Bölüm 21

117 72 2
                                    

Artık bacaklarımın tutmadığını hissediyor, ayakta durmakta zorlanıyordum. Tüm vücudum titriyordu. Artık bu her ne ise bitsin istiyordum. Kaan hiç konuşmuyordu. Beklemek beni sıkmaya başlamıştı. Saniyeler saatler kadar zor geçiyordu. "Artık gözlerimi açabilir miyim?" sesim titremişti. Cümlemin bitişiyle kendimi yerde buldum. Elimi yerdeki bulunan taşlarda ve çimenlerde gezdirirken "Tabi açabilirsin, söylemeyi unuttum özür dilerim," dedi.

Başladığımız yerdeydik. Apartın arkasındaki çöplük olarak kullanılan alanda. Ellerimi yüzüme sıkıca bastırdım "Az önce olanları gerçekten yaşadık değil mi?" Kaan'a bakmak istemiyordum. Az önce yaşananları tekrar tekrar zihnimden geçiriyordum. Boğazını temizleyip, "Evet, hepsi gerçekti," dedi.

Orada bir saate yakın kalmıştık. İlke çoktan aparta gelmiş olmalıydı. Telefonum odamda kalmıştı. Çok endişelenmiş olmalıydı. Yerimden hızla kalktım ve bunu dile getirdim. Gülmeye başladı, "Oradaki bir saat bu dünyada yalnızca beş dakikaya eşit," dedi. Alaycı gülüşü sinir bozucu olsa da zaman kaybetmemiş olmak garip hissettirmişti. Üzerimdeki tozları temizledikten sonra "Hadi gidelim," dedim ve arkama bakmadan hızlı adımlarla yürümeye başladım.

Paspasın altına sıkıştırdığım anahtarı çıkartırken Kaan daha aparta yeni giriyordu. İçeriye girdiğimde ayakkabılarımı eşikten kuvvet alarak çıkarttım. Mutfak tezgahına koşup sürahiden kendime bir su doldurdum. Suyun tadı bile bir başkaydı sanki. Kendimi günlerdir bir karanlık odada aç ve susuz kalmış gibi hissediyordum.

Kapıda Kaan'ı ve her zamanki delici bakışlarını görünce biraz geri çekildim. Belki de onunla tekrar bu kadar yakın olmam için biraz zaman geçmesi gerekiyordu. Ayakkabılarını çıkartmasını bekledikten sonra odama geçtim. Bir sigara yakıp yatağımın üzerine oturdum. Dolabımın ve yerdeki kilimin birleşme noktasına odaklandım. Yaşananlar, bizden farklılıkları gözlerimin önünden geçip duruyordu. O noktadan bakışlarımı ayırmadan "Bu kadarı sanırım bana fazla geldi," dedim. Bir sandalye çekip yanıma oturdu.

"Sana bu kadar ağır şeyler yaşatmamalıydım. Beren senin de Agross'da olmanı öyle isterdim ki..."

Gözlerimi ayırmadan aynı noktaya bakıyordum. Hem oradan korkmuştum hem de bir şey beni oraya çekiyordu. Kendimi hiç olmadığım kadar mutlu hissetmiştim. Bu yolculuk işinden kimlerin haberi olduğunu bilmiyordum. Başımı ona çevirdiğimde hareketsiz şekilde beni izlediğini gördüm. Ona bir yaratıkmış gibi bakan gözlerim bile hareketsizliğini bozmamıştı.

"Bu yaptığın yolculuklardan kimsenin haberi var mı?"

"İlk öğrenen sensin."

"Bahsettiğim, senin evreninden kimsenin haberi var mı?"

"Birkaç güvendiğim kişi haricinde yok. Bu Agross'da çok yapılan bir durum. Gittiğimiz yerler farklı sadece."

"Ama benim oraya gitmem tehlikeliydi..."

Başını sallayıp gözlerini kapattı. Acı çeker gibi bir hali vardı.

"Seni oraya götürmek istiyordum buna karşı koyamadım. Beni görmen de bir sebep oldu. Sana bir zarar vermezler."

"Peki ya sana?"

Omuzlarını silkti. Dudağının bir kenarı hafifçe yukarıya kalktı. Bunu çok önemser gibi bir hali yoktu. "Artık bu dünyada hapis kalırım," dedi. Tavırları ona karşı şefkat hissetmeme neden olmuştu. Sigaramın kalanını önemsemeden pencereden aşağıya attım. Yerimden kalkıp ona sarıldım. Beni kollarıyla öyle sıkı sarmıştı ki ne kadar yalnız olduğunu anlamıştım. Aklıma Gözde'nin gelmesiyle kendimi geriye çektim. O bu dünyaya mı aitti bilmiyordum.

Kontrolsüz 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin