1.Bölüm

619K 17.1K 2.8K
                                    


1.Bölüm

Her sabah olduğu gibi 6.58'de alarmımın çalmasıyla uyandım. 7'ye kadar yatakta döndüm ve tam 7'de kalktım. Önce banyoya gittim. Ellerimi güzelce dezenfekte edip lenslerimi taktım. Evet lens takıyorum ve hayır renkli değil şeffaf. Pek anlaşılmıyor ama dikkatli bakarsanız kenarları mavi mavi sırıtıyor.
Bu arada kendimden hiç bahsetmedim. Adım Elif Alina. Alina ismi garip geldiği için arkadaşlarım Elif demeyi tercih eder. Bu arada Alina, yaz akşamlarının en güzel gecesi demekmiş. Ben aslında kış çocuğuyum. Yani Şubat doğumluyum. Anneme neden yaz gecesi diye sorduğumda "Doğum gününden dokuz ay geri say anlarsın" dedi. Evet aileler bazen garip olabiliyor. Neyse bu güne geri dönersek dolabımın karşısına geçtim ve giyebileceğim bir şeyler bakındım. Okulumuz 12.sınıflara serbest kıyafet uyguluyor ve ben de 12 olduğum için her sabah kendimi "Ne giycem ben ya?!" diye söylenirken buluyorum. Sınav stresi yetmiyormuş gibi bir de bunu dert ediniyorum. Gerçi okul açılalı daha 2 gün oldu. Yani bugün 3.gün ama olsun yine de bu stres yapmamı engelleyemiyor.
En sonunda fazla dar olmayan,streç kesinlikle yasak, koyu renk kot pantolonumla lacivert beyaz kareli gömleğimde karar kıldım. Ardından tekrar banyoya dönüp saçlarımı güzelce ıslatıp bir şekil vermeye çalıştım. Saçlarım kıvırcık olduğu için sürekli tüleriyorlar ve bir türlü istediğim gibi durmuyorlar. Kremler, köpükler, jöleler... Neler neler denedim ama yok. Neyse en azından insan içine çıkabilecek kadar yatıştırdım ve çantamı almak üzere odama döndüm. Annemle babam daha uyanmamışlardı. Emekliler tabi oh, mis! Hayat onlara güzel valla. Ama benim okula gitmem gerekiyordu. Bu yüzden babamı uyandırmak üzere yavaşça odalarına süzüldüm. Okulum çok uzak değil ama beni okula babam bırakıyor. Neyse babamı uyandırdım ve aşağıya indim. Babam hazırlanana kadar televizyonda zaplıyordum ki babam kahvaltı yapıp yapmadığımı sordu. Her sabahki rutin tartışmamızı yaptık ve kazanan babam oldu. Bu demek oluyor ki ben zorla bir dilim ekmek yedim.
Sonunda evden çıkabildik. Arabada İngilizce şarkılar dinleyip bir yandan da mırıldanıyordum. Babam da kendi anladığı kadarıyla şarkılarımla dalga geçiyordu. Yok efendim o kızın ayağına mı basmışlar da bu kadar bağırıyormuş. Yok o çocuk anangile selam söyle mi demiş. Yok işte şarkıda sex kelimesi geçmis de ben ne biçim şeyler dinliyormuşum, bu şarkının sonu nereye gidiyormuş... Neyse ki yolumuz en fazla 2 şarkılık oluyor da ben cinnet geçirmeden okula varıyoruz.
Okula varınca hemen sıraya girdim. Pek sevgili okul müdürümüz konuşma yapacakmış o yüzden herkes toplanana kadar bi süre bekledik. Sonra yeni okul yiliya ilgili bir ton laf etti, 9'ları şimdiden uyardı. Biz 12'leri bir güzel tembihledi. Hatta resmen bu sene aşık olmak yok dedi. Yani tam olarak öyle demedi ama "Bu sene önceliklerinize dikkat edin. Çocukça şeyler yapmayın. Buraya okumaya, ders çalışmaya ve iyi bir üniversite kazanmaya geldiğinizi unutmayın. Aranızdaki ilişkilere dikkat edin!" dedi. Sonra bu kadar konuşma yetmemiş gibi "12'lerin kızları kalsın! Diğerleri gitsin!" dedi.
Biz çoktan fısıldaşmaya başlamıştık. Yine ne vardı acaba?
Çok sürmeden müdür merakımızı giderdi. Konu kılık kıyafetmiş. Dar pantolon giyen var mı diye tek tek hepimize baktı. Ben kurtardım. Sanırım 3-5 kız vardı sadece. Onları azarlamak üzere bahçede bekletti. Bizeyse geçebileceğimizi söyledi.
Nihayet sınıfıma girdiğimde kendimi sırama attım. Çantama dönüp kalemlerimi çıkarmaya çalışırken bir yandan da "Ne oldu? Ne dedi müdür?" diye soran Tunç'a açıklama yapmaya çalışıyordum.
Tabi açıklamamı dinleyen sadece Tunç değildi. Bizim sınıfta eğer biraz yüksek sesle konuşursan herkes konuşmana katılır. Nitekim öyle oldu ve benim açıklamama başka birinin sorduğu soruya diğeri cevap verdi derken konu değişti bile. Ben de ders programını çıkarıp derslere baktım. Düzenli biri olduğum için ilk günden ders programını yazmıştım. Sıra arkadaşım Helin dersleri sordu. Tam okumaya başlamıştım ki Berk'e atladı ve bütün sınıfa "Dersler ne?" diye resmen bağırdı. Ben de en baştan yüksek sesle okumaya başladım. Malesef ilk ders matematikti.
Okul bir şekilde geçti.
Okuldan sonra babam arabada beni bekliyordu. Hemen arabaya bindim ve servis bekleyen arkadaşlarıma camdan iyi akşamlar diye seslendim. Aslında akşam olmamıştı ama alışkanlık iste. Okul saatleriyle oynanmadan önce 16.30'da çıkıyorduk haliyle aksam sayılırdı. Neyse eve geldiğimizde yan evin önündeki kamyon dikkatimi çekti.
Babam : Yan tarafa yeni bir aile taşınıyormuş.
Ben : İyimiş. Umarım sessiz birileridir.
Babam : Taşınana kadar yeterince ses çıktı zaten. Sessiz olsalar iyi olur.
Haklıydı. Evde sürekli tadilat vardı. Tamam biz taşınmadan önce biz de tadilat yaptırmıştık ama o zaman henüz kimse taşınmadığı için rahatsızlık vermiş olmadık. Onlar da zamanında taşınsaymış.
Odama girdiğimde hemen saçlarımı düzelttim. Okulda aynaya bakmaya korkmuştum. Ve haklıymışım çünkü saçlarım gerçekten mahvolmuştu. En iyisi yıkamak diye düşünüp duşa girdim. Duştan sonra en azından daha kolay şekil alıyorlardı. Saçlarıma işim bitince mutfağa annemin yanına indim. Biraz gün hakkında konuştuk.
Ardından ders çalışmak üzere odama geçtim.
Akşam yemeğine kadar kâh telefonla oynayıp kâh tumblra baktım. Tabi arada biraz ygs'de baktım. Yemekten sonra yine odama çıktım. Of sıkıcı dersler...
Mola verdiğimde annemlerin yanına salona geçtim. Televizyon izliyorlardı. Sonra kapı çaldı. Ben bakarım diyip kapıya gittim. Delikten baktığımda karşımda acaip yakışıklı bir çocuk duruyordu.
-

Yeni ÇocukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin