7) Kaza

287 50 0
                                    

Davetliler tek tek alandan ayrılırken harekete geçememenin pişmanlığı altında eziliyordum. Muhtemelen o kalabalıktan biri kaçtığımı farkeder diye bahçe kalabalıkken kaçmaya yeltenmemiştim. Kalabalık azaldığında ise artık kaçacak yer olmadığı gerçeği yüzüme soğuk su gibi çarpmıştı. Artık davetin yapıldığı bahçede çok az kişi kalmıştı. Adım attığım anda bakışlar bana dönerdi. Parmağımı masanın gereksiz şatafata sahip altın oymalarında gezdirdim. Kaçma planımı biraz daha ertelemek en mantıklısıydı.

Annem daha fazla Cihan'a tahammül edemediğimi anlamıştı.  Üstelik herkes, Cihan'ın burnuna attığım kafadan sonra benden intikam alacağını tahmin edebiliyordu.

Annem masamızdakilerin dikkatini çekmek için boğazını temizledi. "Cihan, oğlum, bizim oralarda evlenmeden önce kızla erkek baş başa pek bırakılmaz. Sabah görüşün tabii ama gece olunca kızımın kendi evine dönmesi daha uygun olur. Günler torbaya girmedi ya. Gençsiniz yaparsınız düğünü, aceleye gerek yok." Gülümsemeye çalıştı. "Bu gece Almila'nın eve dönmesini istiyorum."

Cihan burnundaki kanlı peçeteyi çekip anneme dik dik baktı. Yüzü ceset gibi soğuk görünüyordu. Yüzünün rengi birkaç ton açılmıştı sanki. Ya da bahçenin berbat beyaz aydınlatmasından dolayı öyle görünüyordu. "Kusura bakmayın Aslı Hanım ama size sormadım."

Annem şaşkınlıktan kaskatı olmuştu. Yüzü birkaç renk açılmıştı sanki. Masaya hakim olan elle tutulur derecede yoğun bir gerginlik vardı. Sinirlerime hakim olamadığım için sesimi yükselterek konuştum. "Buna sen karar veremezsin. Kendini ne zannediyorsun? Her zaman senin istediklerine öncelik veremiyoruz maalesef annesinin küçük prensi(!) "

Bu gece hem Cihan'ın burnuna kafa atmıştım hem de ona 'annesinin küçük prensi' demiştim. Evime gitmeyi başaramayıp Cihan'ın eline düşersem canımı bedenimden koparabilirdi.

Cihan'ın yakıcı fısıltısı tüylerimi diken diken etti. "Bence sesini kesmelisin Almila. Güzel sesine zarar vermek istemiyorum. En azından burada..."

Bütün gece sessizliğini koruyan babam da lütfedip bir şeyler söyledi.
"Peki, bu geceye karışmıyorum. Sabaha az kaldı zaten. Ama yarın gece Almila eve gelse iyi olur."

Vay be. Babam pek de umursamaz değildi demek ki.

Cihan homurdandı. "Ona yarın bakarız. Kalk Almila. Gidiyoruz"

Nefesim boğazıma tıkandı. Onunla gitmemeliydim. Beni öldürürdü. "Ben gelmiyorum!" dedim tüm cesaretimi toplayarak. Beni sürüklememesi için parmaklarımı masanın oymalarına geçirdim.

Öfkeyle soludu. Pençe gibi eliyle kolumu yakaladı. Tenime gömülen tırnakları canımı acıtıyordu. "Hemen!"

Olayın mantıksızlığını aklım almıyordu. Sümüklü Cihan, koskoca Denir Aydoğan'ın kızını oraya buraya sürüklüyordu. Kendine adam diyen babam da sesini çıkartmıyordu. Allah'ım aklıma mukayet ol.

Ellerim oymalardan kayıvermişti. Titreyen elimle masadaki minik çantamı aldım. Korkuyordum. Lanet olsun ki korkuyordum. Sesimin titrememesi için dua ederek anneme baktım.
Annem endişeli gözlerle bir Cihan'a bir bana bakıyordu. "Kendine iyi bak kızım."

Ve Cihan'ın çekiştirmesiyle masadan uzaklaştım. Arabayı parkettiğimiz yere geldiğimizde hızla kapıyı açıp beni ön koltuğa fırlattı. Arabadaki ağır koku midemi bulandırdı. Cihan da arabanın etrafından dolaşarak şoför koltuğuna bindi. "Korkuyor musun Almila?"  Sesimi çıkartmadım. Gözlerimi kaçırıp yola diktim. Tehlikeli bir tınıyı barındıran sesiyle güldü. "Korkmalısın da zaten."

İNTİKAM KASIRGASIWhere stories live. Discover now