Bölüm 4: KAFES

46.9K 2.2K 246
                                    


Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!


***


Bölüm 4: KAFES

Deniz ismini alan milyonlarca isim sahibinden birisi olarak, sanırım ben en şanssızlarıydım çünkü ben sonu olmayan bir denizin en karanlık tarafını yansıtmak için doğmuşum.

Denizin dibinde yer alan ve güneş ışıklarının diplere indikçe azaldığı en kör noktaya zincirlendim kaldım. Bu soğuk karanlıkta, yapayalnız bir halde kendimle savaştığım denizin ortasında yaşamaya mahkûm kaldım, yıllarca kendimle savaştım ve savaşımın sonu gelmeden, daha da karanlık bir haritanın parçası haline geldim.

Yolum Aras Soykan'la kesiştiğinde, hayatımda birçok şeyin değişeceğini anlamıştım fakat nedeni hakkında en ufak bir fikre dahi sahip değildim. Bir anda gelişen olaylar silsilesi arasında Aras'ın sularına girmiştim ve şimdiyse burada, Yeraltı'ndaydım. Yıllar önce annemi yolladığım yerde...

Fakat Aras'ın benim hakkımda bilmediği şeyler vardı, ben bu durumu annem gibi kabullenemezdim. Benim içimde sessiz sakin bir Deniz yok, dalgaları boyunu aşan bir Deniz var. Öfkeli ve nefret dolu... Yeraltı yüzünden sevginin gerçek anlamını yitirmiş, karanlıkta kalmış ve kendini, adına, mahkûm ettiği denizde boğulan bir Deniz...

Bir yanım sadece bekliyordu, neyi beklediğini bilmeden... Diğer bir yanımsa ruhumu karanlığının derinliklerine gömmüş ve gelmeyecek bir kurtarıcıyı, belki de kurtarıcı sandığı Azrail'imi bekliyordu. Yine de sadece beklemekle geçmişti ömrüm, hiçbir şey için savaşmamış kazanmak için uğraşmamıştım bile. Sadece çizdiğim yol üzerinde kalmıştım.

"Deniz?"

Odanın içinde yankılanan ismimle, daldığım düşüncelerden sıyrılarak kapıda dikilen Rüya'ya baktım. Elindeki kıyafetleri üstünde oturduğum yatağa doğru atarken, "Bunları giyebilirsin, sana olacaklardır," dedi. Başımı onaylarcasına salladıktan sonra, Rüya odadan çıkar çıkmaz üstümü değiştirmeye koyuldum.

Rüya tekrar odaya girdiğinde, hazırdım. Bana hızla yaklaşarak, "Bugünkü kafesin bilgilerini aldım. Dört dövüş, seninle başlangıç yapılacak ve sırayla tüm dövüşlere gireceksin. Hepsini kazanmak zorunda değilsin, elinden geldiği kadar dayanman yeter. Aras her türlü orada olmana köpürecektir," dediğinde, "Biraz adaletsiz bir dövüşe benziyor," dedim.

"Buradaki özgürlük, adalet istemez," dedi ve "Ayrıca, istediğin şeyin peşinden koşacaksan güçlü olmalısın," diye ekleyerek bana baktı.

"Bu dövüşler neden yapılıyor? Yani sonunda kazanan kişi, ne kazanmış oluyor?" diye sorduğumda, Rüya gözlerini kaçırdı ve "Kafeste öğrenirsin," dedi.

Bu hali, içimdeki güvensizlik tohumlarını uyandırırken, "Peki, senin bundan çıkarın ne olacak?" diye sorduğumda, Rüya'nın yüzünden birbiri ardına karmaşık duygular geçti. Afallamış bir halde, "Ne çıkarım olacak?" diye sorduğunda, "Ben de onu merak ediyorum..." diyerek gözlerimi gözlerine diktim. Rüya gözlerini kaçırırken, ondan bir cevap beklemeyi bırakarak: "Aras orada olacak mı?" diye sordum.

Rüya derin bir nefes alırken, "Hiçbir dövüşü kaçırmaz," diyerek karşılık verdi ve birlikte odadan çıktık.

Oda, kafese yakın olduğu için çok çabuk dövüş alanına gelebilmiştik. Burası da diğer her yer gibi kapalı bir alandı ama fazlasıyla genişti, etrafta çok fazla insan vardı. Herkesin ortasında, kare şeklinde bir ringin etrafını sarmış demir parmaklıklar vardı. Sanırım bu yüzden kafes diyorlardı buraya.

YERALTIWhere stories live. Discover now