8. Bölüm

2.3K 167 41
                                    


Jin'in ağzından

Hae Ji neden burdaydı bilmiyorum. Bu kız Kore'ye ne zaman dönmüştü? Daha da önemlisi: Neden döndü?

Gong Shil'in onu tanımasını istemiyordum. Tanınacak kadar değerli biri değil çünkü. Fakat Shil Shil'ime karşı koyamıyordum. Her türlü öğrenecekti benden.

Hae Ji'ye gitmesini söylediğimde ikiletmeden gitmesine şaşırdım. Sabahtan beri defolmasını söyleyip duruyorum ve bu kız Shil gelince ölümüne korkuyla kaçıyor ha?

Nasıl yani? Gong Shil'den mi kaçıyor?

---------

Hyun Jae'nin ağzından

Bir süre nereye gideceğimizi düşünürken kendimizi sahil kenarında bulduk. Hava ferahlatıcıydı. Denizin kokusu nefes kesiciydi.

Bir anda Taehyung'un hâlâ elimi tuttuğunun farkına vardım. Ellerimize baktım. Çok hoş görünüyordu ama bu doğru değildi.

Yavaşça elimi çekmeye çalışınca elimi sıktı ve bırakmama engel oldu. Diğer eliyle de bana deniz fenerini gösterdi.

"Oraya gidelim!" dediğinde başımı olumlu anlamda salladım. Dalgakırandaki kayaları zorlukla aşıp fenere ulaştığımızda hala elimi tutuyor oluşuna şaşırmıştım.

Bir anda elimi çektim ve fenerin diğer tarafına koştum. Sırtımı fenere yaslayıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi kapadığımda babamın sesi yine yankılandı içimde:

İnsanlar birbirlerinin ellerini tutarak güven sağlarlar Jae'm.

Lanet titremem geri geldi. Hiç zaman geçmeden yanağımda hissettiğim sıcaklıkla titrememin kesilmesi bir oldu. Gözlerimi açtığımda Tae endişeyle bana bakıyordu.

Neden titriyorsun Hyun Jae?

----------

Hyun Jung'un ağzından

- Kolunun omzumda olması beni koruman için nasıl bir yardım sağlıyor Jungkook?

Yere bakıyordum. Kafamı kaldırmayı reddediyorum çünkü kaldırmam kıpkırmızı olan suratımı dünyaya açmam demekti ve bu henüz hazır olduğum bir şey değildi.

O sırada bana doğru gelen bisikletliyi Jungkook'un omzumdaki koluyla beni önüne çekmesi sayesinde fark ettim. O salak bisikletli yanımdan geçemiyor muydu!?

Şaşkın bir halde kafamı kaldırıp Jungkook'a baktım. Bana baktı ve sırıttı.

- Pespembe olmak doğanda mı var yoksa bazı durumlarda mı oluyorsun?

Harika (!). Bu soru karşısında sinirle kaşlarımı çatıp,

- Hyun Jae bugün benden dayak yiyecek, diye bağırdım. Jungkook bu sözümle kahkahalara boğuldu.

Onu beklemeyi aklımdan dahi geçirmeden yürümeye devam ettim. Ama bay mükemmel bana çok çabuk yetişti. Koşsaydım eminim yetişemezdi. Evet, hızlı koşarım.

Kolunu omzuma atmaya yelteniyordu ki engelledim.

- Hayır Jungkook. Böyle de koruyabilirsin.

"Yanımda yürüyerek yeteri kadar geriyorsun beni." Dedim fısıltıyla. Duyduğundan emin değilim. Yüzünü görseydim duyduğunu anlayabilirdim. Tabi yüzüne bakacak kadar cesur muydum? O an için, hayır.

Abimin beni çağırdığı adrese gelince anılarım canlandı gözümün önünde. Küçüklüğümün geçtiği ev.. Ulaşmam için sadece yoldan karşıya geçmem gerekiyordu. Jungkook'a dönüp,

LOSTWhere stories live. Discover now