Hyun Jae'nin ağzından
Hyun Jung ani bir şekilde sınıftan fırlayınca arkasından kahkaha atmıştım. Jungkook da gülüyordu.
-Neyse. Tanıştığıma memnun oldum Jungkook, dedim ve elimi uzattım. O da elimi sıktı ve
-Ben de Hyun Jae, dedi. Ardından hiç beklemediğim bir soru yöneltti:
-Nereye gidiyordur?
-Ah muhtemelen bahçeye çıkacak. Çünkü yüzünün o hali en iyi bu şekilde geçer.
-Tamam teşekkürler, diyip gülümsedikten sonra sınıftan çıktı. Hyun Jung zeki bir kız. Bu çocuk gerçekten şirin...
Sınıfta yalnız olduğumu düşünmüştüm. Çevremde kimseyi göremiyordum. Ben de fırsattan istifade kitabımı okumaya başladım.
"Kız, sevgilisini ve o en nefret ettiği hanımefendiyi bir arada görünce sinirden köpürmüştü. Fakat çocuk, kızın orda olduğunu bilmiyordu. Kız aldatıldığını zannederek uzaklaştı gözyaşlarıyla..
Fakat bikmiyorlardı ki bir oyuna kurban gitmişlerdi ikiside.. Hanımefendi ikisiyle de oyuncak gibi oynayıp atmıştı. Şimdi arkasını toparlayacak kimse yoktu görünürde"
- Ne okuyorsun?
Bir anda Tae'yi yanımda gördüm. Ne zamandır burdaydı? Ben sınıfta yalnızdım oysaki. Kapının açılıp kapanmasıyla da ayılabilirdim..
- Bayağıdır kitabına gömülmüş okuyorsun. Ben de ne zaman farkıma varacak acaba diye bekliyordum burada.
- Beni mi?
Sorum oldukça saçmaydı aslında. Cevabı az önce söylenen bir soruyu neden yine sorarsın ki? Aptalca..
- Evet. Ne okuyorsun çok merak ettim.
- Ah, klasik bir aşk romanı işte.
- Yoksa sonunda kız ve çocuk birlikte mutlu mutlu yaşıyorlar mıydı?
Diye sorup gülümsedi.
- Keşke öyle olsaydı ve kitabın sonu gereksiz yere uzamasaydı!
Okuduğum kitabı Tae'ye uzatarak okuduğum kısmı gösterdim. Bir kahkaha attı ve
- Ah! Cidden. Ne kliş olmuş.
Aşk romanlarını mı seviyorsun?
- Aslında bunu elime Hyun Jung tutuşturdu. İlk sayfayı okuduysam, kitabı bitirmeliyimdir. Genelde fantastik okumayı daha çok severim.
Aferin kızıma. Başladığı işi her ne olursa olsun bitirir. Tıpkı babası...
Bu ses.. Yine babamın klasik sözleri. Bana sarf edilen klasik sözleri..
Titrediğimi fark eden Tae Omuzlarımdan tuttuğu anda titremem durdu ve gözlerimi açtım. Endişeyle bana baktı.
"İyi misin?" diye sordu. "İyiyim." dedim.
Komiktir ki ağzı oynamamıştı. Hatta hiç açılmamıştı. Benim de aynı şekilde. Bir dakika.. Ne?!
- Ah güzel. Demek ki fantastik romanları seviyorsun. Dolabımda geçen okuduğum roman hâlâ duruyor olmalı, dedi ve ayağı kalktı. Gülümseyip koşar adım sınıftan çıktı.
İyi misin?
-------------
Gong Shil'in ağzından
İlk bir iki dakika öylece bakıştık ve sonra beni kollarının arasına alıp kokumu içine çekti. Ardından,
-Gel hemen ayağına bakalım!
