Bıçak Yarası; Kuma Serisi

-17-

Dicle***

Hastahaneden geldiğimizden beri Zelal'i göremiyordum. Gözlerim hala sarılı olduğu için el yordamı ile kapıyı bulup açtım. Aşağıdan Birkan ağanın sesi geliyordu "sen kimseye söylemeden aşiret büyüklerine söylemeden böyle bir iş yapamazsın Göktuğ!" uyarı dolu sesi tüm konağı inletiyordu. Göktuğ'un sinirli sesi yankılandı konakta "ben kendi namusumu kendim temizlerim Birkan ağa!" Birkan ağanın büyük ihtimalle  masaya vurduğu  yumruğunun sesinden çıkan şiddetli ses yankılandı.  Yaşlı adam bıkkın sesi ile  "bu yaptığının cezası ağır olacak Göktuğ ağa!" diyip kapı sesi yankılandı. Herhalde konaktan çıkıp gitmişti. Arkamdan gelen Göktuğ'un sesi ile arkamı döndüm "kimseye haber vermeden aşağıya inme gebesin sen çocuğa birşey felan olmasın" dedi ve kolumdan tutup odaya soktu. Beni yatağa oturtup odadan çıktı. Birkaç saniye sonra telefonumun çaldığını duydum. Elimle telefonu bulup yana kaydırıp telefonu açtım. Zelal'in bitkin sesi ile korkmuştum "yenge yardım et bana" dedi. Hızla ayağa kalkıp konuştum "nerdesin sen Zelal herkes seni arıyor" sadece tek birşey duydum dıt dıt dıt. Telefonu yatağın üzerine atıp dışarıya koştum. Merdivenin başına gelince "Göktuğ, Göktuğ çabuk gel Göktuğ" diye bağırdım. Kolumu birşey tutup "ne oldu Dicle?" diye soran Göktuğ'du. Arkamı döndüm.   Derin derin nefes alıp "Zelal aradı yardım et diyip kapattı" dedim. Beni sürükleyip bir yere oturtup "kalkma burdan sakın kimse yanına gelmeden sakın kalmama" diye tembihleyip gitti.

Göktuğ***

Yatağın üzerinden Dicle'nin telefonunu alıp evden çıktım. Dicle'nin telefonu Şükrü'ye verdim adresi bulması için. Arabanın içerisinde yarım saat Şükrü'yü bekledikten sonra bir dağ evinin adresi çıktı. İki saat sonra eve varmıştık. Halil kapıyı kırınca hepimiz eve girdik. Girişte kimse yoktu koşarak üst kata çıkıp baktım sadece bir oda vardı odaya girdim. Odada dağınık ve boş bir oda ve banyo vardı. Yatağın üzerine baktım. Çarşaf siyahtı tüm oda simsiyahtı. Tam odadan çıkacakken yerdeki şalı gördüm. Bu Zelal'in şalıydı onu ben ona doğum gününde almıştım. Yerden şalı aldım. Beyaz şal siyah siyah lekelere bulaşmış ve kirlenmişti. Şalı hırkamın cebine koyup odadan çıktım. Adamlarımı da alıp eve geri döndüm nerdeydi bu kız hangi cehennemdeydi.

Zelal***

Yengemi aradığım için saçımdan tutup dışarıya çıkarmıştı. Sanırım başka bir yere gidecektik. Beni arabanın arka koltuğuna fırlatıp kendisi sürücü koltuğuna binip gaza bastı. Yaklaşık bir saat sonra bir benzinlikte durduk kapımı açıp "lavaboya gideceksen git başka hiçbir yerde durmayacağız" dedi yavaşça arabadan çıkıp lavaboya girdim. Biraz oyalandıktan sonra bana seslendi "ben lavaboya gireceğim, sakın burdan ayrılma yoksa kötü olur" dedi. Birkaç dakika bekledikten sonra dışarıya çıktım. Yoktu koşarak ormanlık alana girdim. Yarım saate yakın koştuktan sonra ana yola çıkmıştım. Tam karşıya geçecek iken büyük bir kamyonun bana çarpması ile savruldum. Gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı. Sonrası koca bir karanlık.

Kadir***

Şule odama girip "Kadir bey bir kaza olmuş ambulansla oraya gideceğiz lütfen hazırlanın " diyip çıktı bende üzerime önlüğümü ve acil çantamı alıp çıktım. Yaklaşık yarım saat sonra kaza yerine gelmiştik. Ambulanstan inip yaralının yanına gittim. Yüzü kanlar içerisinde olan kadına baktım. Yüzü , yüzü aşina geliyordu. Yavaşça kaldırıp sedyeye bindirdik. Ambulans son hızla giderken genç kadının yüzünü temizledim. Hayır olamazdı bu , bu benim gözlerinin içine bakarken bile kıyamadığım kadın bu benim birtanem Zelal'di. Kim yapmıştı ona bunu. Kaşındaki yarayı dikip. Kolunu sardım yine iyi atlamıştı. Kimse görmeden kanlı elini öptüm ben ona kıyamazken kim ona çarpmıştı. Hastahaneye geldiğimizde hemen emar çektirdik. Çok şükür kolundan başka yerinde kırık yoktu orayı da alçıya almıştık zaten. Yaklaşık yarım saat başında bekledikten sonra uyanmıştı benim melek yüzlüm uyanmıştı. Önce etrafı inceleyip "ben nerdeyim" dedi elini tutup öpün ve "hastahanedeyiz Gülüm ama iyisin şimdi" dedim. Elini benden çekip ağlamaya başladı. Kaşlarımı kaldırıp "ne oldu Zelal?" diye sordum. Gözyaşlarının arasından "beni artık istemezsin sevmezsin beni" diyip daha güçlü ağlamaya başladı. Gözyaşını silip "söyle ne oldu niye sevmeyeyim seni Gülüm ?" dedim. Kafasını eğip "O adam bana tecavüz etti ben artık temiz değilim Kadir" dedi. Ne demişti o. Kim benim canımın canını yakmıştı. Elini tutup "birşey olmaz hangimiz temiz ki bu dünyada şimdi sil gözyaşını. Unuturuz hepimiz unuturuz anladın mı beni unutacağım ve sende unutacaksın. Ben seni iki hafta sonra abiden isteyeceğim sende abine anlat" dedim. Kafasını kaldırıp ıslak kirpiklerinin arasından bana bakıp "gerçekten mi hiçbirşey demiyecek misin? Olur  ben söylerim ağabeyime ama ,  ama beni birisi kaçırdı. İki gündür ağabeyim her yerde beni arıyormuş ağabeyim anlar" dedi. Aklıma gelen şeyle hemen ona baktım "kaza geçirdin zaten iki gündür burda baygındı deriz. Kimliğinde olmadığı için haber vermedik deriz hiçbirşeyden haberi olmaz" dedim. Yüzünde güller açmıştı. Yataktan kalkarak  "gerçekten mi böyle birşey yaparmısın " diyip sarıldı. İşte ben onun gülüşüne aşık olmuştum. Onu yatağa yatırıp "hadi biraz dinlen bende ağabeyine haber vereyim" diyip çıktım odadan. O adamı bulup cezasını kesecektim ama şimdi değil Zelal'in üzülmemesi lazımdı. Göktuğ ağaya arayıp buraya gelmesini söyledim"

Dicle***

Hala oturduğum yerde oturuyorken yanıma birisi oturup konuştu "iyimisin bayağıdır yüz yüze konuşmamıştık. Geçmiş olsun" dedi. Bunu söyleyen Şahin'di. Kafamı sallayıp "evet haklısın. Saol" dedim. Elini elimin üzerine koyup "o zaman bir ay sonra şarkıyı söyleriz şarkı sözü elime geçti. Neyse hadi seni odana götüreyim de dinen biraz" diyip oturduğum yerden kaldırdı. Odama getirip yatağın üzerine oturturup "hadi sen dinlen iyi geceler" diyip çıktı. Yatağa uzanıp karnımın üzerine elimi koydum. Şimdi benim çocuğum mu olacaktı. Benim ve Göktuğ'un. Acaba Zülal biliyormuydu. Kesin bana zarar verecekti zaten hiç istemiyordu beni kim bilir bebeğime neler yapacaktı. Kafamı yastığa koyup uykuya daldım...