Bölüm 30: SOĞUK DENİZ ~ FİNAL

15.8K 617 96
                                    


Merhabalar!

Bir önceki bölümde de belirttiğim gibi, bu bölüm YERALTI için final bölümü ama birkaç bölüm önce yine duyurusunda bulunmuştum, devam kitapları olacak. 

İki ya da üç kitaplık bir seri olarak kurgulamıştım YERALTI kitabını ve bu bölümle, ilk kitabın sonuna geldik. Arayı çok uzatmadan, yine iki hafta sonra Pazar günü ikinci kitabın ilk bölümünü paylaşacağım.

Ayrıca, herkesin haberdar olabilmesi için burada ikinci kitabın, kapak ve tanıtım duyurusunu yapacağım.

Bunca zaman Yeraltı için yanımda oldunuz, umarım devam eden kitaplarında da yanımda olursunuz. Destekleriniz için hepinize teşekkür ederim, sizleri seviyorum ve kendinize iyi bakın!

İki hafta sonra YERALTI II - Yeis 'te görüşmek üzere!

Not: Bu bölüme bol bol yorum bırakın, yorumlarınızı gördükçe mutlu oluyorum!

~~  

Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!

Bölüm Şarkısı: Three Days Grace - Pain

***


Bölüm 30: SOĞUK DENİZ


Mert'in attığı adres Beylerbeyi'ne çok yakın değildi, ayrıca trafik de vardı ve kırmızı ışığa her yakalandığımızda sinirleniyor, biraz da gerginleşiyordum.

Kûra'nın dediğine göre Mert, restorandaki son buluşmamızı hatırlamıyordu. Abisinin ikimizi de köşeye sıkıştırdığı anı unutmuştu... Kısacası, onun yüzünden Mete'nin eline düştüğümü bilmiyordu. Birden bu düşünceyle kaşlarım çatılınca Aras'a baktım ve "Mert'in beni çağırması yine Mete'nin bir oyunu olabilir mi?" diye sordum.

"Bu yüzden yanındayım ya..." karşılığı verdi Aras. Sesi soğuk ve tehditkârdı ama tehdit ettiği kişi ben değildim.

"Tek başına ona karşı koyabilecek misin?" diye sorduğumda, Aras yüzündeki tehditkâr ifadeyle bana baktı ve "Benim için mi endişeleniyorsun?" diye sordu. Gözlerimi devirmemek için kapatırken, "Kendim için endişeleniyorum. Mete'nin eline düşmektense seninle şu arabada on yıl yaşarım daha iyi..." diyerek homurdandım ve koltuğa iyice yaslanırken başımı da cama yasladım.

"Neden on yıl?" diye soran Aras'la gözlerimi aralayarak dışarı baktım ve "Sana da dayanmamın bir sınırı var," dedim.

"Benden nefret edeceğin ne yaptım?" diye sorduğunda, şaşkınlıkla Aras'ın yüzüne baktım. Bu sorusunda ciddi miydi? Gerçekten ne yaptığını merak ediyor muydu? Başımı camdan kaldırarak, koltukta çapraz bir şekilde oturdum ve Aras'a gözlerimi kırpıştırarak baktım.

"Şu an burada olmamdan dolayı seni suçlamak geliyor içimden ama anlattığın onca şeyden sonra kendim kaşındığımı biliyorum. Yine de beni kardeşimden ayırdın. Ayrıca, beni bu işlerin içine sokmak yerine Adana'ya postalayabilir, adamlarını etrafımıza dikebilirdin. Bunu pekâlâ annem de yapabilirdi, yani kardeşimden ayrılmama gerek yoktu," dedim.

Aras başını onaylarcasına sallarken, "Böylece kolay hedef olurdunuz. Sence Mete şimdiye kadar neden kardeşini değil de seni hedef aldı? Hiç bunu düşündün mü?" diye sorduğunda, kaşlarım çatılmıştı. Bana kişisel bir garezi yoksa neden beni hedef aldığını bilmiyordum. Omuz silktim ve başımı iki yana sallarken, "Bilmiyorum," dedim.

YERALTIDonde viven las historias. Descúbrelo ahora