Bölüm 11

284 219 16
                                    

Otobüsten inmiş hızlı adımlarla kampüse doğru yürüyorduk. El ele tutuştuğumuz için pek de hızlı gittiğimiz söylenemezdi. Selim piyano çalarken kullandığı yeteneğini gitarda da denemek istiyordu. Bunu ilk bizlerle denemek istemişti. Heyecanlıydım. Ortaya nasıl bir görüntü çıkacağını bilmiyordum.

Ayağımdaki topuklu botlar yüzünden kampüsün yokuş yolunda çıkmakta zorlanıyordum. Görkem beni düşersem tutmak için attığım her adıma bakıyordu. Bana bakmaktan kendi önüne bakamıyordu.

Merdivenlere gelince elinde telefonla bizi bekleyen İlke'yi gördüm. Sabah bizi uyandırmıştı. Bununla da kalmayıp evden okula gelene kadar tam on beş defa çabuk olmamızı söylemek için aramıştı. Onu görünce gülümsedim. Yanına doğru adımlarımızı daha da hızlandırmış şekilde gitmeye başladık. Yüzünde kızgın bir ifade vardı. Kaşlarını çatmış bize bakıyordu. Biz merdivenlerden çıkmaya başlayınca elindeki telefonu bize doğru sallamaya başladı. "Saatin kaç olduğundan haberiniz var mı?" eminim ki Selim'den daha telaşlıydı. Görkem "Uyanır uyanmaz geldik. Hala açız," dedi. Onun bu sözlerinden sonra bakışları biraz duruldu. Gülerek "Daha çabuk gelseydiniz. Provaya başladık," dedi.

Yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum. "Geldik işte," şirinlikler yapmaya çalışıyordum. İşe yaramış gibiydi. Benim boşta olan elimden tutup sürüklemeye başladı. Görkem'in elini bırakmak zorunda kalmıştım. Merdivenleri neredeyse koşarak çıktık. Ona yetişmek için birkaç defa yolda takıldım. "Bari bir çay içseydik," nefes nefese konuşmaya çalışmıştım. Midem kazınıyordu. Su bile içmemiştik. "Yarım saat sonra ara veririz," oldu cevabı. Başımı yana eğdim ve yeniden merdivenlerde arkasından sürüklenmeye devam ettim.

Müzik odasının kapısını açtı, eliyle içeriyi işaret edip "Buyurun," dedi. Selim elinde gitarla bir şeyler çalıyordu. Bizi görünce gülümsedi. "Birkaç deneme yaptık ama başarılı olamadık," yüzünü geri gitara çevirmişti. Karşısında duran üç sandalyenin ortasındakine oturdum. "Kendini fazla zorlama ilk kez deniyorsun," dedim. İlke beni onaylarcasına elini omuzuma yerleştirip " Bende söylüyorum ama dinlemiyor." dedi.

Görkem ve İlke de yerlerine oturduklarında Selim oturuşunu düzeltti. "hazırsanız başlıyorum?" konsantre olmuştu. Elini gitarın tellerinin üzerine koyup gözlerini kapattı. Elinin hareket etmesiyle gözlerimi kapattım. Bu ana odaklanmak istiyordum. Birkaç saniyelik bir görüntü bile olsa kaçırmak istemiyordum.

Her çaldığı nota ile birlikte zaman akıyordu. Fakat gözümün önüne hiçbir görüntü gelmiyordu. Onun kendisini zorladığı kadar ben de zorluyordum. Şarkı bittiğinde tek gözümü açtım. Elleriyle başını tutmuş "Of" çekiyordu. Sonra diğer gözümü de açtım. İlke çoktan yanına gitmiş omuzlarını ovuyordu. Bizim teselli etmemize fırsat vermeden o bir şeyler söylemeye başladı. Selim anlayışla karşılayacak durumda gibi gözükmüyordu. Eliyle gitara vurup sertçe yere koydu. Ayaklarıyla yeri tekmelemeye başlamıştı. Arada bir başaramayacağım naraları atıyordu.

Görkem'e dönüp baktım. Sessizce olanları izliyordu. Benim bakışlarımı görünce acıktığımı söyleyeceğimi sanmış olacak ki konuşmaya başladı. "Birer çay içsek size de iyi gelir," bana göz kırptı. Selim hemen ayağa kalkıp "Haklısın. Biraz kendime gelmeliyim," dedi. İlke daha yeni başladığımızı birkaç deneme daha yapmamızı söylese de çoktan Görkem'le kapının yanına gitmiştik. Onlardan önce çıkıp kantine doğru yürümeye başladık.

Merdivenlerden inerken "Acaba ben yeteneğimi nasıl geliştirebilirim," diye sordu. Omuz silktim. "Duyguları yönetmeyi deneyebilirsin," dedim. Bir an durup bana baktı. "Bu iyi fikir. Denemeliyim," dedi. Kolunu belime sarıp beni kendisine çekti. Karşıdan geçen öğretmenlerin bize karşı bakışlarını görünce ondan biraz ayrıldım.

Kontrolsüz 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin