5.Bölüm

305K 13.3K 647
                                    


5.Bölüm

Merdivenler boşalmıştı. Herkes sınıflara girmiş olmalıydı. Neyse ki Yusuf Hoca kızacak biri değil. Koridorda Ezra'yla yürürken ikimiz de tek kelime etmiyorduk. Sonra sessizliği o bozdu.
Ezra : Her yerde kamera mı var?
"Güvenlik açısından. Ha bi de öğrencilerin sevgili olması istenmiyor bu nedenle biraz da gözetleme amaçlı."
Ezra güldü.
"Desene işimiz zor olacak"
"İşimiz?"
Ne demek istedi şimdi bu gıcık?
Ezra : Sınıfımız burası mı?
Ona cevap vermeden kapıyı çaldım ve içeri girdim.
"Hocam bu Ezra. Yeni sınıf arkadaşımız. Halil Hoca derse girmesini istedi de."
Yusuf Hoca : Tamam kızım sen geç. Ezra sen gel bakalım tahtaya bi kendini tanıt.
Ezra tahtaya geçti. Bütün sınıf pür dikkat ona bakıyordu. Hiç heyecanlı durmuyordu. Aksine cok rahattı. Ben 3 yıldır bu okuldayım. Yine de tahtaya çıksam heyecan yaparım. Ama adam cool tabi.
Ezra : Herkese merhaba. Ben Ezra Poyraz. İzmir Fen Lisesinden geliyorum. Bu arada Ezra'nın anlamı...
Cümlesini bitiremeden tüm sınıf koro halinde "Sözü düzgün adam" dedi. Ezra güldü. Zaten sınıf da gülmeye başladı.
Ezra : Zaten siz biliyormuşsunuz.
Tunç : Alina söylemişti.
Gerizekalı! Uff! Tunç şimdi iyi bir şey yaptığını zannediyor. Bunu yüzündeki sırıtmadan anlayabiliyorum. Ama iyi bir şey yapmadı.
Ezra, Tunç'u duyunca bana doğru döndü ve sırıtdı.
Sonra konuşmasına devam etti.
"İzmir Fen Lisesinden niye geliyor bu çocuk sorunlu mu diye düşünüyorsunuz muhtemelen. Ailevi problemler diyelim. Bi nevi mecbur kaldım. Ama bu okulu da en az eski okulum kadar seveceğimi düşünüyorum."
Yusuf Hoca : Ooo! Yağ yapıyor hemen.
Sınıfça güldük.
Ezra : Yok hocam. Ben inanıyorum seveceğime.
Bu cümleyi kurarken resmen bana bakmıştı. Hadi ama çok fazla film izliyorsun Alina!
Yusuf Hoca : Tamam. Sanırım bu kadar. Ben de sana kendimi tanıtayım. Edebiyat hocanızım ismim Yusuf. Şimdi istediğin yere geçebilirsin.
Ezra şöyle bir sınıfa baktı. O sırada Hande "Benim yanım boş" dedi sırıtarak.
Hande bizim hemen sağımızdaki sırada oturuyordu. Yani aynı hizadaydık. Ezra onun yanına oturursa aramızda sadece küçük bir koridor mesafesi olacaktı. Aman banane canım.
Ezra Hande'yi duyunca bu tarafa doğru yürümeye başladı. Anlaşılan Hande'nin teklifi cazip geldi. Sıramın yanına kadar geldi. Tam Hande'nin yanına oturacak derken benim tam arkamdaki sıraya oturdu.
Hande sinirle ona baktı.
Ezra ise "Boyum uzun kimseyi rahatsız etmeyeyim diye en arkaya oturdum. Yanlış anlamayın millet" dedi.
Berke ve Tunç ona sessiz alkış gönderdiler. Hande ikisine de kötü bakışlar atınca vazgeçtiler.
Bu arada Yusuf Hoca masasına oturmuş, kitap okuyordu. Edebiyat dersi olduğu için ders işlemiyor bizim ders çalısmamıza izin veriyordu.
Tam önüme dönmüş sessiz sessiz soru çözecekken arkadan omzuma dokunulmasıyla irkildim.
Arkamı döndüm Ezra yüzüme bakıyordu. Fısıltıyla "Efendim?" dedim.
Ezra : Ya sıkıldım. Ders falan anlatmayacak mı hoca?
"Hayır. Serbest bıraktı bizi kendi kitaplarımızdan test çözüyoruz."
"Kitabım yok ki yanımda."
Rastgele bir kitap uzattım "Al bunu çöz ama fazla bastırma sonra silerim" dedim. Tabi ardından bir uçlu kalem de verdim.
"Teşekkürler"
Önüme dönüp soru çözecektim ki bu sefer de Helin omzuma dokundu.
"Efendim?"
"Bana anlatmak istediğin bir şey var mı Alina?"
"Ne gibi?"
Ne diyor şimdi bu kız?!
"Çok yakınsınız. Doğru söyle aranızda bir şey mi var?"
"Kimle?"
"Ezra'yla"
Hönk?!
"Yok artık. Helin öyle bir şey olsa ben sana söylemez miyim. Hem sessiz ol yoksa duyacak."
Ezra : Duydum bile.
Pis pis sırıtıyordu.
"Sevgili gibi göründüğümüzü bilmiyordum."
"Helin'e öyle gelmiş zaten. Di mi Helin?"
Helin : Hı hı.
Ezra, bir sır veriyormuş gibi Helin'e doğru yaklaştı "Zaten sevgili olsak bunu belli etmezdik. Bu okulda yasakmış" dedi.
Gözlerimi devirdim.
Helinse kıkırdadı. Sonra ona öldürücü bakışlar atınca sustu.
Tekrar önümüze döndük.
Tam soruyu çözecektim Helin yine omzuma dokundu. Sinirle ona döndüm. Kitaba bir şey yazmış onu işaret ediyordu.
'Ezra iyi birine benziyor.'
Ben de hemen altına 'Aynı fikirde değilim.' yazdım.
'Ama neden?' yazdı Helin.
'Bak dün bize geldiler ve tavırları çok sinirdi.'
'Dün sizde miydiler? Niye ki?'
Bu sefer yazmak yerine "Kimseye söylemeyeceğine söz ver" diye fısıldadım.
"Söz" diye fısıldadı o da.
'Hemen yanımızdaki eve taşındılar. Annem davet etmiş tanışma amaçlı.' yazdım.
Nedenini bilmiyorum ama komşu olduğumuzu herkesin öğrenmesini istemiyordum. Helin güvenilir biri ayrıca söz verdi, kimseye söylemez.
Helin 'Vay! O zaman bugün çocuğu hiç görmedim derken yalan söylüyordun.' yazdı.
'Ne deseydim Helin? Manken gibi çocuk mu deseydim?'
Bunu yazdıktan hemen sonra Ezra'nın okumadığından emin olmak için arkama döndüm. Kitaba gömülmüş soru çözüyordu. Hemen yazdıklarımızı sondan başlayarak sildim. Helin kıkırdıyordu.
'Ondan hoşlanıyorsun' yazdı.
"Hiç de bile" diye fısıldadım.
Bu da nerden çıkıyor ya?!
Tabi ki ondan hoşlanmıyorum.
-

Yeni ÇocukOnde as histórias ganham vida. Descobre agora