30.Bölüm

230K 10.6K 453
                                    

30.Bölüm

Helin'in ağzından :

Akşam Ezra'yla Alina'yı yakınlaştırmak için elimden geleni yapmıştım.
Aslında Ezra'yı tam tanımamış olsam da Çetin'den daha iyi biri olduğuna eminim.
Çetin'in Alina'yla çıkmaması için Ezra'yla aralarını yapmaya çalışıyorum resmen.
Uf!
Acaba Alina'ya anlatsam ne der?
Ya aramız bozulursa?
Neyse en iyisi bir süre daha beklemek.
Ezra'yla çıkmaya başlarlarsa anlatırım zaten.

Alina'yla birlikte kahvaltı yaptıktan sonra arabaya bindik.
Ben varım diye benimle arka koltuğa oturdu Alina.
Yoksa kesin ön koltuğa oturmak için evden de jet hızıyla çıkardı.
Mesele ön koltuk değil aslında.
İkisi de birbiriyle uğraşmaya bayılıyor.

Okula gidince Çetin'i gördüm.
Bana işaret verip arka bahçeye gitti.
Ezra ve Alina'yı bir şekilde atlatıp arka bahçeye geçtim.

Kim bilir yine ne isteyecek bu sinir bozucu mahluk!

"Ne var Çetin?"
"Sen görmeyeli ne kadar da kaba bir kız olmuşsun böyle Helin. Sana hiç yakıştıramadım."

Ooof!
Resmen gel beni boğazla diyor ya!

"Ne istediğini söylemeyeceksen gidiyorum."
"Dur. Söyleyeceğim tabi ki. Senden bir konuda fikir alacağım sadece."

Fikir mi?

"Nedir?"
"Alina'ya şarkı söylemek istiyorum. Biliyorum kızlar sever böyle şeyleri. Ama hangi şarkıyı söyleyeceğime karar veremedim."

Sabırsızca kıpırdandım.
Biri görmeden gitmek istiyorum şuradan.

"Hangi şarkıları düşündün sen?"
"Şarkı düşünmedim ben. Sen söyleyeceksin onu."
"Birden nasıl bulayım şimdi?"
"Aklına ilk geleni söyle. Böyle pişmanım bana dön tarzı bir şarkı olsun."
"O zaman arabesk şarkılara bak Çetin. Ben gidiyorum."

Tam arkamı dönmüştüm ki koluma yapıştı.
Feci halde sıkıyordu.
Kesin morardı orası kesin.

"Bırak!"
"Sen de dalga geçmeyi bırak o zaman."
"Tamam. Nil'den Rüzgar'ı söyle o zaman."
"İşe yarar mı dersin?"
"Her hâlükarda Alina seni affetmeyecek. En azından onun sevdiği bir şarkıyı söylemiş olursun."

Kolumu sertçe bıraktı.

"Öğle arası sınıfınızdayım. Tam buçukta Alina'nın sınıfta olmasını sağla."

Emredersiniz.

"Yapmayacağım."
"Whatsapp desem, fotoğraf desem?"
"Of! Allah belanı versin derim ben de."
"Anlamadım?"
"Tamam Çetin tamam."

Yanından hızlıca ayrılıp sınıfa gittim.

"Helin sen neredeydin?"
"Nerede olucam canım geldim işte."
"Bak benden gizli sevgili yaptıysan ve bana söylemiyorsan seninle çok pis bozuşuruz ona göre Helin."

Bunu söylerken gülüyordu tabi ki.
Ben de zoraki gülümsedim.

"Olur mu öyle şey canım."

İlk teneffüs soluğu B'lerde aldım.
Çetin yoktu.
O sınıftan arkadaşım olan Gamze'nin yanına gittim.

"Naber Gamze?"
"Aa Helin hoşgeldin. İyi senden?"
"İyi ben de. Sizin sınıf bi az göründü bugün gözüme. Tenefüs olduğu için mi öyle yoksa birileri mi yok?"

