12.Bölüm

265K 12.3K 229
                                    


12.Bölüm

Ohh! Demek ki Hande anlamamıştı. Hatta yanlış anlamıştı ki bu benim işime gelir.
Hande, Ezra'ya bi sararsa Ezra, benimle uğraşmaya vakit bulamaz.
Ya-şa-sın!

"Hayırdır? Hande ne diyor? Her ne dediyse yüzün gülüyor da"

Başımla Ezra'yı işaret ettim.
"Önemli bir şey değil ya"

Helin de başıyla kalem ve defteri işaret etti.

'Ona Ezra'nın onu güzel bulduğunu söyledim.'
'Eee o ne dedi?'

Tam bu arada hoca girdi. Bir süre bekledikten sonra yazışmaya devam ettik.

'O inandı tabi.'
Sonra geri kalan olayları da anlattım. Helin gülmemek için kendini zor tutuyordu. En sonunda kafasını sıraya gömdü ve sessiz sessiz güldü.

Ezra dayanamamış olacak ki fısıldayarak "Ne anlattın bu kadar komik? Ben de merak ettim." dedi.

Kızların en büyük kaçış yoluna başvurdum.
"Kızsal bir mevzu Ezra!"

Daha fazla soru soramadı tabi. Memnuniyetle gülümsedim.

Helin bu arada biraz kendine gelmişti. Kafasını sıradan kaldırdı. Sonra Hande'yi görünce tekrar gülmeye başladı.

Hoca Helin'in gülmesini duyunca kaşlarını çatarak bizim sıraya baktı.

"Bu kadar komik olan ne Helin? Söyle de biz de gülelim."

Hah! Klasik laf da geldi. İnsan öğretmeninden bu lafı duyunca 'Anlatırız ama anlamazsınız ki hocam' demek istiyor ama denmiyor tabi.

"Affedersiniz hocam."

Hoca tekrar tahtaya dönünce Helin'den bir dirsek yedim.

Aman sanki ben ne yaptım yahu. Anlat dedi anlattım işte.

Teneffüste Helin'e dönüp "Kantine mi insek?" dedim.

Ezra da hemen arkamda olunca duydu tabi ve "Hadi inelim hep birlikte" dedi.

Gözlerimi devirdim.

"Ben Helin'e sormuştum aslında."
"Ha ben gelmeyeyim yani?!"
"Yok öyle demek istemedim de yani şey..."

Uff! Insanları kırmaktan nefret ediyorum. Ezra ne kadar gıcık da olsa ona kaba davranmaya hakkım yok.

"Öyle demek isteseydin de gelirdim zaten"

Ardından da güldü.

Yok, ben katil olucam. Ben burda insanları üzmek istemiyorum diyorum Ezra 'Gel beni boğazla!' diyor adeta.
Yüzsüz şey ya!

Helin'in çekistirmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım. Helin koluma girdi ve üçümüz kantine doğru yürüdük.

Kantine gittiğimizde Efe'nin kantin sırasında olduğunu gördüm.
Bu arada Efe benim ilkokul arkadaşım. Önceden aramız çok iyiydi. Ama bu okulda farklı sınıflarda olunca eskisi gibi çok konuşamıyoruz. Yine de aramız iyidir. Yani birbirimizi görünce selam veririz ayaküstü sohbet falan ederiz.

"Efe. Naber?"
"Aa Alina! İyiyim güzellik. Uzun zamandır görüşemedik yine. Hiç uğramıyorsun bizim sınıfa bak."
"Bana diyene bak. Sen sanki hergün beni görmeye geliyorsun bizim sınıfa."
"En son ben gelmiştim ama."

"Öhöm!"

Ezra ilgi çekmek için yalandan öksürdü.

"Efe, bu Ezra. Bizim sınıfa yeni geldi."
"Merhaba."
"Merhaba."
"İzmir'den gelen çocuk değil mi? Duymuştum adını da tanışmamıştık daha."
Ezra sadece gülümsedi.

"Zil çaldı hadi Ezra, Alina. Bir şey almayacaksanız sınıfa gidelim."
"Merhaba Helin."

Helin, Efe'yi duymamış gibi yaptı.

"Alina! Hadi dedim."

Ve sürüklenerek sınıfa çıkartıldım.
-

Yeni ÇocukWhere stories live. Discover now