~9~

37K 1.2K 240
                                    

Multimedya: Emir (Delfin'in öz kardeşi) İyi okumalar❤️

"Hadi gel bir piercingciye falan gidip sildirelim şu şeyi" diyen Kuzey'e döndüm.

"Kuzey ciddi misin? Şu an tek derdimiz bu mu? Ayrıca saçımı öne alınca gözükmüyor. Daha sonra hallederiz bu karda kışta nerede bulucaz şimdi?!"

Kuzey sustu. Sanırım bu onun dilinde hak vermek oluyordu. Elimi istemsizce boynuma götürdüm. Kanaması durmuştu, aslına bakarsan acımıyordu da. Yine de böyle bir şey yapması yanlıştı. Dikkat mi çekmeye çalışıyordu?! Beni korkutmaya mı?
Veya hala Kuzey'den korkmadığını mı?
Kuzey'e her ne kadar güvensemde Aras ve adamlarına karşı güçsüz bir durumda olacağını biliyordum.

Tek istediğim, sadece güvende olmaktı.
Eve geri dönmeliydim. En azından oradı kalabalık ve babamın adamlarıyla doluydu.

"Kuzey, ben eve dönmek istiyorum."
diyerek dile getirdim.

"Niye?" Dedi sakin bir şekilde.

"Evde daha güvenli olabilirim." Dedim.

Kaşlarını çattı ve üzerime doğru gelmeye başladı.

"Ne yani? Bana güvenmiyor musun!"

"Konu güvenmek değil Kuzey. Orası daha kalabalık bir sürü adam var ayrıca evin her tarafında güvenlik kameraları var"

Kuzey aniden bağırmaya başladı,

"Evet,evet. Sen bana güvenmiyorsun. Yeterince güçlü olduğumuda düşünmüyorsun" diyince sessiz kaldım.
Bu sefer bağırmaya başladı,

"Ama unutma, Aras seni kaçırdığında seni bulan bendim,kurtaran da bendim
Babanın adamları değil! O gerizekalılar seni kaçıranın kim olduğunu düşünecekken ben Aras'ı nasıl tehdit edeceğimi düşünüyor olacaktım. Onlar Aras'ı tanımıyorlar bile!" Dedi alay edercesine.

"Kuzey, sakin ol. Seni kimseyle kıyasladığım falan yok! Yaptıklarını,
kimse yapamazdı. Bunu sende biliyorsun. Sadece demek istediğim,
Aras burnumuzun dibinde! Her adımımı izliyor! Dışarıya her adımımı attığımda bunu fırsat bilip hamlelerini yapıyor! Ve tahminimce sıradaki hamlesi;beni tekrardan kaçırmak olacak!Eğer kalabalık bir yerde olursak bize yaklaşamaz ?" Diyerek onunda onayını almaya çalıştım.

Bir süre düşündü daha sonra cevap verdi,

"Sen bilirsin Delfin ama ben burada kalacağım. Zaten ikimizin aynı anda eve dönmesinden şüphelenirler"

"pekala" diyerek eşyalarımı toplamaya koyuldum. Zaten çok bir şey getiremediğim için toparlanmam kısa sürmüştü. Son kez telefonumu alınca tekrar Kuzey'in yanına döndüm

"Her şey için çok teşekkür ederim" diyerek gülümsedim. Benim aksime Kuzey soğuk davranıyordu. Hala endişeliydi.

"Merak etme,kötü bir şey olmayacak"
dediğimde Kuzey 'hı hı ondan' dermiş gibi kafa salladı. O sırada kapının önünde taksi belirdi. Kuzey'e son bir kez daha teşekkür ederek taksiye bindim. İçimden nedense taksicinin Aras'ın adamı olduğu düşüncesi geçti.
O kadar da olamaz yani. Ne kadar da paranoyaktım! Kuzey kendisinin bırakabileceğini söylesede o zaman evdekilere neden Kuzey'le geldiğimin açıklamasını yapacaktım. Taksi daha iyidir diye geçiştirdikten sonra adama evin yolunu tarif ettim...

Nihayet eve varmıştım. Adama parasını ödedikten sonra çantaları koluma dolayıp taksiden indim. 2-3 haftadır eve uğramıyordum,özlemiştim. Ayrıca Kuzey'in amatör hizmetlisinin yaptığı yemeklerdende sıkılmıştım. Aklıma Hatice Teyze'nin yemekleri gelince sinsi bir şekilde gülümsedim.

Güvenlikler hemen hemen aynı anda
"Hoşgeldiniz Delfin Hanım" dediler.

"Hoşbuldum" diyerek güler yüzle cevap verip eve doğru ilerledim.
Zile basmamla kapıyı açan ilk kişi Hatice Teyze oldu.

"Hoşgeldin kuzum. Çok özlettin kendini. Bende tam sofrayı hazırlıyordum. Kaynanan seviyormuş"

demesiyle boynuma atlaması bir oldu.
Bende ona sıkıca sarıldıktan sonra içeriye geçtim ve üzerimde ki montu çıkardım. Diğer kadına,

"Babamlar yok mu?" Diye merakla sordum.

"Babanız şirkette ama Emir Bey odasında geldiğinizi haber veririm şimdi"

"Ah, gerek yok. Ben çıkarım yanına"
diyerek merdivenlere doğru ilerledim.
Emir'in odasına vardığımda önce kapıyı tıklattım "gir" diye hayvan gibi böğüren Emir'e gülümseyerek içeri girdim.

"Oo Delfin Hanım sonunda evin yolunu bulabilmiş" diyerek güldü. Bende karşılık vererek

"Sorma ya, arkadaşımı nihayet kendine getirebildik. Aslında daha fazla kalacaktım ama hasretine dayanamadım" dedim.

"Yav he he öyledir kesin. Babam seni görünce çok mutlu olacak. Aa pardon ya! Sema daha da mutlu olacak" dediğinde ikimiz de kahkaha atmaya başladık.

"Orası öyledir kesin" diyerek karşılık verdim.

"Bu arada hangi arkadaşın bu taa İzmir'deymiş! Hem eğer İzmir'deyse sen nereden tanışıyorsun?"

Eyvah! Bu sefer çalışmadığım yerden gelmişti. Bir süre tavana bakıp ne söyleyebileceğimi düşündükten sonra aklıma gelen fikirle tekrardan Emir'e odaklandım.

"Şey, zaten arkadaşım İstanbul'da yaşıyor. Ailesi İzmir'de o yüzden babasının cenazeside orada kalkmış.
Hem sen tanımazsın boşver" diyerek geçiştirdim. O sırada kapı tıklatıldı ve yemeğin hazır olduğunu haber verdi ismini bilmediğim çalışan.

Ellerimizi yıkadıktan sonra aşağıya indik. Masaya oturduğumuz sırada merdivenden gelen topuklu ayakkabı sesiyle irkildim. Lanet olsun!
Bu kadında mı evdeydi?!

"Hoşgeldin Delfincim. Sen bir iki hafta sonra dönmeyecek miydin sanki?
Biraz erken geldin sanırım " diyen Sema'ya döndüm. Ellerimi yumruk yaparak sabır diledim tam ağzımı açacakken Emir benim yerine cevap verdi.

"Hayırdır Sema, Delfin yokken onun günlerini mi sayıyorsun? Onu bu kadar sevdiğini bilmiyordum açıkçası"

diyerek kafasını Sema'ya çevirdi.
Bende alttan Emir'e tekme atarak
susmasını diledim.

"Emircim şu an masada babanda olsaydı yine aynı şekildemi konuşurdun?" Dedi Sema kaşlarını kaldırarak. Aklı sıra meydan okuyordu.
Cadı!

"Evet, yine aynı şekilde konuşurdum.
Ben senin gibi iki yüzlü değilim."

İçtiğim suyu tükürmemek için zor tuttum kendimi. Emir bas baya Sema'nın 'iki yüzlü' olduğunu dile getirmişti. Öyleydi çünkü. Bu sefer Emir'e ağzımı oynatarak "sus artık" dedim ama bunu derken gülmemi engelleyemiyordum. Sema'ya baktığımda kendi kendine ağzında bir şeyler geveliyordu. Aldırış etmeden önümde ki tabağa döndüm.

Sema yüzünden zehir olan bir yemeğin ardından odama geçip eşyalarımı yerleştirdim. Yorucu bir gündü. Kendimi yatağa attım ve biraz kestirdim..

SAPLANTIWhere stories live. Discover now