21.Bölüm

251K 12.3K 1.2K
                                    

21.Bölüm

Zil çalınca herkes sınıfa doluşmaya başladı.
Biz de kendimize çeki düzen verip uslu uslu oturduk sıramızda.

Okul çıkışı sırf ön koltuğa ben oturayım diye acele ettim.
Amacım Ezra'dan önce sınıftan çıkmaktı.
Zil çalmadan önce zaten çantamı toplamıştım.
Zile 5 dk kala Helin bana döndü.

"Niye toplandın hemen?"
"Acele etmem gerek."
"Ne oldu ki?"
"Ya önemli bir şey değil Helin."
"Benden ne gizliyorsun Alina?"

Haydaa!
Ne gizleyeceğim yahu!
Sadece ön koltuğa oturmak istiyorum hepsi bu.
Tabi bunu söylersem benle dalga geçecek.

"Gizlediğim bir şey yok canım."

Tek kaşını kaldırıp bana baktı.
O sırada Ezra arkadan konuşmamıza daldı.

"Aa Helin ben tek kaşımı kaldıramıyorum ya!"

Sağ ol Ezra.
Biz de bütün okul bunu merak ediyorduk.
Hepimizin aklındakini soru işaretleri silindi.
Hey millet, Ezra tek kaşını kaldıramıyormuş!

Gözlerimi devirdim.

"Bak bunu yapabiliyorum ama."

Ardından o da gözlerini devirdi.

Tam Helin'e dönmüştüm ki zil çaldı.
Ezra çantasını alıp kapıdan çıkarken ben dış kuvvetlerin etkisiyle sıramda kalakaldım.
Buradaki dış kuvvet şüphesiz Helin'di.

"Efendim?!"
"Doğru söyle ne oluyor?"
"Canım bir şey olduğu yok. Sadece Ezra'dan önce çıkıp ön koltuğa oturmak istemiştim hepsi bu."

Helin kıkırdamaya başladı.

"Sayende geç kaldım."

Ben burda sinirliyim hâlâ gülüyor ya.

"Özür dilerim canım ya. Yarın da sen binersin diyeceğim ama olmaz."
"Niye ki?"
"Pes Alina! Hemen unuttun mu?"

Anlaşılan unuttum.

"Neyi yahu?"
"Yarın size geleceğim ya"
"Aa tamam. Tamam canım bari babam beni okulda bırakmaya karar vermeden arabaya koşayım. Görüşürüz yarın."
"Görüşürüz. Dikkat et koşarken düşme."

Sakarlığıma imada bulundu hanımefendi.
Ne yapayım bazen gerçekten sakar olabiliyorum ama öyle her zaman değil ki.

Bahçeye çıkıp arabaya bakındım.
Gözlerime inanamadım.
Ezra arabanın yanında dikiliyordu.
Niye binmemiş bu çocuk?

Arabaya ilerledim.
Arabanın yanına gelince Ezra ön kapıyı benim için açtı.
Ben bindikten sonra da kapattı.
Kendisi de arkaya bindi.

Şaşkınlıktan bir karış açılan ağzımı güçlükle kapatıp babama baktım.
Çünkü babam şu tipik baba kıskançlıklarını sıkça yapan bir insandır da.
Ama hayret ki gülüyordu.

"Sen sabah somurtunca Ezra'nın içi el vermemiş."
"Teşekkür ederim."

Aslında tamamen nezaketen söyledim.
Yoksa hâlâ ön koltuğun benim hakkım olduğunu düşünüyorum.
Tabi kapıyı açmasına falan hiç gerek yoktu.
Centilmenlik böyle bir şey işte.
Aferin bay gıcık!

Eve geldiğimizde annem bizi kapıda karşıladı.

"Ezra bi gelir misin oğlum?"
"Efendim ?"

Hayırdır annecim?

"Canım senin derslerin iyi, değil mi?"
"Evet efendim."

Anne korkuyorum.

"Alina'ya da yardımcı olur musun canım?"

İşte tam da bundan korkuyordum.
Yüzündeki gülümsemeye bak Ezra'nın ya.

"Tabi ki yardımcı olurum. Çözemediğin sorular olursa sorabilirsin bana Alina."
"Soru değil de konu açısından diyorum Ezracım. Soruları öğretmenlere de sorar da sen biraz çalıştır."

Sağ ol annecim. Çok iyisin(!)

"Tamam. Bu akşam geleyim mi Alina?"

Hayır.
Gelme.
Bu akşam da gelme yarın akşam da...

"Iıı şeeey..."
"Gel tabi oğlum müsaitiz biz. Fizik falan bakarsınız biraz."

Emrivakinin böylesi!

"Tamam o zaman akşam görüşürüz."
"Güle güle."

Uff.
Eve girer girmez sinirle anneme döndüm.

"Hayırdır anne?"
"Ezra ne güzel yardım edecek işte."
"Ben onun yardımını istemiyorum ki"
"Niye yavrum? Ne güzel anlatacak çocuk."

Belki ben istemiyorum.

"Anne en azından bana sorabilirdin."
"Nankörlük yapmasana kızım. Ben seni düşünüyorum sen sürekli dırdır ediyorsun."

Hah bi de nankör oldum.

Sinirle odama çıktım.

"İstemiyorsan söyleyeyim gelmesin."

Ya evet önce çağır sonra istersen gelmesin.

"Hayır anne tamam. Teşekkür ederim anne! Çok iyisin!"

-

Votelerinizi bekliyorum :)

Yeni ÇocukWhere stories live. Discover now