Bunu mümkün olduğunca normal sormuştum.
Şöyle bir sınıfa bakındı.

"Tenefüs olduğu için de boş tabi ama bugün Çetin'le çetesi de yok."
"Aa! Yine ne çakallık peşindeler acaba?"
"Valla bilmiyorum ama Yusuf'un söylediğine göre Çetin'in arkadaşlarından birinin elinde gitar kutusu gibi bir şey varmış."
"Hmm."

Ekipmanları toplamış prova yapıyorlar muhtemelen.

"Neyse Gamze görüşürüz birazdan zil çalar ben gideyim."
"Tamam canım görüşürüz."

Sınıfa geçtiğimde Alina'yı Ezra'nın sırasında buldum.
Doğru bugün birlikte oturacaklardı.
İlk ders niye yanımda oturdu ki Alina?

"Canım, geçmişsin Ezra'nın yanına."

Hınzır bir şekilde gülümsedim.
Alina gözlerini devirdi.

"Bir anlaşmamız vardı. O yüzden geçtim."
"İlk ders geçmeyince ben unutmuşum."
"Ezra sağ olsun ilk ders otur sonra gelirsin dedi."

Bunu söylerken Ezra'ya yan yan bakmayı da ihmal etmedi tabi.

"Lütfetmişsin Ezra sağ ol."

Elimden geldiğince dalga geçer bir tonda söyledim.

İkisi de güldü.

"Ne demek Helincim. Her zaman."

Ah Ezra!
Gıcıklık yapmadan durabilsen iyi bir enişte olacak senden ama...
Neyse Çetin'den bin kat iyi.
Of!
Çetin bugün şarkı söyleyecek bi de ya.
İnşallah Alina'nın aklını karıştırmaz geri zekalı.

"Helin!"
"Ha, ne?!"

İkisi de kahkaha atmaya başladı.

"Daldın gittin yine."
"Ay öyle oldu birden. Ne diyordunuz?"
"Öğlen bir değişiklik yapıp dışarıda mı yesek diyorduk. Ne dersin?"
"Olmaaaz!"

Fazla mı ani çıktım ne!

"Niye?"
"Geç kalırız."
"Yok ya en geç, derse on dakika kala gelmiş oluruz."

Olmaz işte buçukta burda olmamız lazım.
En azından Alina burda olmalı.

"Yarın yapalım mı şunu?"
"Yarın cumartesi Helin."
"Tamam haftaya yaparız o zaman. Ya da dershane çıkışı falan? Hem daha fazla zamanımız olur."
"Olabilir."
"Tamam. Yarın dershane çıkışı gelip sizi alıyorum birlikte dışarıda yiyoruz."
"Anlaştık Ezra."

Oh!
Kurtardım.
Ah Çetin ah!
Şu günü bir atlatayım hemen anlatacağım Alina'ya her şeyi.
Kızarsa kızsın.
En azından benden doğrusunu dinler.

Derslerde tek başıma oturunca düşünecek bir sürü zamanım oldu.
Öyle ki kafa patlatmak deyimini gerçeğe dönüştürmek üzereydim.
Resmen başım ağrıdı düşünmekten.
En sonunda 'Alina bana inanır ya!' diye bir sonuca vardım.
Şu öğleni bir atlatalım ilk fırsatta söyleyeceğim.

Öğle arası yemekten sonra kantinde biraz oturduk.
Telefonuma birden gelen mesajla sıçradım.
Ezra ve Alina dalga geçmeden duramadı tabi.

Mesaj Çetin pisliğindendi.

'10 dk. sonra sınıfta olsun Alina. Şu Ezra denen yeniyi de getirme sakın. Ya da getir getir. Getir de görsün gerçek aşkı asdfghjkl'

Geri zekalı!
Gerçek aşkmış!
Senin neyin gerçek ki aşkın gerçek olsun.
Bir de dalga geçmiş ya.
Of!

