14. Bölüm: "Panzehir - umut"

974 75 47
                                    

Bölüm şarkıları:

Clouds - If These Walls Could Speak

Les Discrets – Song for mountains

Ruin Of Romantics – Helena

Spctr – Bad Dream

* Beğenerek ve yorum yaparak bana destek olabilir ve ailemizin büyümesine yardımcı olabilirsiniz. Lütfen eksik etmeyin.*

14. Bölüm: "Panzehir - umut"

Part 1 – Bu bölüm 2 parttan oluşacaktır.

Akrebin kuyruğundan damlayan zehir, zamana damlıyor; zehirlenmiş zaman, hislerimi uyuşturuyordu. Bir tarafım tüm hissizliğine rağmen huzursuzca bekliyordu olacak şeyleri. Nelerin son bulacağının farkındaydı ve bu durumdan rahatsızdı. Düşüncelerimi tırnaklarıyla eşeliyor, sadece bir neden bulmaya çalışıyordu kalmak için. Yankı'dan uzaklaşmamak için sadece bir nedene ihtiyacı varmış gibi davranıyordu. Sabırsız ve aceleci bir tavırla hissizliğimin üzerinde çıplak ayaklarıyla adımlıyor, düşüncelerimi aradığı şeyi bulmak için darmaduman ediyordu.

Bulamayacaktı çünkü senelerdir sahip olduğum bir yanım, onun aradığı tek bir nedeni saklamıştı. Yıllardır benimle olan, bazen özen gösterdiğim bazense hiç önemsemediğim ama buna rağmen yıllardır büyütmeye devam ettiğim o yanım izin vermezdi bulmasına.

Araba yavaşlayıp durduğunda gözlerime inen buğu bir anda dağıldı. Uçuşan düşüncelerim ise yerçekimini yeni kazanmış bilincimin zeminine gürültüyle dökülmüştü. Bakışlarımı Yankı'ya çevirdim. Katran rengi gözlerini son kez yakından görmek istercesine odaklandım yüzüne ama bana bakmıyordu. Tam ileriye odaklanmıştı. Anlam veremedim başta. Hatta şaşırdım da. Bir şey demesini bekliyordum. Bir veda, bir hoşça kal, en basitinden bir görüşürüz falan... Ama sessizliğini diline mühürlemiş gibiydi. Tek bir kelime bile etmemesini belki bir nebze anlayabilirdim ama yüzüme bile bakmıyordu.

Garip bir his yerleşti içime. Daha önce birine veda etmem gerekmemişti. Kimse benden gitmemişti ki veda edeyim. Hiç tanımadığım babama bile veda edememiştim ben. Veda nedir, nasıl edilir ve kime edilir bilmiyordum. Şimdi yüzüme bile bakmayan bu adama nasıl veda edecektim? Gerçi buna gerek var mıydı onu bile bilmiyordum. Aynı sınıftaydık, her gün yüz yüze gelecektik belki ama bir daha hiç yan yana gelmeyeceğimizi düşündüğüm içindi bu garip hissiyat. Duvarlarımı eriten bu adamdan uzaklaşırsam yeniden dondurabileceğimi düşünüyordum. Yeniden güvende hissedebilirdim kendimi çünkü bu yaşıma kadar o duvarlar korumuştu beni, bunu biliyordum. Bu yüzdendi bu ısrarım. Sadece kısa zamandır tanıdığım bir adamın beni bu denli etkilemesi afallamama neden olmuştu. Şimdi ise korkarak uzaklaşmak istiyordum içine düştüğüm bu belirsizlikten.

Arabada asılı duran sessizliği dudaklarımı aralayarak bozdum. "Teşekkür ederim." Dedim sesimi düz tutmaya çalışarak. Gözlerim, Yankı'nın keskin hatlı çenesinde gezinirken bana dönmesine ihtiyacım olduğunu fark etmiştim. Üst üste gelen farkındalıklar yerimde rahatsızca kıpırdanmama neden olduğunda hissettiğim panikle kapıyı açmak için hareketlendim ama sessizliği bozarak arabanın içinde yankılanan kilit sesi şaşkına uğramama neden olmuştu. Yankı kapıları kilitlemişti.

Elim kapının kolunda asılı kaldı. Gözlerime yerleşen şaşkın ifadeyle birlikte Yankı'ya çevirdim bakışlarımı. "Bir şey mi oldu?" diye sordum sesimin şaşkın çıkmasına engel olamayarak. İleriye bakan bakışları acelesiz bir şekilde bana döndüğünde yutkunmak istedim. İşte yeniden buluşmuştu siyahları elalarımla. Nasıl hissettirdiğinin bir önemi olmamalıydı, daha doğrusu bu basit eylem bir şey hissettirmemeliydi bile.

KARANLIĞI ATEŞE VER - GÖLGE ADAMWhere stories live. Discover now