Bölüm 5-İlke

387 293 13
                                    

Denizden çıktığımızdan beri tüm bedenim titriyordu. Hava yeterince soğukken neden denize girmek için bu kadar ısrar ettiklerini anlamamıştım. Selim'in boşta olan kolunu alıp belime sardım. Kıyafetlerimiz de ıslanmıştı. Saçlarımın ıslaklığı daha da üşümeme neden oluyordu. O kadar üşüyordum ki hastalanacağımı biliyordum.

Biraz ısınmak için yürümem gerektiğini düşündüm. Sıcak kumların arasına sakladığım ayaklarımı açığa çıkarttım. Islak kumlar ayaklarıma yapışmıştı. Denizden gelen esinti tüm bedenimi okşuyordu. Beren'e doğru dönüp "Sahilde yürümeye ne dersiniz?" diye sordum. Cebinden iki sigara çıkartıp birini Görkem'e verdi. Sigarayı bana doğru uzatıp salladı. "Biz burada biraz daha oturalım. Siz gidin. Yetişiriz size," dedi. Görkem hiç itiraz etmeden sigarayı almış, cebinden çakmağını çıkartıp önce onun sigarasını yakmıştı.

Bu kadar çok içmesine kızıyordum. Sigaraya en üzgün olduğu zamanlarda başlamıştı. Saçlarının döküldüğü, neredeyse her gün sinir krizleri geçirdiği bir dönemdi. O zamanlar iyi geldiğini düşündüğüm için sesimi çıkartmıyordum. Zaman geçtikçe gün içinde içtiği sigara sayısı artmıştı. Artık ona ne kadar kızsam da bırakamıyordu. Bu duruma ne kadar bozulduğumu belli etsem de aldırmıyordu.

Yerimden sinirle kalktım. Ayağa kalkması için Selim'e elimi uzattım. Farkında olmadan çattığım kaşlarımı fark ettim. Elimden destek alıp ayağa kalktı. Üzerimizdeki kumları silkeleyip yanlarından ayrıldık. Dalgaların kıyısına doğru yürümeye başladık. Ayaklarımıza dalgalar çarpıyordu. Bu bana huzur vermişti. Suyun soğukluğuna bu defa aldırmadım. Uzanıp Selim'in elini tuttum. Başımı omuzuna dayadım. "Sigara içmelerine bu kadar tepki vermemelisin hatun," dedi. Başımı hızla omuzundan kaldırıp yüzüne baktım. Ağzımı bir şeyler söylemek için açtım. Sonra sadece nefesimi dışarıya üfleyip geri kapattım. Bu konu hakkında konuşup kavga etmek istemiyordum.

Selim de arada bir sigara içmeye başlamıştı. Bu durum daha da sinirlenmeme neden oluyordu. Bana sigara içmeyi savunmasına inanamıyordum. Böyle giderse yakında ben bile başlayabilirdim. Cevap vermeyince yeniden konuşmaya başladı. "Senin bu anne tavırlarının hastasıyım biliyorsun değil mi?" gözlerimin yakınına bir öpücük kondurdu. Bu hareketi yumuşamamı sağlamıştı. Dudak kenarlarımın yukarıya doğru kıvrıldığını fark ettim. Sözlerine "Şimdi bir sigara içsem bana da kızarsın," diye devam etti. Şaka ile karışık vücuduna yumruklar atmaya başladım. Beni belimden tutup kendisine çekti. Boynumdan öpmeye başladı.

Birilerinin etrafta olup olmadığı kontrol etmek için çevreye bakındım. Etrafta hiç kimse yoktu koca sahil sanki bize aitti. Beren'lerden görülemeyecek kadar uzaklaşmıştık. Artık vücut ısım eski haline dönmüştü. Boynumdaki başını okşamaya başladım. "Burada biraz oturalım mı?" deyip yere çöktüm.

Yanıma oturup beni yeniden öpmeye başladı. Kıkırdıyordum. "Yanındayken bile seni özledim. Bir dahakine yalnız gelmeliyiz," dedi. Yaz boyu sadece birkaç defa görüşebilmiştik. Yine de burada Beren'le olduğum için mutluydum. Artık Selim'le yüzlerimiz arasında sadece santimler vardı. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Sırtüstü olduğum yere uzandım. Üzerindeki tişörtünden onu çektim. Yanıma yattı.

Güneş batmaya başlamıştı. Gökyüzündeki kızıllık denize yansıyordu. Manzara muhteşem görünüyordu. Gökyüzüne baktıkça artık bizden çok uzaklarda olan Gökçe'yi düşünmeye başladım. Artık yanımızda değildi. Keyifsiz bir hareketle yerimden doğruldum. Dizlerimi karnıma çekip oturmaya başladım. Selim de yerinden doğrulup kolunu omuzuma attı. "Ne oldu şimdi?" diye sordu. Boştaki omuzumu silktim. Kolunu omuzumdan çekip arkadaki boşluğa koydu. "Yine Gökçe değil mi?" dedi. Hafif kırgın ses tonumla "Evet yine Gökçe," dedim.

Kızmış gibiydi. Eliyle alnını ovmaya başladı. Sonra sert bir hareketle elini dizinin üzerine koydu. Bana doğru başını çevirdi. Biraz yüzümü inceledikten sonra konuşmaya başladı. "Bunu artık söylemekten sıkıldım. Kaan'ın bu işle bir ilgisi yok," yüzüne bakmam için başımı kendisine çevirmişti. Konuşması bitince yüzümü denize çevirdim. "Nasıl bu kadar emin olabildiğini anlayamıyorum," dedim.

Bu konuda defalarca kavga etmiştik. İkimizin de kendince haklı sebepleri vardı. Ayağa kalkıp küçük adımlarla etrafta dolaşmaya başladı. Elleriyle başına tutuyordu. "Kız intihar etti. Daha neye inanmıyorsunuz?" kollarını sallayarak bağırıyordu. Bu defa onunla kavga etmek istemiyordum. Cevap vermemeye karar verdim. Yerden aldığı çakıl taşlarını denize atıyor, suda sekmelerini izliyordu. Bana arkasının dönük olması kavganın büyümeyeceği anlamına geliyordu.

Onun bu halini görmemek için başımı sahilin diğer tarafına çevirdim. Gözlerim dolmuştu. Karşıdan bize doğru gelen Beren ve Görkem'i gördüm. Hemen ayağa kalktım. Selim'in elini tuttum. "Tamam, konuyu kapatalım. Geliyorlar," dedim. Beni alnımdan öptü. Onlara doğru el ele yürümeye başladık. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim. Eğer konuyu anlarlarsa dahil olurlardı. Bunun büyümesini istemiyordum. En azından bugün için.

Kontrolsüz 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin