18. Bölüm

1.1K 95 64
                                    


İviiiit! Selam gençler. Bizim dünyanın yedi harikası, eksikleri bile muhteşem yedi adam... Başarılarının devamını dileriz Bangtan!

Bangtan Fighting!

-------------

Kızları çağırdığımız gibi gelmişlerdi ve ev yavaş yavaş bizimkilerle doluyordu. Hepimiz aramızda konuşurken en sonunda Jin öne eğildi ve boğazını temizleyip dikkati üzerine çekti.

- Gençler! Şimdi bir plana ihtiyacımız var. Jae'de kullandığımız kulaklıklar ve kameralar yine işimizi görür. Ama bir sıkıntımız var.

Hepimiz merakla Jin'e bakıyorduk. Her şey önceki gibi olacaktı işte. Sorun neydi?

- Otuz katlı bir gökdelenden bahsediyoruz. En üst katından. Asansör bozuk demişler. Zaten asansörle çıkmak çok daha tehlikeli olurdu. Ayrıca bir komplo olabilirdi. Her türlü, otuzuncu kata çıkıp müdahale edene kadar amaçlarına ulaşabilirler.

Haklıydı. Bunu önlemek adına ne yapabileceğimizi düşünmeye başladık. Yi Ryeon söz aldı,

- Bir gün önceden binaya gidip katlara yerleşsek nasıl olur? Böylece en yakın kattakine haber verilir ve o müdahale için çıkar. O sırada diğerleri de ardından gelir ve olabildiğince hızlı ve zararsız engelleriz.

Herkes mantıklı anlamında kafasını salladı. İyi bir fikirdi.

Hyun Jung huzursuz görünüyordu. Ona baktığımda oraya gitmek istemediği her halinden belliydi.

- Ya da ben gitmeyebilirim, dedi zayıf bir sesle. Bunu söyleyişiyle bir müddet sessizlik oldu. Jungkook kalkıp Hyun Jung'un elinden tuttu ve onu odasına götürdü. Muhtemelen sakinleştirici ve güven verici bir konuşma yapacaktı.

Bizi zor bir hafta sonu bekliyordu...

---------

Üçüncü kişili anlatım

Herkes yorucu bir hafta geçirmiş plan için her şeyi düşünmüşlerdi.

Dae, sürekli Hyun Jung'un yanında bitmiş, onu kovana kadar rahat vermemişti. Hyun Jung artık onu yolmak istiyordu.

Fakat kader bu, Hyun Jung cumartesi günü kendini o büyük otuz katlı kullanılmayan ama cam dış cephesi güneş vurdukça parlayan gökdelenin karşısında buldu.

Lanet kaderine doğru adımlıyordu. Bunu Jungkook için yaptığını kendine söyleyip dursa da içinde elbet ki korku vardı. O sırada kulaklığında Jungkook'u duydu.

"Sakin ol bebeğim. Sorun yok. 28. kattayız."

Hyun Jung kendinden emin adımlarla merdivenleri tırmanmaya başladı. Yaklaşık 5-6. kattayken yanında uzun turkuaz saçları dağınık topuz yapılmış, siyah maskeli ve siyah gözlüklü bir kız geldi yanına. 'Bu Jae'yi karşılayan kız mı acaba?' diye düşündü.

Üstündeki gizli kameradan binanın bir üst sokağında bulunan geniş araçtaki Namjoon ve Jin görüntü alıyorlar ve fotoğraflıyorlardı.

Kızlar her ihtimale karşılık araçtaydı. Jungkook Taehyung ve Jimin ile iletişimi sağlıyorlardı.

Yoongi binanın yanında gizleniyordu. Dışarı kaçan birinin olma ihtimaline karşılık onu oraya dikmişlerdi.

- Ah! Demek gelmişsin küçük korkak. Bu kadar cesaret neyine yarıyor?

Hyun Jung boş boş kıza baktı. Sakin kalabilmesi mucizeydi.

- Benden ne istiyorsun?

Kızın gülümsediği elmacık kemiklerinden belli oluyordu. Ya da sırıttığı mı denmeli?

LOSTWhere stories live. Discover now