-9-

13.6K 406 60
                                    

Zelal'den devam***

Koşarak Samed'in yanına gittim. Samed kapının önünde her zamanki oturduğu yerde oturuyordu. Yanına koştum etrafta kimse olmadığı için rahattım kimse görmeden hastahaneye gidebilirdik. Samed'in kolunu tutup "yengem , yengem nefes almıyor. Samed doktora götürelim hadi" diyip cekiştirmeye başladım. Samed her zamanki yumuşak sesi ile "ne diyorsun sen hadi hazırla Dicle'yi bende arabayı çıkartayım" diyip geri döndü. Bende hemen çıkıp yengemi hazırladım. Vücudunun birçok yeri mosmor kesilmişti. Birkaç dakika sonra Samed girdi içeriye ve Dicle'yi kucakladı. Bende hemen arkasından çıktım odadan. Dicle'yi arka koltuğa yatırıp ön koltuğa oturdum. Samed'te sürücü koltuğuna oturup gaza bastı. Yaklaşık yarım saat süren yolculuktan sonra beyaz büyük bir evin önüne geldik. Samed'e dönüp "burası neresi Samed ?" diye sordum. Samed, Dicle'yi kucaklayıp "burası doktor bir arkadaşımın evi. Biz hastahaneye gitseydik Göktuğ ağanın haberi olurdu bu yüzden kimse bilmeyecek. Evin kapısını çalıp içeriye girdik. İçeride yaklaşık Samed'in yaşlarında bir adam bizi karşıladı. Samed yengemi sedyeye yatırıp dışarıya çıktık. Yaklaşık yirmi dakika sonra içeriden çıkan doktor bize yaklaşıp konuşmaya başladı "kim yaptı bunu bu kıza ? Bu , bu nasıl birşey ya. Resmen kızı üçüncü kattan aşağı atmış. Polise bildirmemi istemisin ?" Samed sakalını kaşıyıp "olmaz Kadir buna biz karışamayız. Şimdi bize ilaç listesi ver de biz gidelim." Kadir köşedeki bilgisayardan birkaç işlem yapıp çıktı aldı. Çıktıyı Samed'e uzatıp gözleri ile beni işaret ederek "bu güzel bayanla beni tanıştırmayacak mısın ?" diye sordu. Samed beni önüne çekip "Zelal , Göktuğ ağanın kız kardeşi" dedi. Kadir elini uzatıp "memnun oldum Zelal" dedi bende elini sıkıp "teşekkür ederim" dedim. İtiraf etmek gerekirse bayağı da yakışıklıydı.

Serhat Teoman = Kadir Simdarlı

Serhat Teoman = Kadir Simdarlı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

     Dicle Şahlı

Gözlerimi açtığımda beyaz duvarlı bir odada buldum kendimi. Nerdeydim ben hızla yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açıp karşıma çıkan kişilerle ne olduğunu hala anlamamıştım. Dicle , Samed ve ismini bilmediğim bir adam oturmuş konuşuyorlardı. Yavaşça onların yanına gittim. Beni gören Zelal "yengem uyanmış Samed" diyerek ayağa kalktılar hepsi. Adını bilmediğim adam bana yaklaşıp "iyimisin Dicle ?" diye sordu. Bende kafamı eğip "iyiyim. Samed artık gidelim mi ?" diye sordum. Samed kafasıyla 'tamam' işareti yapıp karşısındaki adama sarıldı. Adam Zelal'e bir kağıt uzatıp "benim numaram istediğin zaman arayabilirsin" dedi ve kapıya yöneldik. Dünki tekmelerden sonra yürümem zor oluyordu. Yavaş yavaş yürüyüp arka koltuğa oturdum. Yarım saat sonra konağın arka girişinden Zelal ile girdik. Odama girince yatağın üzerinde bir not buldum.

Bana yaşattıkların için herşeyin intikamını alacağım senden Dicle. Pargalı İbrahim Paşa gibi uykuda cellatlarımla boynundan ipi geçireceğim. Seni o güzel ve tatlı uykundan bölüp tıpkı Sultan Süleyman'ın emri gibi cellatlarımla seni sesizce ama acılı bir şekilde öldüreceğim...

Celladın

Kimdi şimdi bu. Zülal olmasın. Elimi saçlarımdan geçirip derin bir nefes aldım. Kapının çalmasına yerinden sıçradım. "gel" diyip elindeki notu arkama sakladım. Zelal içeriye girip elindeki poşeti bana uzatıp "yenge mor olan yerlere sür doktor verdi" diyip odadan çıktı. Elime aldığım poşetten kremi çıkarıp sürmeye başladım. Yavaş yavaş sürdüğüm kremi kapatıp komodinin çekmecesine koydum. Telefonum dikkatimi çektiğinde iki cevapsız arama gördüm ağabeyim. Ağabeyim ölmemişti. Telefonu elime alıp ağabeyimi aradım. Birkaç çalışta açtı sevinçle "ağabey ölmemişsin" dedim ağabeyim şaşkın sesiyle "İstanbul'a gittim Göktuğ ağa gönderdi. Tabii sende benden bıktığın için hemen öldü diye düşündün demi ?" sesli şekilde kahkaha atıp "hayır ağabey çok korktum. Buraya gel konuşalım ben çıkamam dışarıya" ağabeyim derin bir nefes alıp "sana birşey diyeceğim ama üzülme" ne diyecekti ki. Hemen atlayıp "söyle ağabey" dedim ağabeyim nefes verip "evimiz yanmış gülüm" dedi bende kısık bir sesle "biliyorum" dedim. Ağabeyim kuşkulu sesi ile "nerden biliyorsun Dicle ?" diye sordu. Konuşamayacaktım konuşursam ağlayacaktım. Ağabeyime yalan söyleyip "ağabey beni aşağıdan çağırıyorlar kendine iyi bak" diyip hızlıca kapattım telefonu. Gözyaşlarım yüzümü ıslatmıştı çoktan.

    Akşam Saatleri

Yemeğimi mutfakta yiyip odama çıkım tam uyuyacakken içeriye Göktuğ girdi. Kolumu tutup beni ayağa kaldırdı. Üzerindeki kıyafetleri çıkarıp yatağa yatırdı. Hırıltılı sesi ile "bana çocuk vermek için geldin bu konağa. Başka işin yok senin" diyip bir anda içime girmesi ile güçlü bir çığlık attım. Ağzımı eli ile kapatıp. Giriş çıkışlarına devam etti. Canım yanıyordu. Birkaç saat sonra terli bir şekilde yatağa yığıldı ve birkaç dakika sonra uykuya daldı. İlk defa yanımda uyuyordu. Sırtına yaklaşıp kokusunu içime çektim. Alkol, alkol kokusu burnumun içine doldu. Zaten ayık kafayla yanıma yaklaşmazdı bile. Gözyaşımı silip sırtımı Göktuğ'a dönüp uykuya daldım.

Sizce mektubu bırakan kim ? Yorum ve yıldızcıklarınızı bekliyorum. Göktuğ ağa neden böyle birşey yaptı ????

Yeni bölümü salı değil bu gün yani Pazartesi günü paylaştım...  yorum bekliyorum yorum 😚😚😊😊😉😉

Bıçak Yarası; Kuma SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin