13. Bölüm

1.7K 112 25
                                    

Ya gülüşüne kurban,
Medyadaki insan!

Hadi hikayeye geçelim!

---------------

Hyun Jae'nin ağzından

Kuzenimle konuşmak için ona mesaj atmıştım. Okuldan sonra Yoongi'lere ait olduğu söylenen kafede buluşacaktık. Eminim ki Dae hakkında öğrendiklerimin tek cümlesini duysa,  kızı uçurumdan atmak için elinden geleni ardına koymazdı.

Bir anda aklıma bir soru takıldı.
Dae bunları sadece miras için mi yapıyordu?
Ve ardı gelen sorular,
Hoseok ve Hee Ji ikizleri ne için ortak olmuşlardı?
Jung'un abisi Jo Won'un derdi neydi?

Kesinlikle bu soruların bir cevabı vardı ve öğrenecektim. Taehyung'a sormalıydım. Ya o biliyordur, ya da gidip Jin'e soracaktım. Sanırım bu olaylarla ilgili en çok bilgiye sahip kişi Jin'di. Lider makamındaki Namjoon gibi görünüyordu. Son sözü o söylediğine göre..

Beni düşüncelerimden ayıran sinir bozucu sese sahip zil ile kendime geldim ve olduğum yeri kavradım.

Okulda son dersteydim ve şimdi çalan çıkış ziliydi. O zaman bir an önce kafeye doğru harekete geçmeliydim. Ama sanırım önce eve uğramanın zararı dokunmazdı.

Ayağa kalkıp çantamı omzuma takmıştım ki Dae dibimde belirdi. Anlaşılan eve uğrama imkanım olmayacaktı.

- Selam Jae! Birlikte bir şeyler yapmaya gidelim mi?

Yılışık tavrı, sinir bozucu sesi ve havadaki burnuyla; hem küçük bir çocuk annesinden şeker istemiş gibi şirin olmaya çalışmış hem de kendini üstün gösterme çabasına girmişti. Buna karşılık yüzümü hafif buruşturarak cevap verdim,

- Üzgünüm Dae. Ama başka bir işim var.

- Hmm.. Öyleyse, başka zamana! Söz?

Ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştım. Gözlerimi kısmış ona bakıyordum. Artık üstün çıkmaya çalışan tavrını kenara atmış hafif alttan bana bakarak şirin davranıyordu.

Kızların bize baktığının farkındaydım. Yardım istercesine sol elimi arkama attım ve hafifçe parmak şıklattım. Yi Ryeon anlamış olacak ki hemen söze girdi,

- Dae, olmaz. Şimdi,
dedi ve umursamazca, alttan "senle uğraşamam" bakışlarını atarak;  kendisine dönen yüzü asılmış Dae'ye karşı konuştu:

-Get Out.

Dae'nin epey morali bozulmuştu. Ben de o sırada Dae'nin omuzunun arkasından, bizi izleyen üçlüyü gördüm. Yan yana dizilmiş Daltonlar gibi görünüyorlardı. Boy farkı aşırı derecede değildi ama komik gelmişti. Yine de o durumda gülemiyordum ve önümdeki Dae'ye döndürdüm bakışlarımı. Tam ağzını açıyordu ki Taehyung arkadan onu iterek bana sarıldı.

Hepimiz şok olmuştuk. Şoku olabildiğince çabuk atlatarak kollarımı boynuna doladım ve ben de ona sarıldım. Dae hiçbir şey söylemedi fakat ayağını yere sertçe vurdu. Yine ayaklarını vura vura sınıftan çıktı. Topuklular çok ses çıkarıyordu.

Ardından kahkaha atarak Jungkook aramıza katıldı. Sınıfta sadece biz vardık. Gong Shil el sallayıp göz kırparak önden çıktı. Revire gidiyor olmalıydı. Muhtemelen Jin'i göremediği için karnı ağrıyordur!

Yi Ryeon da, Gong Shil çıktıktan birkaç saniye sonra kafasını telefonundan kaldırdı ve tek kulaklığını çıkarıp,

- Namjoon is waiting for me, dedi. Bazen öyle çok ingilizce konuşurdu ki.. ama bu onun havasını arttırıyordu. Telafuzu da iyi olduğundan bu konuda hayranıydım. Gerçekten zeki ve başarılı bir insandı.

LOSTWhere stories live. Discover now