Tam Alina kalkıp sınıfa gidecekti ki koluna yapıştım.

"Dur."
"Ne oldu?"
"Şeey birazdan gideriz hep birlikte. Gitme şimdi."
"Helin iyi misin?"
"İyiyim. Ama biraz daha oturmak istedi canım. Sınıf bomboştur zaten gidip ne yapacağız."

Omuz silkip geri oturdu.

Bir süre hiçbirimizden ses çıkmadı.
Muhtemelen delirdiğimi falan düşünüyorlardı.
Sonra saate baktım.
Tam buçuktu.

"Hadi sınıfa gidelim."

Bu sefer feci baktılar.
Gerçekten 'Bu kız iyi değil' ifadesini gördüm gözlerinde.

Hep Çetin salağı yüzünden.
N'apıyım!

"Ya burda oturalım dedim ağzınızı açmadınız. Ben de gidelim madem dedim."

Kafa sallayıp ayaklandılar.

Sınıfa hep birlikte girdik.
Girmemizle müziğin başlaması bir oldu.
Yandaki çocuklardan biri, adını gerçekten bilmiyorum benim için Çetin'in yancısı olarak geçiyor, gitarla girdi şarkıya.
Kısa bir introdan sonra Çetin şarkıya girdi.

'İnsan yalnız kalamaz, yapamaz ah
Döner durur yatağında, uyuyamaz ah

Ben seni kaybettim, anladım vah
Gündüzleri gecelere zor bağladım vah

Hani zaman herşeye ilaç ya, yalanmış aah
Hani aşklar hep gelip geçer ya, kalırmış aah

Rüzgar esti üstüme üstüme üstüme oof
Seni vurdu yüzüme yüzüme yüzüme oof

İnsan yalnız kalamaz, yapamaz aah
Döner durur yatağında, uyuyamaz oo'

Kahretsin ki Çetin'in sesi gayet güzeldi.

Şarkı bitince Alina'nın yanına gitti.
Önünde diz çöküp "Bana bir şans daha verir misin prenses?" dedi.

Alina'ya baktım gözleri dolmuştu.
Elleriyle yüzünü kapatarak sınıftan çıktı.
Tabi ben de peşinden.
Kapının önünde dikilen çocukları zor geçip hızla tuvalete yöneldik.
Tuvalete girdiğimizde iki tane onuncu sınıf bize öcü görmüş gibi baktı.

"Kızlar siz bi çıkar mısınız?"

Kafa sallayıp çıktılar aceleyle.

Alina'nın koluna girip lavabolardan birinin karşısına geçirdim.
Yüzüne hızlı hızlı su çarptım.

Biraz sonra yüzünü tamamen gördüğümde gözlerinin kıpkırmızı olduğunu fark ettim.

"Tatlım iyi misin?"
"Allah belasını versin onun!"
"Haklısın. Adi, şerefsiz, piç!"

Ao!
Iyice küfüre teşvik ediyorlar resmen beni ya!

Alina biraz kendine gelince tuvaletten çıktık.

"Sınıfa gitmek istemiyorum."
"Ne yapalım peki? Bahçede hava almak ister misin?"

Kafasını hayır anlamında salladı.
"Çetin sınıfta bekliyordur o yüzden sınıf olmaz, bahçeye gitsek hemen görür. O yüzden ben başka bir yerde olacağım. Sen Çetin'e Alina düşünecek der misin?"

Düşünecek mi?
Hayır demen gerekiyordu Alina.

"T-ta-tamam."

-


Ah Çetin ah!
Kızın kafasını karıştırdı bak.


Size hiç kıyamıyorum, yazar yazmaz paylaştım :)) Votelar artarsa sevinirim okuyucu sayısına göre düşük :( Üzmeyin lütfen beni :/


Ee sizce nasıldı bölüm? :) Yorumlarınızı bekliyorum :))

Yeni ÇocukWhere stories live. Discover now