30) Bira Fıçısı

234 39 0
                                    

Yataktaki kıpırtılarla uyandım. Taştan tavan, beyaz yorgan, ayaklarıma değer sıcak ve sıkı bir ten...

Ne? Sıcak bir ten mi?

Olayı anlamak istercesine gözlerimi kırpıştırdım. Tam önümde yataktan doğrulan Tunç'u gördüğümde dünü anımsadım.

Tunç, yatakta oturur vaziyette gelip gözlerini oluşturdu .Sonra bir anda benim yataktaki varlığımı fark etti. Afalladı. Birkaç saniye bana baktıktan sonra olanları hatırlamış gibi yüz ifadesi düzeldi.

Anlaşılan ikimiz de birbirimizi unutmuştuk.

Uzun süre bakışmamızdan ve sessizliğimizden rahatsız olmuştum. Sessizliği dağıtmak için söyleyecek bir şeyler düşündüm.

"Her tarafım tutuldu senin yüzünden" diye mırıldandım.
Eh, "günaydın servisi" olarak onu kızdırmasam olmazdı.

Uykulu bir şekilde kaşlarını kaldırdı. "Benim yüzümden mi? Yatağıma yatmana izin verdim farkında mısın?"

Yorgana biraz daha sarıldım. "Evet ama hiç centilmen değilsin. Yatağın ortasına yatıp yatağı tamamen kapladın. Ben ise yatağın alt kısmında, ayaklarının arasındaki boşluğa sığmaya çalıştım. Sağ ol doğrusu baya izin vermişsin yatağına yatmama."

"Seni kurtararak hata ettim." dedi başını iki yana sallarken.

"Beni kurtarmışmış! Sen gelmesen ben er ya da geç çıkardım zaten. Kendini çok da nimetten sanma yani. Onun için söylüyorum." dedim. Sesimde öyle gıcık bir ton vardı ki ben bile bana maruz kalsaydım kendime gıcık olurdum.

Derin bir nefes aldı. "Ya sabır, ya sabır"

Yorganı burnuma kadar çekerek çaktırmadan sırıttım.

Tunç, yatağı cüssesiyle sarsarak ayağa kalktı. İki kapılı dolabının önüne yürüdü. Kapakları açtıktan sonra bir süre gözünü dolaptaki kıyafetlerde gezdirdi.

Geniş sırtına bakarken kendimi sapık gibi hissettiğim doğrudur. Ama bu duygudan rahatsız olduğumu asla söyleyemezdim.

Üstüne siyah bol bir tişört geçirdi ve elleri alt eşofmanının bağlarına gitti. Bir anda merak ve heyecanla gözlerimi üstüne diktim. Niye merak ettiğimi kendim de bilmiyordum.

Tunç umursamaz bir adamdı benim nezdimde. Onu hep donuk ve soğuk bakışlarıyla görmüştüm çünkü önceleri. Ve şimdi de benim, onun üzerine diktiğim bakışlarımı pek de umursamaz diye düşünüyordum.

Öyle de oldu. Eşofmanını çıkardığı anda şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırarak sıkı poposuna uzun uzun baktım. Vay be!

"Kendini sergilemeye ne meraklısın sen de ya! Ben senin poponu görmek zorunda mıyım?"

Umursamazca bana döndü ve "bakmayıver " dedi.

"Karşımda giyinme de bakmayayım."

"Salak mısın? Burası benim soyunma odam. Dışarıdaki izleyicilerin önünde mi giyineyim? Kıçıma bakmaya meraklı değilsen tavana falan bak. Gözünü üstüme dikme öyle. Görmemiş olursun."

Haklıydı ama yine de "Sensin salak!" diyip sırtımı ona döndüm.

Elinde kalan gri eşofmanını yüzüme doğru attı ve odadan çıktı. Son hareketine çok fena gıcık olmuştum. Eşofmanını iki elimle yırtacakmış gibi çekiştirdim ama yırtılmadı. Sakinleşene kadar birkaç küfür ettim. Eşofmanı yere attıktan sonra yorgana sarılıp ayaklarımı Tunç'un yastığına kadar uzattım.

Birkaç dakika sonra ıslak yüzüyle odaya tekrardan girdi. Demek ki yüzünü yıkamaya gitmişti. Yüzünü dolaptan çıkardığı koyu yeşil bir havluyla kuruladı.

आप प्रकाशित भागों के अंत तक पहुँच चुके हैं।

⏰ पिछला अद्यतन: Oct 31, 2020 ⏰

नए भागों की सूचना पाने के लिए इस कहानी को अपनी लाइब्रेरी में जोड़ें!

İNTİKAM KASIRGASIजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें