27. Bölüm

1K 80 43
                                    


Hyun Jae

Çıldırmak üzereydim. Daha önce kimsenin bir gün içinde kaybolduğuna şahit olmadım. Şimdi de buna inanmak istemiyordum. Yeteri kadar sıkıntı çektim bununla da uğraşamazdım.

Kapıya doğru koşarken Yi Ryeon arkamdan bağırdı.

- Hey! Hey, dur nereye gidiyorsun? Şimdi çıkamazsın!

Bir hışımla arkamı dönüp gerginliğimi yansıtan tonda cevapladım.

- Tüm şehri karış karış arayacak dahi olsam, onu bulacağım ve onu o saklandığı delikten çıkartıp bir güzel döveceğim!

- Sakin ol ve dışarı çıkıyorsan montunu al ben de geliyorum, dedi Jimin ve montumu elime tutuşturup kapıya çıktı.

Hepimizin büyük bir gerginliği vardı ve hiçbir sonuç elde edemememeze rağmen sabahtan beri arıyorduk.

Kim Taehyung.

Daha dün gördüğüm ve gece geç saate kadar sokaklarda turladığım, gözümü kapasam siması yüzümün önüne düşecek adam şimdi yoktu. Her şeyiyle birlikte sanki bir anda yok olup gitmişti.

Hangi ara ayrıldığını nereye gittiğini kimse bilmiyordu, gerçekten kafayı yememe ramak kalmıştı. 

Evden çıkıp direk koşmaya başladım. Onu bulmam için hızlı olmam gerekiyordu, gerçekten hızlı.

Lakin tüm gün şehirde koşturup durdum. En sevdiğimiz yerlere gittim. Tek başına gitmeyi sevdiği yerlere baktık ama yoktu. Sanki hiç var olmamıştı da biz varsaymıştık.
Ayaklarımı hissetmiyordum ama umrumda olan tek şey Taehyung'un kokusunu içime çekmek istememdi. Sahilde deli gibi koşuyordum. Jimin arkamdan koşarken artık kendimi bırakmış deli gibi ağlamaya da başlamıştım. Çok korkuyordum onun gitmesinden. Ben bırakıp gitmesi düşüncesi bile kalbimi ağrıtıyordu.

Öksürmeye başlayıp yere çökünce yeni yeni duydum bana seslenen Jimin'i. Net duymuyordum. Duymak sitediğim tek ses Taehyung'unkiydi. Arkasında kendinden kalacak hiçbir şey bırakmayan Taehyung.

- Hyun Jae!  Yeter bu kadar, artık eve dönmelisin!

Yanıma çöktü ve nefes nefese konuştu. Kaşlarımı çattım ve sertçe sinirle ona döndüm.

- Onu bulmadan nasıl eve gidebilirim Jimin? Aklın alıyor mu bunu? Her şeyiyle birlikte yok olup arkasında bir not dahi bırakmayan birinden bahsediyoruz! Sanki yeryüzünden silinmiş gibi! Ben eve gidip ne halt yiyeceğim söyler misin?

Sakinleşmemi istercesine elini sallarken konuşmasına fırsat vermedim.

- Eğer onu bulamazsam uyuyabilecek miyim sence ben ha? Uyuyabilecek miyim!

- Endişelenenin ve korkanın tek sen olduğunu mu zannediyorsun? O bizim kardeşimiz Jae, kendine gel artık!

Şaşkınca ona baktım. Yeni yeni fark ediyordum Jimin'in kıpkırmızı olmuş gözlerinden akan yaşları. Yeni fark ediyordum onun içindeki çaresizliği. Kendime kapılıp gitmiştim.

Jiminler kapımıza gelip "Taehyung, tüm eşyasıyla gitmiş. Not dahi yok dolabı bomboş." dediklerinden beri kendimde değildim.

Sakince yutkunmaya çalıştım ve bakışlarımı yere çevirdim.

- Onu bulmamıza yarayacak hiç bir şey olmadığına emin misiniz? Eminim ki bir yere not bırakmıştır. Öylece alıp başını gidemez.

Başını olumsuz anlamda salladı. Bir anda kafasını kaldırıp omuzlarımdan tuttu.

LOSTWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu