11. Bölüm: "Orman"

3K 246 111
                                    

Bölüm şarkıları:

ShamRain – Funeral

Shamrain - Raindrops

* Beğenerek ve yorum yaparak bana destek olabilir ve ailemizin büyümesine yardımcı olabilirsiniz. Lütfen eksik etmeyin.*

*Satır arası yorumlarına aşığım.*

11. Bölüm: "Orman"

Huzursuzluk eline sert uçlu fırçasını almış zihnimde sağa sola sallıyor ve önüne çıkan her şeyi yıkıyordu. Sanki acıması yoktu. Benliğimi parçalara ayırmak için elinden gelen her şeyi yapmak istiyor gibiydi. Ona izin vermek istemiyordum. Ruh halim beni yeterince batırmıştı, boğulmak üzereydim ve bir de kendimi yıkıntıların altında bırakamazdım. Ayakta durmaya ihtiyacım vardı. Kendi kendimin ellerinden tutmaya ve nefes almama engel olan ne varsa yok etmeye ihtiyacım vardı. Bunu ancak kendim başarabilirdim.

İçinde bulunduğum ruh haline girme sebebim yanımda oturan adam değildi. Bu hale gelme sebebim sadece bendim. Baştan beri, onunla tanıştığımızdan beri, farklı davrandığımın ve hissettiğimin farkındaydım ama bunu ne zaman fark etsem çok da dert etmemiştim. En fazla ne olabilir ki, diye düşünmüştü bir yanım. Bir yanım ise çığlık çığlığa karşı çıkmıştı ama sesini bana yetiştirememişti.

İzin vermiştim. Katran gözlerinin beni okumasına, incelemesine izin vermiştim. Gittikçe kırılganlaştığımı hissediyordum. Sanki yanımda arabayı sakince kullanan bu adam beni inceltmişti, kopacak duruma getirmiş ve en kırılgan yerimde bırakmıştı. Ne yeniden güçlenmeme izin verecekti, ne de kopmama.

Hissettiğim şey tam olarak buydu.

Dengesizliğiyle beni tam ortada bırakmıştı.

Biraz önceki öfkesinin üzerimdeki etkisi garipti. Elimi ondan çekmemi söylerkenki ses tonu, üslubu, neredeyse somutlaşan nefreti hissetmiştim. Sanki olan biten, şu an yetişmeye çalıştığı her neyse hepsi benim suçummuş gibi hissetmiştim. Hayatında yolunda gitmeyen her neyse öfkesinin hedefine beni oturtmuş ve elindeki sivri uçlu oklarla kalbime hedef almıştı. Yakıcı atışlardı ve dilinden dökülenler kalbim üzerinde birkaç çentik bırakmıştı.

O çentiklerden hayal kırıklığı sızıyordu ve ben bunu durduramıyordum. Yankı benim için bir yabancıydı. Bunu hatırlamak, sandığımdan daha fazla sarsmıştı beni.

En son dediklerinden sonra kaç dakika geçmişti emin değilim. Başımı cama yaslamış ve gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Görmek istemiyordum. Ne Yankı'yı, ne de nereye gittiğimizi.

CD hâlâ çalmaya devam ediyordu. Thurisaz şu durumda pek de yardımcı olmuyordu ama sözlerine odaklanmamaya çalışıyordum. Zihnimde dönüp duran melodilerin her birine kör olmaya çalıştım. Şarkının kaçıncı tekrar edişiydi bu, hatırlamıyordum ama kapatmak için hiçbir eylemde bulunmamıştım. Yankı da yapmamıştı. Belki de düşündüğümden de fazla seviyordu bu şarkıyı ve onu sakinleştiriyordu.

"Life as I know it, wasn't always this way..."

Şarkı bir kere daha bittiğinde arabaya birkaç saniyeliğine hakim olan sessizliği dinledim. Gergindim ve bunu anlamamak, ortamdaki cızırtıyı fark etmemek imkânsızdı ama ikimiz de herhangi bir şey demiyorduk. Gerçi ne diyebilirdik ki? Yankı elini tutmama bile tahammül edemiyordu. Bunu çok iyi göstermişti. Ben ise bir şey diyemeyecek kadar aşağılanmış hissediyordum. Burada olmamam gerekiyordu. Onunla nereye gittiğimi bile bilmiyordum ve kendimi gittiğimiz yerde fazlalık gibi hissedeceğime şimdiden emindim çünkü Yankı, sadece ikimizin bulunduğu ortamda bile fazlalıkmışım gibi hissettirmişti.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMWhere stories live. Discover now