüm: "Savunmasız"

6.7K 592 179
                                    

Bölüm şarkıları:

Ólafur Arnalds - So Close (feat. Arnór Dan)

Ólafur Arnalds - So Far (feat. Arnór Dan)

* Beğenerek ve yorum yaparak bana destek olabilirsiniz. Lütfen eksik etmeyin.*

*Satır arası yorumlarına aşığım.*

7. Bölüm: "Savunmasız"

Kendimi korumak, savunmak için her zaman önüme engeller koymuştum. Kendimi bildim bileli, çocukluğumda da, liseli bir ergenken de bu durum böyleydi. İnsanlarla arama buzdan duvarlar örerdim. Teker teker, parmak uçlarımı hissetmeyinceye kadar özenle yerleştirirdim buzdan tuğlaları. Zihnimin içi buz gibiydi, o duvarı kaskatı bırakacak kadar soğuktu. Uyuşmuştum, hissetmiyordum.

İnsanlarla aramdaki mesafe her zaman kendimi korumak içindi. Sanki zarar görecekmiş gibi hissetmekten kendimi alamıyordum. Boşunaydı belki bu savunmam. İnsanların çoğu iyiydi, bana neden zarar versinlerdi ki? Tüm bunlara rağmen tercih ettiğim şeye sıkı sıkıya tutunmuştum. Savunmasız bir kız çocuğu olmaktansa diken üstünde duran, her an yaralanacakmış gibi hisseden, huysuz bir kız olmayı tercih etmiştim. Her şeye, herkese karşı şüpheciydim. Duru'yla arkadaş olmam, onu bulmam ve ona körü körüne güvenmem bile büyük bir meseleyken buzdan duvarlarımın bir kişi için daha çatlaması olacak şey değildi. O duvarın arkasında ben vardım, bir elimden annem, diğer elimden ise Duru tutuyordu. Buğulu bir silüet tam karşımızda duvarları yumrukluyor gibi hissetmekten kendimi alamıyordum. İçimde daha önce hiç karşılaşmadığım bir his bana fısıldayıp duruyordu. Sivri dilini zihnimin duvarlarına vuruyor onu içeri almam gerektiğini söylüyordu, kalbim o sivri dilin sahibini destekliyormuşçasına hızlı atıyordu.

Diğer tarafım ise... Biraz öfkeliydi. Gardımı indirmiş olmama, şaşkın bakışlarla karşımdaki silüete bakmama ve onu engellemek için parmağımı dahi kıpırdatmamama öfkeliydi. Bunu yapacak biri değildim ben. Herkese karşı demir bir zırhla kuşanmıştım. Önümde kalkanım, gözlerimin arkasında bir perde vardı. Olup biten hiçbir şey önemli değildi benim için. Önemli olan tek şey kendimi koruyor olmamdı.

Nasıl böyle bir bilince ulaşmıştım bilmiyorum. Daha çocukken bile bu kadar buzdan olmayı, insanlarla arama set çekmeyi neden istemiştim hiçbir fikrim yoktu. Belki de babasız büyümemden dolayıydı bu güvensizlik. Babamın olmayışı beni böyle bir karaktere sürüklemişti; onun korumasını hissedemeyen küçük bedenim daha çocukken buz kesmiş, kendini korumaya almıştı.

Böyle olmak için aklıma başka hiçbir neden gelmiyordu.

Neden Duru gibi değildim? Neden neşeli olamıyordum, neden üzerimdeki güvensizliği montumu çıkarır gibi çıkarıp bir kenara atamıyordum?

Bir sürü soru vardı aklımda buna benzer. Hepsi yeni açılmış bir kurşun kalem kadar sivri uçluydu. Zihnimin duvarlarına batıyor, boydan boya çizerek kendilerini sürekli hatırlatıyorlardı. Bazen bu sorular öyle bir batıyordu ki bilincime, acı veriyordu. Bir şeyleri düşünürken canım acıyor, kanadığımı hissediyordum. Sonra ise bir daha o soruyu düşünmemek üzere tozlu bir rafa kaldırıyor üzerine yeni sorular ekliyordum. Görünmesine engel oluyordum.

Şimdi de olduğu gibi.

Yankı'ya karşı olan düşüncelerim birbirine girmişti. Oradan oraya savrulurken bir yılan misali uzun olan kuyrukları birbirlerine dolanıyor, kördüğüm oluyordu. Onları açmam, çözmem imkânsızdı. Hiçbir zaman düğüm çözmeyi başaramamıştım zaten. Bu yüzden uğraşmaya bile gerek olmadığını düşünüyordum. Yankı ile ilgili olan tüm düşüncelerim gürültülü bir şekilde savrulurken durup sadece dinledim.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin