13. Bölüm: "Aynadaki Kırık Yansıma"

1K 94 81
                                    

Bölüm şarkıları:

Fields Of The Nephilim - And There Will Your Heart Be Also

Flunk - TMTTUOT

OSI – Radiologue

KAUAN - Raivo

* Beğenerek ve yorum yaparak bana destek olabilir ve ailemizin büyümesine yardımcı olabilirsiniz. Lütfen eksik etmeyin.*

13. Bölüm: "Aynadaki Kırık Yansıma"

Ayaklı bir fırtına hâkimdi gökyüzüne. Ayaklarımın altına dökülen her damla yağmur için bulutlara fısıldıyordu. Bazen fısıltısı yetmiyordu. Gürlüyor, bağırıyor, öfkeyle savuruyordu hâkimiyetindeki her şeyi. Öfkeli bir adam gibi görünüyordu gökyüzü. Kini soğumamış kalbinden taşan kibirle kararmıştı. Güneşi kovan bulutlar adeta karanlığın gardiyanlarıydı.

İçimdeki titremeyi kasvetli havaya teslim ederken bardaktan boşalırcasına yağan yağmurdan gözlerimi alamıyordum. Sırılsıklamdım. Üzerimdeki uzun, siyah hırka tenimi ısıtmaya yetmiyordu ama kendime sarılmama engel olamadım. Isınmak için değildi bu hareketim, biliyordum. Isınmaya çalışmıyordum. Bunu istemeyecek kadar başka bir yerdeydi aklım.

Gök yarılırcasına bir kere daha gürlediğinde artık alışmıştım. Hava berbattı, gökyüzü berbattı, içine düştüğüm sessizlik belki de ilk defa bu kadar korkunçtu. Yine de sakindim. Her zaman olduğum gibi, diye düşündüm ama her zamanki durumlardan biraz daha farklı hissettiriyordu bu.

Yüzlerce çam ağacının ortasında dikilirken nasıl normal olabilirdi ki zaten? Nasıl normal bir durum içinde hissedebilirdim kendimi? Hissedemezdim. Bambaşka bir evrenin, bambaşka bir zamanında duruyordum sanki. Bilincim ayaklarımın altına serilmiş ve ardından ayaklarımın altından çekilmişti.

Etrafımdaki yüzlerce ağacın dikenlerini tenimde hissediyordum sanki. Çam kokusuyla birleşmiş yağmurun huzur verici kokusu bile normalde olduğu gibi rahatlatmıyordu beni.

Bir sorun olduğunu biliyordum. Bir sorun vardı ve ben tam orta yerindeydim.

Belki de sorun bendim.

Ayaklı bir fırtınanın sessiz seyirciliğini yaparken bile sorunun ta kendisiydim belki de.

Kim bilir...

Sıkıntının bütün bedenimi ele geçirdiğini fark ediyordum. Düşüncelerim kendimi bildim bileli boğucu olmuştu. Her şey hakkında düşünürdüm. Kendim, annem, tanımaya fırsat bile bulamadığım babam, Duru... Düşüncelerim altında bunaldığım, kendime eziyet ettiğim olurdu ama şu an farklıydı. Sanki somut bir bedene bürünmüştü de elleriyle boğazıma sarılmış, nefesimi kesmek için uğraşıyordu. Bu sefer canımı yakan kendim değildim, yeni bir bedendi bunu bana yapan.

Kafamı çam ağaçlarının kapattığı, belli belirsiz görünen gökyüzüne doğru kaldırdım ve derin bir nefes almaya çalıştım. Dolunay vardı, bulutların ardından yansıyan ışıklarını görebiliyordum. Güçlüydü. Işıklarıyla bulutlara direnecek kadar, kasvetli gökyüzünü tek başına aydınlığa boğmaya çalışacak kadar güçlü görünüyordu. Direnişi gözbebeklerime yansıyordu.
Direnişi gözlerimi alıyordu.

Tam o sırada bir adım attım. Çıplak olduğunu yeni fark ettiğim ayaklarım yağmurdan dolayı çamurlaşmış karın içine gömüldü. Soğuk, tenimi ısırıyordu. Bir adım daha attım, adımlarımı yeni adımlar izledi. Nereye gittiğimi bilmiyordum ama yürüyordum. Arada sırada başım gökyüzüne kalkıyordu. Gökyüzünde parlamaya devam eden dolunayı görmek içimi rahatlatıyordu sanırım.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMWhere stories live. Discover now