10. Bölüm: "Hayal Kırıklığı"

2.5K 247 82
                                    

Bölüm şarkıları:

Thurisaz - Past Perfect

The Ensemble of Silence · Empyrium

Canlarımm, gecikme için çok çok özür dilerim. Sizi çok tutmadan bölüme alayım.

* Beğenerek ve yorum yaparak bana destek olabilir ve ailemizin büyümesine yardımcı olabilirsiniz. Lütfen eksik etmeyin.*

*Satır arası yorumlarına aşığım.*

10. Bölüm: "Hayal Kırıklığı"

Heyecan.

Hissettiğim karmakarışık duygulardan en belirgin olanı buydu. Zihnimi o kadar farklı hisler doldurmuştu ki, her biri yumak yumak birbirine girmiş, anlaşılması güç hale gelmişti. İçlerinden sivrilen heyecan kendini hatırlatmak istercesine kalbime emirler yağdırıyor ve hızlı atmasına neden oluyordu. İster istemez kaşlarım çatıldığında bu yabancı duyguları görmezden gelmeye ve dikkatimi bilgisayar ekranına vermeye çalıştım.

Akşamüzeri, ödevi yapmak üzere, küçük bir kafede Yankı ile buluşmuştuk. Onu görünceye kadar attığım her adımda anlam veremediğim bir heyecan olduğunu fark etmiş ve bundan oldukça rahatsızlık duymuştum çünkü böyle şeylere alışık değildim. Ben kimse için heyecanlanmazdım. Buna karakterim pek uygun değildi ama şimdi içimde bir şeylerin çatladığını hissedebiliyordum.

Bilgisayar ekranına odaklanmaya çalışan gözlerimi yanımda oturan Yankı'ya çevirip ne yaptığına baktım. Benim aksime, bütün dikkati önündeki bilgisayardaydı. Kararlaştırdığımız konu hakkında makale taraması yaparken oldukça ciddi görünüyor ve ara sıra önündeki deftere bir şeyler karalıyordu. Tedirgin bir şekilde dudağımı dişleyip önüme dönerken geçen yarım saat içinde hiçbir şey yapamadığımı fark etmiştim. Resmen boş bakışlarımı bilgisayara dikip saçma sapan şeyler düşünmekten başka hiçbir şey yapmamıştım.

Kendimi biraz rezil ve işe yaramaz hissetmiştim.

Telaşla önümdeki klavyeye konumuzla alakalı birkaç kelime girdim ve önüme çıkan makaleleri taramaya başladım. En azından bir tane makale bulmalı ve yanımda oturan çocuğa karşı mahcup olmamalıydım. Hiçbir zaman konu ders olduğunda vurdumduymaz davranmamıştım ve Yankı'ya da yanlış bir imaj çizmek istemezdim.

Derin bir nefes aldım ve önümdeki İngilizce makaleyi okumaya başladım. Artık tamamen dikkatimi toplamıştım.

Aradan ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama önüme konulan kahve bardağıyla bakışlarımı bilgisayardan çekmek zorunda kalmıştım. Gözlerimi tepemde dikilen Yankı'ya çevirdim ve sorarcasına baktım.

"Ben içtim." Dedim önüme koyduğu kahveyi kastederek.

Umursamadan bardağı biraz daha bana doğru ittirdi. "Biraz mola versen iyi olur. Gözlerin kanlanmış."

Gözlerimi gözlerinden kaçırarak arkama yaslandım ve bir elimle acıyan gözlerimi kaşıdım. Gözlerimin ne durumda olduğunu tahmin etmek zor değildi. Ne zaman uzun süre bir kitaba ya da bilgisayara odaklansam gözlerim çabuk yorulur ve kanlanırdı. Gözlerime batan ince sızıyı hissedebiliyordum.

Derin bir nefes alıp önümdeki kahveye uzandım. "Teşekkür ederim." diye mırıldanıp küçük bir yudum aldığım sırada Yankı kendi bilgisayarını kapatmış ve bana dönmüştü. "Bitirdin mi?" diye sordum cevabı aslında bildiğim halde. Hızlı bir şekilde makale taraması yaptığını görmüştüm ve bu işte benden çok daha iyiydi. Önündeki küçük deftere aldığı notlar yeni bir makale yazmak için yeterli miydi bilmiyordum ama yapabileceğine dair şüphem yoktu.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin