Bölüm 17

213 156 13
                                    

Isparta'nın keskin soğuk havası tüm bedenimi ürpertiyordu. Hala yazlık kıyafetlerimle dolaşmakta diretiyordum. Üzerime yalnızca fazladan bir şal almıştım. Telefonumdan gelen titreşimle elimi çantamın içine attım. Mesajı atan kişinin İlke olması için içimden dua ediyordum. Görkem'in gözü elimdeki telefondaydı. Tuş kilidimi açıp mesajlar bölümüne girdim ve doğru tahmin. Selim'in evine varmamıza yaklaşık beş dakikalık bir mesafe kalmıştı ama İlke'nin bizi beklediği açıktı.


Gönderen: İlke

Lütfen biraz çabuk olur musunuz? Burası çok karışık.


İlke'nin bu mesajı atmak için tuvalete ya da mutfağa kaçmış olabileceğini tahmin ettiğim için cevap yazmak istemedim. Bir sorun olduğu ortadaydı. Bu sorununsa tabi ki nedeni Kaan'dı. Yine ne yapmıştı acaba. Ben bunları düşünürken Görkem yanımda mesajı okumaya çalışıyor, atanın kim olduğunu soruyordu. Ona mesajın İlke'den geldiğini söyleyip telefonu uzattım.

Okuduktan sonra gözlerini devirip "Kaan'ın işi," dedi. Onu onaylarsam evde tartışma çıkacağını biliyordum. Tek söylediğim "Daha gitmedik kesin hüküm yürütme," oldu. Bu sözlerim kendi kendine homurdanmasına yetti.

Adımlarımızı konuşurken hızlandırdığımız için kapının önüne varmıştık. Zili çalıp beklemeye başladık. Kulağına eğilip "Lütfen bu gece benim için bir tartışma çıkartma," dedim. Bana büyümüş gözlerle bakmaya başlamıştı ki kapı açıldı. Onu yanağından öpüp içeriye girdim.

Bizi eşikte merdivenlere doğru eğilmiş olarak İlke karşıladı. Gözlerindeki endişe dolu bakışlar sezilmeyecek gibi değildi. Görkem fısıltıyla "Durum gerçekten vahim. Hissedebiliyorum," dedi. İçime çekebildiğim kadar apartmanın rutubetli havasını çektim. Derin bir nefes almaya ihtiyacım vardı. Son basamakları da ağır ağır çıktığımızda artık kapının önüne gelmiştik. İlke bize doğru eğilip "Önce beraber mutfağa geçelim," dedi. Onu başımla onayladım. Dış kapıyı kapatma işini Görkem'e bırakıp İlke'yi kolundan tutarak mutfağa sürükledim.

Mutfağa girince adımlarını hızlandırıp balkona açılan kapıya gitmeye başladı. "Neler oluyor?" diye olduğum yerde kaldım. Ellerimi belime koyup bir cevap bekledim. Bize eliyle gelin işareti yaptı.

Ardından balkona çıktık. Balkon o kadar küçüktü ki üçümüz zor sığıyorduk. Görkem hemen sigarasını çıkarttı. Ona kızgın gözlerle dik dik baktığımızda "Rahatlamaya ihtiyacım var," tepkisini verdi. İlke korkuluklara yaslandıktan sonra başını yerden kaldırıp bize donuk gözlerle bakmaya başladı. Bizim tepkisizliğimiz karşısında konuşmaya karar verdi.

"Kaan yanında bir kızla gelmiş. Kızın arkadaşı olduğunu söylüyor. Bizim yaşlarımızda. O da kimya okumak istiyormuş. Bakışlarını hiç sevmedim. Bizden daha üstün bir varlık gibi davranıyor. Çok saçma."

Kaşlarımı kaldırabildiğim en üst noktaya kadar kaldırmış İlke'nin ağzından dökülen kelimeleri dinliyordum. Kollarını sallayarak konuşmasına devam etti.

"Bu defa yetenek konusunu inanmayacaksınız ama Selim açtı. Kızın her şeyden haberi var. Sizi tanımadığı halde daha gelmediğiniz için bu konuyu konuşmak istemedi. Ben bu kızı sevmedim. Selim'le aynı evde kalmasını istemiyorum."

Dudaklarını büzüp eliyle saçlarını geriye attı. Kıza olan merakım olaya karşı yorum yürütmemi engelliyordu. Ağzımdan "İçeriye girelim de bakarız bir çaresine," kelimeleri çıktı. Görkem konuşmalara tepkisiz kalmıştı. Başımı ona çevirdiğimde bana bakıyor olduğunu gördüm. "Sen sessiz kaldın sevgilim, sence ne yapalım?" elimle kolunu sıvazladım. Omuz silkti. "Buradan hiç görünmeden gitmeyi tercih ederim ama bir kızla gelmiş olması hoşuma gitti," sinsice sırıtmaya başladı. Kapı ile arasındaki küçük boşluktan geçip arkamı döndüm ve "Hadi gelin," dedim.

Kontrolsüz 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin